Odenememis Borclar  

Posted by Tespih Taneleri... in

Beyoglu'nun arka sokaklarinda, sahaflarin vitrinlerinin onunde yigili, satirlari hoyratca cizilmis, sayfa kenarlarina itinali emanet notlar birakilmis, ''birazdan gelecegim'' dercesine kenari kivrilmis ama belkide bir yarim asir gerceklesememis bulusmalarin hasretiyle yapraklari sararmis yuzlerce tozlu kitabin  arasinda dolasiyordum. Zaman zaman alisveris yaptigim dukkanlardan birine girdim. Henuz adini bile bilmedigim ama gorur gormez taniyacagim kitaplari okanta ariyorum. Naftalinle karisik rutubet kokusu, kitap sayfalarini actikca havada kendisini tazeliyordu.
Dukkanin onunden gecen sokakta, cocuklar oynuyordu. Arada bir, her cocuktan cikabilecek ince kahkahalar, biz buyuklerin asla mana veremeyecegi, cocuk diline ozgu tuhaf deyisler duyuyordum. Ama hic biri beni, naftalin ve rutubetten mutesekkil  bu sahaf rahiyasinin zihnimde actigi dunyadan cekip cikaracak kadar guclu degildi. Ta ki, o sokagi ve kulaklarimi doven ciglik rengindeki sesi duyana kadar:
''Borclarina sadik degilleeeeeer!''
Kimdi bu cocuk, cikip bakamadim. Boyundan buyuk laf eden veletlerden  biri diye gecistirmek istedimse de, bu hedefi belli olmayan ok, kitap yiginkari arasinda gelipte beni vurmustu.
Kimie nicin soylendiginin ne onemi vardi ki?
Borcuna sadik olmayan herkes uzerine alabilirdi, bu ithami.
Kucuk bir simitcinin, bir dukkan sahibinin, bir lokantaci ciraginin, bedavaci bir kurnazin, eve bir kac ekmek alip gelmesi uzerine tembihlenmis minicik bir mendil saticisinin, dalgin bir hanimefendinin ardindan pekala savurmus olabilecegi bu ciglik, hedefi bilinmedigi takdirde nasil da hepimizi yakaliyiveriyordu. Cunku hic birimiz borclarimiza sadik degildik! Hepimizin odemesi ya da odeyememenin agirligi ile basini egmesi, gereken bir borc vardi. Bir buyukten kolay kolay beklenemeyecek cesaretle, Beyoglu'nun arka sokaklarinda insanlara odemekten kactiklari borclarini hatirlatiyordu.
''Borclarina sadik degilleeer!''
Borcumuza sadik degildik. Var olmak, yokluk karanliklarindan cekip cikarilmak borcumuzdu. Varligimizdan haberdar olmak ve iri tas parcasindan farkli olmak da borcumuzdu. insan olmak borcunun  agirligi ile diz cokmeli idik. Alnimiz yere degmeli idi. Oysa borclarimiza sadik degildik...
Aferin sana ufaklik! Bize borclarimizi hatirlattin. Odeyemesekte Yaradan'in razi olacagi sekilde, boynumuz egiktir. Alnimiz yere degmektedir. Aferin sana...
Selim Gunduzalp'in bir yazisi bu...Bence cok sey anlatan bir yazi ayni zaman da...Dusunsenize aldigimiz nefeslerin veremedigimiz sukur borclarini, kilinmamis namazlar, tutulmayan oruclar...Aman Ya Rabb aman!
Bir gun bu borclar odenecek, nasil olacak peki? Ahirete birakmamak lazim...
Sizin borcunuz ne kadar hic dusundunuz mu? Selam ve dua ile

Mutluluk Kazandirmaz, Mutlulugun Kendisi Kazanctir...  

Posted by Tespih Taneleri... in


Hedef uretimi arttirmak...Ve hedef karliligi arttirmak...
Sonra ne olacak? Buyuyeceksiniz...
Sonra ne olacak? Cok buyuyeceksiniz...
Yani; Cok kazanacaksiniz...
Sonra?

Simdi bu isin ilmi var...
Oyle bir ilim ki, fabrikada olmasi gereken makinalardan ve makinalarin konumlarindan ve dahi ivir zivir teknik detaylardan aldigi sonucu, insandan da almak istiyor...
Ama bu ilmin hakkini yemeyelim...
Gelip dayandigi ve tavsiye olarak onerdigi son nokta cok piriltili:
''Calisanin mutlulugu...''
Mutlu calisan esittir; kaymakli yogurt...

Cok kazandirmanin ve cok kazanmanin sonunda, insanlar kendilerini, okumaya, dusunmeye, sevgiye ve aska, vakit ayiramadiklari bir carkin icinde buluyorlar...
Ve ne kadar ne kazanirsan kazan, bir gun her sey bitiyor...
Duvarlardaki mutluluk slogani bir ise yaramiyor...
Son cumle...
Mutluluk kazandirmaz...
Mutlulugun kendisi kazanctir...

