Kimi vicdana dokundu, kimi cism ü câna
Zevk namıyla ne yaptımsa pişman oldum
Mademki alemde her şey zıddıyla bilinir. Bu unutuş "İki yanın arasındaki en şiddetli ve acımasız düşmanın olan" nefsindendir. Evet nefis var. Ama hangi nefs? Elbetteki nefs-i emmare, yanî kötülüğü emreden, kötülüğe sevkeden nefis... Bu nefis ki tüm kötü meyillerin, arzuların, şehevî isteklerin insanın safvetini kirleten tutkuların, geçici hedeflerin, mutlak iyi ve mutlak güzele karşı beslenen düşmanlıkların, ihanetlerin kaynağını… Evet, nefis var, şeytan ve düşman var. Var ki bir lüzumu var:
Ey düşmanım, sen benim ifadem ve hızımsın;
Gündüz geceye muhtaç, bana da sen lazımsın!
Ve ayrılık var alemde, bütün üzüntülerin kaynağı. Var ki bir lüzumu var. Hani ruhun Elest Meclisi'nde bir yemini vardı? Ruha ten kafesine girip tabiat kayıtlarıyla bağlanması emrolunduğu zaman denmişti ki:
"Ayrılık şarabını iç ki benden uzaklaşmanın hicranı içinde, bana kavuşmanın benimle olmanın lezzetini anlaman mümkün olsun. Hemen ten kafesine gir ki kalbinin parlak aynasında, sonsuz güzelliğin aksini görmek saadetine eresin. Gideceğin yolda eğer nefsinin hilelerinden korkar, zorluk çeker, tehlikeye düşersen bil ki benim ilahî yardımın seni koruyacaktır."
Ey Allah'ım, bize böyle buyurmuştun. Biz seni sevelim, senin güzelliğinin hasretini çekelim ve yine sana dönelim diye kendinden uzaklara yollamıştın. Biz uzaktayız sandık eyvah aldandık…:( Bize müjdelerin büyüktü. Gerçi sana dönmemiz için bizim de ahd û peymânımızı yerine getirmemiz, sözümüzden dönmememiz lazımdı.
Seninle yaşadığını unutan nicelerimiz bu ahdi unuttuk. Geçici dünya heveslerine daldık, perdelerin ardında kaldık. Şu da var ki biz, senin vermeye lüzum gördüğün cefâ ile de mesut ve bahtiyarız. Ah cefâdan şikayet ne abes. Biz belâ ile cefâyı sâfa bilen ruhlarız. Asıl belâyı, belâya neden düçâr olduğunu bilmemek, belâyı verenden gafil olmak biliriz.
Yârin cefâsı cümle vefâdır cefâ değil
Yâri cefa kılur diyen ehl-i vefâ değil
This entry was posted
on Cumartesi, Ocak 22, 2011
at 08:55
and is filed under
Icimden Geldigi Gibi...
. You can follow any responses to this entry through the
comments feed
.