Murat Basaranin bu yazisi bana ilginc geldi. Hayatta hep bir seyler icin bir kosusturma halindeyiz, kimisi is hayatinda kimisi ev islerinde...Muthis bir ugras ve gayret icersinde mucadele ediyoruz. Yine de baktigimizda kimse tam anlamiyla mutlu degil...Ben dusunuyorum da insanin bir evi olmasi, ya da saglikli bir evladinin olmasi, anne babasinin basinda olmasi, en basta saglikli olmak bir mutluluk sebebidir.
 Hayatımıza can veren, renk getiren olgulardan birisi ve en önemlisidir mutluluk… Kimi zaman üzüntü dediğimiz o ateşten gömleği giyme pahasına ulaşırız mutluluğa; kimi zaman piyangodan çıkar önümüze veya bir sabah sürprizi gibi karşılarız mutluluğu, mahmur gözlerle kapımızda…

Mutlu olmayi istemek lazim gercekten...Hayatta hic bir sey ya da hic kimse dort dortluk degil ki, neden bardagin dolu tarafina bakmak yerine hep olmayan seylerin derdindeyiz hic anlamam. Ortada bir sikinti varsa bile ki, sikintisi olmayan kimse yoktur, netice itibariyle imtihan dunyasidir, ancak yine de bu da Allah'tan deyip tevekkulle yine kendimizi rahatlatabiliriz...
Gecenlerde bir arkadasimla salonda otururken bir kizcagizin sesi geldi, oyle guzel sesi vardi ve oyle guzel bir sarki soyluyordu ki...
Hemen cama kostum, cicek satan kizlardan biriydi ancak muthis bir sesi vardi...
O kizin nesesi,'' herseye ragmen hayat devam ediyor, herseye ragmen mutluyum'' dercesine bagira cagira sokaklarda sarki soylemesi benim cok hosuma gitti. Kim bilir o kizin ne dertleri vardir ama o an mutluydu.
Inaniyorum ki herkesin hayatinda mutlu olabilecegi bir cok sebebi vardir, yeter ki istesin...
Hepinize mutlu ve huzurlu gunler dilerim...Sevgiler

Tarcinli Kek  

Posted by Tespih Taneleri... in


Merhaba arkadaslar, bugun size cok sevdigim bir kek tarifi yazmak istedim...Cokokeremime yapmistim yine, tarcinli diye sevmeyecek sandim ama yedi Hamdolsun...:) Bende tarcinli herseyi cok severim...
Gecenlerde cok sevdigim komsum Handan Kizi Eflin'le caya geldiler. Bu kekten getirmisti yaninda sagolsun:) Hemen tarifini aldim simdi sizede yazayim ben cok sevdim...

Malzemeler:
1 su bardagi sut
2 su bardagi toz seker
1 su bardagi sivi yag
1 bucuk su bardagi ceviz
3 yumurta
1 paket kabartma tozu
1 tatli kasigi tarcin
3 bucuk su bardagi un

Sutu, sekeri, yumurtayi, yagi iyice cirpin daha sonra da diger  malzemeleri ekleyip cirpmaya devam edin...Kek kalıbını margarinle ya da sıvı yağla iyice yağlayalım ve tabana un serpelim. En son olarak cevizide ekleyip cirpalim, ancak cevizin dibe cokmemesi icin, hazirladiginiz harcin yarisini kaba dokun, diger yarisina cevizi karistirip bosaltin.:) 170 derecede isitilmis firinda 40 dk pisirin. Pisip pismedegini anlamak icin bir bicak batirip bakabilirsiniz, uzerinde birsey yoksa pismis demektir.
Afiyet Olsun...

Suutt...! (Yasanmis Ama Unutulmus)  

Posted by Tespih Taneleri... in

Ihtiyar bir adam, zorlukla tasidigi sut gugumlerini cadir direkleri arasindan gecirmeye calisirken:
''Suut...!'' diye bagiriyordu.Sut isteyen sut kuzularina...
Ihtiyar adam, henuz sozunu tamamlamamisti ki, cadirindan cikan ofkeli bir adam:
''Sen aklini kacirdin heralde! diye kukredi. Biz yaralilarimizla ugrasirken, sen para kazanma sevdasindasin.''
Yasli adamin gozleri dolmustu. Yumusak bir sesle:
''Bu depremde dort torunumu kaybettim evladim. Onlarin icecekleri sutu diger yavrularima hediye etmek istemissem, hata mi etmisim...!'' dedi.

Bu hadiseyi anlatanlar:
''Ihtiyar adama cikisan o kisinin aglayisini ve ona sarilarak ozur dileyisini hic unutmuyoruz'' diyorlar...
Bu olay 17 Agustos depreminde Sapanca'da yasandi. Bir cok aci olaylara sahit olduk  o donemde bu sadece bir tanesi. Beni cok etkilemisti, paylasmak geldi icimden...Aradan seneler gecti, unutuldu mu hersey?
Olen herkesin kiyameti kendi basina kopuyor cok ilginc...En cok sevdigine inandigin, en cok guvendigin insan bile cok kisa bir zaman sonra alisiyor ve unutabiliyor seni...Bence bu cok aci iste... Unutulmak...

Kandiliniz Mubarek Olsun...  

Posted by Tespih Taneleri... in


Dualarda unutulmamak umidiyle...

Neyi Dinliyorsunuz?  

Posted by Tespih Taneleri... in


Bir gun Kizilderili ve beyaz arkadasi New York sehrinin merkezinde yuruyordu. O sirada ogle tatili vaktiydi ve caddeler insanlarla doluydu. Suruculer kornalarini caliyor, taksi soforleri musteri bulmak icin koselerde bagirisiyor, sirenler caliyordu...
Kisacasi, sehrin gurultusu kulagi sagir edecek derecede fazlaydi. Birden Kizilderili durdu ve;
''Bir circir boceginin sesini duyuyorum'' dedi. Arkadasi;
''Ne? Cildirmis olmalisin, bu gurultude circir bocegini duymanin imkani yok'' diye karsi cikti.
''Eminim'' diye israr etti Kizilderili.
''Bir circir bocegi duydum.''
Kizilderili bir muddet dikkatle dinledi ve caddenin karsi tarafina gecip, buyukce bir cimento fabrikasina dogru yurudu. Fabrikanin  ahcesinde obek obek bir kac calilik vardi. Caliliklara bakti. Gercektende dallarin altinda kucuk bir circir bocegi vardi.
''inanilmaz'' dedi arkadasi,
''Sende insanustu kulaklar var galiba''.
''Hayir'' diye cevapladi Kizilderili.
''Benim kulaklarim seninkilerden farkli degil, butun mesele dinledigin seye bagli.''
''Bu mumkun degil!' dedi arkadasi;
''Ben bu gurultude asla cicir bocegini duymam.''
''Mumkun'' karsiligini verdi.
''Neyin senin icin gercekten onem tasisigina bagli bu. Dur sana gostereyim.''
Elini cebine sokup bir kac madeni para cikardi ve onlari yuvarlanacak sekilde kaldirimda yere atti. Kulaklarinda hala kalabalik caddelerin gurultusu yankilanirken 8-10 metre mesafe icindeki butun kafalarin donup, kaldirimda cinlayan paranin kendilerine ait olup olmadigina baktigini gorduler...
Arkadaslar siz neyi dinliyorsunuz her daim?

Tasavvuf Allah'in Yoludur, O Zaman O yol Benimde Yolumdur...Ey Yolcu! Gel Sende Gir Bu Yola...  

Posted by Tespih Taneleri... in ,


Esselamualeykum ve Rahmetullah arkadaslar...
Bu mubarek ayda ve bu  mubarek gunde Rabb'im razi oldugu amellerle nasiplendirsin cumlemizi insallah...
Gecen gunlerde Tasavvuf ile alakali bir iki yazi yayinlamistim. Bazi arkadaslarin talebi uzere bu konuyu biraz daha acmak istiyorum meraklilari icin ki, Allah hepimize boyle meraklar ihsan etsin...
Bence kendini bulmak, her daim kulluk suurunda olmak isteyenlerin yoludur bu yol...
Rabb'ni daha iyi tanimak ve dinini yasamak isteyenlerin yoludur bu yol...
Ibadetten zevk almak ve dunya gozuyle ayetleri gormek isteyenlerin yoludur bu yol...
Itikadi ve imanini saglama almak isteyenlerin yoludur bu yol...
Ya Rabb! Biz Senin yolun uzere olmak isteyenlerdeniz, sasirtma ne olur...Ayirma bizi istikametten...

Demistik ki, Tasavvuf kisaca ''Kulun, Cenab-i Hakk'in(cc) rizasini tek gaye edinerek hayatini Kur'an ve sunnet talimati(ogretileri) dogrultusunda yonlendirmesi'' olarak tarif etmek mumkundur.

Bunun yoluda nefsi, Ahlak-i Zemime (kotu huy ve aliskanliklar)dan arindirmak ve bunlarin yerine Ahlak-i Hamideyi (ilahi rizaya uygun aliskanliklari) ikame ederek olgunlastirmak: Kalbi Cenab-i Hakk'in(cc) nazar ve iltifat edecegi bir tecelligah haline getirmek ve ilahi emir ve yasaklara en ince noktalarini gozeterek riayaet etmeye calismaktan gecer. Yani Tasavvuf esittir: TAKVA, ZUHD ve IHLAS...

Tasavuffu kendine yasam tarzi haline getirmek isteyen bir kulun bazi gerekleri yerine getirmesi gerekir. En basta kulun yapmasi gereken ''Nefis Tezkiyesi'' ile baslayalim.

Cenab-i Hak (cc) soyle buyurur:

''Gercek su ki, iyice temizlenen, Rabb'nin adini anip, O'na kulluk eden kimse suphesiz kurtulusa ermistir.''
(A'la suresi: 14-15)
''Muhakkak kim nefsini tertemiz yaparsa kurtulur. Kim de onu kotuluklere gomerse husrana ugrar.''
(Sems suresi: 9-10)

Iste bu ayetlerde kurtulusun sarti olarak belirtilen ''Temizlenme'' veya '' Nefis Temizligi'' Tasavvuf    dilinde  adina ''Nefis tezkiyesi'' denen faaliyettir ve bu faaliyet, Tasavvufun gerceklestirmeyi gaye edindigi en temel hususlardan birisidir.
Yani ilk olarak yapmamiz gereken, bu yolla nefsin arindirilip olgunlastirilmasi ve kalbin temizlenmesi faaliyetir. Kalb selameti ve temizligi mevzusuna daha sonra deyiniriz insallah...Dualarinizda unutulmamak umidiyle Husna...

''O gun ne mal fayda verir, ne de evlat! Ancak Allah'a temiz bir kalp ile gelenler (kurtulur).''
( su'ara suresi: 88-89)

NE YAPACAKSIN LEYLA'YI?  

Posted by Tespih Taneleri... in ,

Ey Gönüldaş!
Sende O'nun (CC) esmalarıyla nakış nakış işlenmiş sanat deryasında yüzmektesin iyi bilesin...
Eğer bulmuş isen Mevla'yı, söyler misin daha ne yapacaksın Leyla'yı?...

Kaynak:Adem Kaçar

Limon Kokulu Cicek Kurabiye  

Posted by Tespih Taneleri... in


Merhaba arkadaslar, yeni bir haftaya basladik, tabi mubarek Saban ayina da gerci bugun 5. gunu ama olsun. Allah mubarek etsin cumlemize razi olacagi sekilde gecirmek nasip etsin diyorum ve bugun size lezzetli bir kurabiye tarifi yazmak istiyorum. Gecen gun ne tatli yapacagimi dusunurken aklima geldi coktandir da yapmamistim. Amerika'dan gelen yegenim Kerem boyle seyleri cok sevdigi icin, her gun farkli bir cesit dusunmek zorunda kaliyoruz. Kendisi gurbetcimiz oldugundan ne seviyorsa onu yapmaya calisiyoruz. Annesinin hic istahi yok ama olsun oglu, onun yerine hallediyor Masallah. :)  Bu sicaklarda insan ne yapacagini sasiriyor dogrusu...Neyse tarife geceyim.

Malzemeler:
Yarim paket margarin(oda sicakliginda)
1 cay bardagi zeytinyagi
2 yumurta sarisi
2 limon kabugu rendesi
3 cay bardagi pudra sekeri
1 kabartma tozu
1 paket vanilya
Yeterince un

Margarin, yumurta, limon kabugu rendesini, pudra sekerini ve zeytinyagini iyice elimizle karistiralim, kalan malzemeleri de ekleyip yumusak bir hamur elde edelim. Hamurun dortte birini ayirip ayri bir kapta 2 yemek kasigi kakao ile iyice yoguralim. Daha sonra iki hamurdan ayri ayri ufak parcalarla dilediginiz sekli verebilirsiniz. Yukarda resimdeki cicek sekli gibi mesela... iclerine koyacaginiz birer findikla lezzeti arttirabilirsinizde...170 derece sicakliktaki firinda yarim saat pisirin...
Afiyet olsun...

Marifeti Bilir misiniz?  

Posted by Tespih Taneleri... in ,




Sems-i Tebrizi Hazretlerine bir kimse gelip:

''Efendim! Marifeti bana anlatir misiniz?'' dedi. O da:

''Bir gonul ki, Allahu Teala'nin muhabbetiyle yanip, onunla hayat buluyorsa, bu marifettir.'' buyurdu.

Soruyu soran; ''Peki, ben ne yaparsam bu marifeti elde edebilirim?'' diye tekrar sordu. Cevap soyleydi:

''Nefsani arzu ve dunyevi sevgileri terk edeceksin. Cunku Allah Teala ile kul arasindaki perde, kisinin kendi nefsidir. Allah Teala'ya vasil olmasina mani olacak sey dort tanedir: Sehvet, mal, cok yemek ve makam, begenilme dusuncesi ve gurur. Iste bu dort sey, kulun Cenab-i Hakk'a ulasmasina manidir'' buyurdu.

Insanlara bakinca en cok bu dort seye duskunlugu, fazlasiyla gormek mumkun. Ancak niyet cok onemli, istemeyi bilmek cok onemli, neyi, nasil istedigini bilmek cok onemli...
Allah herkese marifeti nasip etsin insallah.
Aslinda oyle bir lezzet ki bu tadina doyulmaz...
Oyle bir hasret ki bu tatli tatli yakar yuregi...
Oyle bir nimet ki bu kiymeti bilinmez...
Oyle bir kismet ki bu herkese nasip olmaz...

Ya Rabb! Yalvaririm marifetinle nasiplendir bu aciz kullarini...Senin rahmetinle sondur icimizde ki yanginlari, savur kullerini gozle gorulmeyecek uzaklara, Ya Rabb! Birakma bizi ne olur? amin.

Kullarim Beni Sordugunda (soyle onlara )Ben Cok Yakinim! Bakara/186  

Posted by Tespih Taneleri... in ,


Aşk öyle bir ateşdir ki, yanarsa eğer,
Ma'şûkdan başka herşeyi yakar, kül eder.
Zât-ı ilâhînin sevgisi insanı kaplamalıdır. Bu sevgiye kavuşan, elemlerden, sıkıntılardan da lezzet alır. Ni'metler ve musîbetler, müsâvî olur. Azâblar da, ni'metler gibi tatlı olur. Cenneti, Allahü teâlânın râzı olduğu yer olduğundan ve Cenneti isteyenleri sevdiği için, isterler. Cehennemden sakınmaları da, Allahü teâlânın gazab etdiği yer olduğu içindir. Yoksa, Cenneti istemeleri, nefslerine tatlı geldiği için değildir. Cehennemden kaçınmaları, orada azâb ve sıkıntı olduğu için değildir. Çünku, bu büyükler, sevgilinin yapdığı her şeyi güzel görür. Bunları kendilerinin matlûbu, maksadı bilirler. Sevgilinin her işi, sevgili olur. İşte, tâm ihlâs budur. Kelime-i tevhîdin ma'nâsı, ancak burada hâsıl olur.

İmâm-ı Rabbâni

Ilahi ask iste! Hissetmesi ayri bir zevktir, yasamasi ayri lezzet...Oyle bir lezzet ki arkadaslar, bunun tadini alan, kolay kolay dunyaya ve de icindeki gecici nimetlerine asla tamah etmez. Asik bilir ki, bu dunya sadece verilen muhleti Allah rizasi dahilinde doldurma yani kisa sureli bir misafirhanedir. Akilli bir insan misafir gittigi yere kendi eviymis gibi yerlesebilir mi? Devamli bir hazirlik hali icersindedir. Iste arkadaslar, dunyaya bakisimiz boyle olmalidir. Dusunsenize dun yediginiz yemegin tadi agzinizda mi hala? Hersey gecici, birakin seneleri bir gunu falan bir saniye oncesini bile tekrar yasama sansimiz var mi? Bunu bile bile, goz gore gore bu telas, bu masivaya duskunluk nedendir hic anlamam.
Bu mubarek gunlerde bari istigfari birakmayalim. Hic aklinizdan cikarmayin berzah alemini...O kabire bir gun bizide birakacak en sevdiklerimiz, cirilciplak ve yalniz, buz gibi topragin altina...Acaba kim aglayacak arkamizdan, ugruna simdi hayatimizi adadigimiz insanlar ne kadar hatirlayacaklar bizi? Inleye inleye gonullerini mi bekleyecegiz bir mevlud okutsunlar, hic degilse bir Yasin okuyup gondersinler diye? Ayette ne diyor Mevla Teala ''Ben size akil verdim dusunmez misiniz?'' dusunelim canlar, kurtaralim kendimizi ve karsiliksiz sevene sarilalim dort elle, O'na birakalim kendimizi ki kurtulusa erelim insallah.Dualarda bulusalim...Husna

Istanbul'un Zumrut Taci Beykoz'da Guzel Bir Gun...  

Posted by Tespih Taneleri... in ,


Merhaba arkadaslar, gunesli ve guzel bir gune uyandik Hamdolsun yine. Uzun zamandir havalar istanbul'da bu kadar sicak olmamisti. Gecenlerde yine boyle bir havada canim annemle, isleri bitirdik hadi bogaza gidelim dedik, vurduk Beykoz'un muhtesem sahiline kendimizi...Hemen su misralar dokuldu dilimden...

Günaydın Boğaziçi
Marmaram günaydın
Günaydın Beykoz
Fatih’in sultanı günaydın
Günaydın Avrupa’nın Başkenti

Sonrasinda basladim yine sonsuz hamd ve senaya...Cunku muthis seviyorum ve rahatliyorum, denizin maviligi butun elektirigimi aliyor uzaktan uzaga...Canim Gul yengem kulaklarin cinlasin, esas seninle ne guzel tadini cikardik bu sahillerin...Zaten hep o sevdirdi bana bogazi bu kadar Allah razi olsun ''istanbul'un Gul'u'' derdim hep ona...Istanbul'u yasamayi bilmek lazim derdi...Hakkaten de oyle semt semt ayri bir tarih, ayri bir guzellik, ayri bir siir timsali...Yasamayi bilmek lazim...

Beykoz yesillikler icersinde istanbul'un en guzel semtlerinden biridir.
Allah'im ne guzel yaratmis...Oyle bir yerde oturduk ki her taraftan ayri essiz bir tablo gibi duruyor...
Dusundumde bir an kimbilir kimler geldi kimler gecti bu sahillerden yillar boyu...Ne asklara sahit oldu bu sahil, bu agaclar, kimbilir ne ayriliklar ne kavusmalar gordu daracik tarihi sokaklar...Iste bugun de biz geldik gectik burdan sessiz sedasiz, huzurlu ama bir yanimizda huzunlu...

Beykoz sırtlarından yükselir saray
Pencere camında boğazdan vitray
Dostluğun timsali bir kahve bir çay
İnan ki bir ömre bedel İstanbul


Buraya kadar gelmisken balik ekmek yemeden gitmek olmazdi. Aynen bu manzara da cok guzel bir teknede annemle basbasa balik ekmek yedik. Birde turk sanat musikisi esliginde...Malum sanat muzigi Bogazici ile eslesmis durumda, Osmanli'dan beri ayri dusunulemiyor...Ama guzelde gidiyor hani...
Muthis keyifli bir gun gecirdik, tadina doyamadan...Bol dumanli turk kahvelerimizide ictik. Bir ayagim geri gide gide donduk, gerisin geriye koyulduk yola...
Hakikaten bir omre bedelsin be istanbul...

Arkanda taş duvar önünde boğaz
Ah sanki bir ömre bedel İstanbul
Radyodan hafifçe yayılır hicaz
İnan ki bir ömre bedel İstanbul

Huzur Kaynagi  

Posted by Tespih Taneleri... in



Bir gun bilge bir kral, huzuru en guzel resmedecek sanatciya buyuk bir odul verecegini ilan etti. Yarismaya cok sayida sanatci katildi. Gunlerce calistilar. Birbirinden guzel resimler yaptilar. Sonunda eserlerini saraya teslim ettiler. Tablolara bakan kral, sadece ikisinden cok hoslandi. Ama birinciyi secmek icin karar vermesi gerekiyrdu.
Resimlerin birisinde sukunetli bir gol vardi. Gol bir ayna gibi etrafinda yukselen daglarin huzurlu goruntusunu yansitiyordu. Ust tarafta pamuk beyazi bulutlar gokyuzunu susluyordu. Resme kim baktiysa, onun mukemmel bir huzur resmi oldugunu dusunyordu.
Diger resimde de daglar vardi. Ama engebeli ve ciplak daglar, ust tarafta ofkeli gokyuzunden yagmur bosaliyor ve simsek cakiyordu. Dagin eteklerinde ise, kopuklu bir selale cagildiyordu. Kisacasi resim hic de huzur dolu gorunmuyordu.
Fakat kral resme bakinca, selalenin ardinda kayaliklardaki bir catlaktan cikan mini minnacik bir calilik gordu. Caliligin uzerinde ise anne bir kusun ordugu bir kus yuvasi gorunuyordu. Sertce akan suyun orta yerinde anne kus yuvasini kuruyor...Harika bir huzur ve sukun...
Peki odolu kim kazandi dersiniz?
Kral ikinci resmi secti. ''Cunku'' dedi, ''huzur hic bir gurultunun, sikintinin ya da zorlugun bulunmadigi yer demek degildir. Huzur, butun bunlarin icinde bile yureginizin sukun bulabilmesidir. Huzurun gercek anlami budur.'' 

Murat Ciftkaya

Huzur, ayni zaman da islamin koltugunun altinda yasamakla mumkun olur, bunun altini cizmeden gecemeyecegim. Cunku nefis doyumsuzdur, ac gozludur ve memnuniyetsizdir...Dunyanin, en saglikli, en zengini, en cok yasamayi bilen, en cok eglenen kisacasi dunyanin butun guzelliklerini kendinde toplayan bir insan dahi eger islamsiz huzur ariyorsa mumkun degil, hic bir seyde bulamaz, ne kadar kendini kandirirsa kandirsin yalnizdir, mutsuzdur, huzursuzdur... Her sikintida veya sevincte hamdetmeyi ve tevekkulu tavsiyede eden islam'dir, neticeside huzurdur. Iste gercek huzurun kaynagi budur...
Yeter ki hayata islam cercevesinden bakmasini bilelim...O zaman huzur kacinilmaz olur cunku hersey Allah'in nasibi ile degil midir? Insan neden bu kadar mucadele halindedir ki? Zaten Allah(cc) kullarina herseyin hayirlisini nasip eder ya bu dunyasi icin ya da ahireti icin...
Rabbim cumlemize islam'in kanatlari altinda, Allah va Rasul'u(sav) ile Kur'an ile dolu huzurlu bir yasam ihsan etsin insallah,amin.
Selam ve dua ile...Husna


Yukarda ki resim en sevdigim resimdir ancak bana esas huzuru veren bu resimdir...
O gulen gozlere bakin huzuru goreceksiniz...
Iste huzur budur ya hu!

Istanbul'da Sabah Oluyor ( ve kucuk bir ani )  

Posted by Tespih Taneleri... in ,

                                               
Hava serin... Ve sessiz, sakin...
Bir ihtiyar camiden cikiyor elinde baston...
Istanbul saclarini tariyor herkes uyurken
Yeni bir gun icin...
Orada bir copcu, sonbahar yapraklarini supuruyor...
isci vapurunun manevrasi kopurtuyor Kadikoy'u...


Bir adam dikiliyor, iskelenin onunde,
Gazete bayinin yaninda, elinde simit...
Martilar ciglik ciglik ''Merhaba'' diyor sabaha
Calar saatlerin sesi, cay kasiklarina karisiyor...
Gece uykunun kolundan cekistiriyor,
Sehri terketmek icin...
Bir gun daha biniyor sirtina yorgun istanbul'un


Yedi otuz iscilerin...
Sekiz otuz seflerin...
Dokuz otuz mudurlerin saati...
Ve saat on sularinda
Luks arabalarin arka sag kapilari aciliyor...


Zil caliyor sonra ikinci tenefus icin...
Bahceye dokulen curcunanin ses dalgalari
Sokak sokak yayiliyor...
Bahceye istanbul'un yarinlari cikiyor...
Kornalar caddelerde, isportacilar meydanlarda
Tren sesi, vapur sesi...


Bir ihtiyar abdest aliyor vakit varken...
Yeni Cami'nin sadirvaninda...
Guvercinler seyrediyor...


Camlica'da bir delikanli sevdali,
Bogaz ruzgari oksuyor, icindeki yangini
Kalbinin sesi istanbul'u salliyor...
Istanbul'da ask, istanbul gibi oluyor!

Vakit oglene sariyor...
Muezzin minarenin merdivenlerinde...
Gunun ilk cenazesi konuyor musalla tasina...
Gunun kim bilir kacinci bebegi doguyor bir yerlerde...

Istanbul ''Fatiha'' okuyor...
Istanbul ''nazarlik'' takiyor...

Murat Basaran

Merhaba arkadaslar, kitaplarimi karistirirken rastladim bu siire...
Gecen senelerde Kadikoy'de Kadem Dershanesindeki gunlerimi animsadim birden ve bayagi iclendim...
O yillarda ki duygularim tazelendi sanki, sizinle paylasmak istedim...
Dershaneye giderken can dostum Suna ile sahilde mutlaka sicak simidimizi yer, cayimizi icerdik. Oyle guzel ki sabahlari istanbul, vapura dogru akin akin giden, cesit cesit insanlari izlemek, bir yandan martilarin cigliklari, bir yandan bizim gibi bir cay bahcesinde bu telaseyi izleyenler... Boyle istanbul'un guzelligine, telasina dalmisken bir anda saati farkedip biz de o telasin icinde kayboluverirdik. ilk ders kacmis olurdu haliyle ve tabi kapida karsilardi bizi Zeliha Kararmis hocamiz, parmagini sallaya sallaya.:) Oyle ozledim ki, Dershanemi, mudurumuz Haluk Taskale hocamizi, hocalarimizi, kantincimiz Senol abiyi :( Kardeslerimizde orda okudu ve zamanla kopmayacak baglar olustu aramizda...Uzun zamandir gormuyorum o yuzden cok duygulandim...Neyse ben dershane anilarimiza girersem sayfa sayfa yazmam gerekir.:) Burda kalsin simdilik...
Allah'a emanet olun... Sevgilerimle Husna

Ne Kadar Fakir! (Muthis bir bakis acisi)  

Posted by Tespih Taneleri... in



Bir gun cok zengin bir adam oglunu kirsal kesime goturup ona insanlarin ne kadar fakir olabilecegini gostermek istemisti. Cok fakir bir ailenin ciftliginde bir gun bir gece gecirdiler. 
Sehre donerken baba ogluna sordu:
''Yolculugumuzu nasil buldun?''
''cok guzeldi babacigim!'' diye cevap verdi oglu.
''insanlarin  ne kadar fakir olabilecegini gordun, degil mi?''
''Evet''
''Peki ne ogrendin?''
''Sunu gordum'' dedi oglu.
''Bizim evde bir kopegimiz, onlarin dort kopegi var. Bizim evde bahcenin yarisina kadar gelen bir havuzumuz, onlarin kilometrelerce uzunlugunda dereleri var. Bizim bahcede ithal lambalarimiz, onlarin yildizlari var. Bizim taracamiz on bahceye kadar, onlarin ki ufka kadar uzaniyor.''
Ufaklik konusurken, babasi saskinliktan tek kelime bile edemedi.
Ve cocuk ekledi:
''Ne kadar fakir oldugumuzu gosterdigin icin, tesekkur ederim babacigim!''

Husn-i zan  

Posted by Tespih Taneleri... in ,


''Allah'im! Sen tabutu hafif olanlardan eyle bizi'' amin.

Kalp deyip gecme!  

Posted by Tespih Taneleri... in ,


Kabu'l Ahbar soyle buyurdu:
''Bir keresinde Aise'nin huzuruna ciktim ve: insanin gozleri yol gosterir, kulaklari huni, dili tercuman, elleri kanat, ayaklari posta, kalbi de hukumdardir, padisah guzel olursa, ordulari da guzel olur dedim.''
Aise(ra) benim bu sozum uzerine:
''Allah Rasul'unden aynen boyle duydum.'' dedi.

Ali(ra) kalpleri soyle temsil edip nitelemistir:
''Allah Teala'nin yeryuzunde kaplari vardir. Bunlar kalplerdir. En cok sevdigi kalpler en yufkalari, en berraklari ve en katilaridir.''

Hz. Ali bunlari soyledikten sonra sozlerini soyle aciklar:
''Kalplerin en katilari demek dini hususlarda taviz vermemeleri, en berrak olmalari yakin konusunda ki berrakliklari, en yufka olmalari da kardeslere karsi da cok yumusak olmalaridir.''
Onun bu sozleri Allah Teala'nin asagida mealleri verilen ayetlerine de birer isaret tasir:
''Muhammed Allah'in elcisidir. O'nun beraberinde bulunanlar inkarcilara karsi sert, birbirlerine merhametlidirler...'' Fetih suresi/7
Ayet meali:
''O'nun bu nuru, icinde isik bulunan bir kandil yuvasina benzer...'' Nur suresi/35

Ubey b. Ka'b bu ayetin yorumunda der ki:
''Mu'minin nuru ile kalbinin hali icinde isik bulunan bir kandil yuvasini andirir.''
Yine Nur suresi kirkinci ayettinde gecen:
''Veya engin denizin karanliklarina benzer...'' mealindeki ifadelerle vurgulanan da
munafik kisinin kalbidir.

Zeyd b. Eslem Buruc suresinin:
''Dogrusu sana vahyedilen bu kitap, Lehv-i mahfuzda bulunan sanli bir Kur'an'dir.''
Mealindeki ayetlerinde gecen ''Lehv-i mahfuz''u mu'minin kalbi olarak yorumlamistir.

Sehl-i Tusteri de soyle diyordu:
''Kalp ile gogus, Ars ile Kursu'yu andirir.''
Evet kalbin ornekleri bunlardir. imam-i Gazali'nin ihya'u Ulum'id-din kitabinda dikkatimi ceken bu mevzuyu sizinle paylasmak istedim. Kalp deyip gecmemek lazim, bu cok tafsilatli ve derin bir konu...Ben kalbi arastirmak ve ilmi boyutunu iyice anlamak istiyorum. Rabb'im'in:
''Ben hic bir yere sigamadim mu'min kulumun kalbinden baska''
buyurdugu kucucuk gorunen ama cok genis olan mekani merak ediyorum...Allah(cc) anlama kabiliyeti versin insallah... Hayirli Cuma'lar...
Husna

Not: Lutfen kaynak belirtmeden yazilarimdan alinti yapmayin...

Geceler  

Posted by Tespih Taneleri... in

 


Bu sukun olmek mi sessizce?
Ne guzel bu yagis goklerden gece.
Rabbim, ne guzel gecelerin!

Su laciverde gomulu huzur,
Bir siyah salkimin icindeki nur,
Bu karanliklar, billur billur,
Rabbim ne guzel gecelerin!

Goz yaslari dokulur gonlumden,
Yikar karanligi o isikla,
Yikar azar azar beni olumden.
Susar kalbimdeki azaplar huzur olur,
Akar gozlerimden geceler nur olur,
Beni yucelere alir davetin...

Birakma Allah'im senden uzakta beni!
Cagir bahcelerine, nuruna.
Unutma bu kara toprakta beni,
Geceler yuzu suyuna...

Selahattin Batu

Hepiniz Davetlisiniz...  

Posted by Tespih Taneleri... in

                                                              

O Seni Her An Goruyor
Bir gun, askerler bir mahkumu meydana cikarirlar. Sucu agir olmali ki, kirbac vururlar. Derileri yarilir, etlerinden kan sizmaya baslar. Lakin genc mahkum, bir kere bile sesini cikarmaz. Muhafizlar dinlenmek icin bir kenara cekilirler. Bu arada kalabaligin arasinda meydanda olan Bisr-i Hafi hazretleri, gence yaklasip sorar:
''Tahammulune hayran kaldim.''
Genc der ki:
''Nasil aglayip bagirabilirim ki, kalabaligin icinde sevdigim kiz var ve su an bana bakiyor ve beni goruyor.''
Bisr-i Hafi hazretleri buyurdular:
''Iyi ama Allah Teala, seni her an goruyor. O'nun edebini gozetmeyi hic dusunmedin mi? Allah Teala yarin ahirette; ''Fazlasini istemiyorum eyy kulum! sadece o kiz icin gosterdigin gayreti, sabri, edebi, aski, benim dinim icin, benim rizam icin niye gostermedin? '' dese, ne cevap vereceksin?''
Genc oyle bir  ''Allah'' der ki, kendinden gecer. O kadar kirbaca direnen vucut, bu ilahi aska, bu Rabbinden utanma duygusuna takat getiremez. Muhafizlar yanina kostugunda coktan can vermistir.

Musluman kardeslerim sizce biz bu olayin neresindeyiz ya da nersinde olmamiz gerekir?
Sizi Allah rizasi icin 5 dk tefekkure DAVET ediyorum. 
Hepimizin hayatimizda karsimiza dayanmaya mecbur oldugumuz, aci ceke ceke gogus gerdigimiz bir suru vaka vardir. En basitinden bu rivayetteki genc ki, bu yasanmis bir olaydir. Son an da kurtulusa erdi. Peki ya biz...Insan sevdimi gozleri hic bir sey gormez, karsisina cikan her engelle onun icin rahat rahat, ici yansa bile cayir cayir zoruna gitmez, mucadele eder. Koru korune baglani verir Allah'in yarattigi, ona kendisi kadar bile sevgi veremeyecek kadar aciz kuluna!
Karsiliksiz seveni unutuverir bir an da!

Karsinda ki insani ne kadar seversen sev bil ki yine senin onu sevdigin kadar sevmez...
Ne verirsen ver kendinden, bil ki yine senin ki kadar olmaz...
Ne yaparsan yap yine bil ki seninkinin yerini tutmaz...
Haa hic bir seyde gozum yok, hic bir sey beklemiyorum mu diyorsun?
O zaman yazik bu emegine, yazik bu sevgine ki sadece dunyan icin var!

Halbuki Allah ne istiyor, ne kadarini istiyor icinde baskalarina karsi buyuttugun, yine Mevla'nin sana ihsan ettigi bu sevgiden hic dusundun mu?
Yine sev diyor sana ama Beni de sev!
Yine yap diyor sana ama Benim icin yap!
Yine fedakarlik et tabi ki ama Benim rizami gozet!
Yine konus, yine anlat icinde ki herseyi ama bazen Benim icinde konus!
Yine asklarin en guzelini, en anlamlisini yasa diyor sana ama beni de unutma!
Butun bu duygulari bize veren Yaradan cok sey istemiyor ya hu!
Husna

Limonlu, Hindistan cevizli Kek Tarifim  

Posted by Tespih Taneleri... in


Merhaba arkadaslar, gecen gun ani bir misafir yagmuruna tutuldum HAMDOLSUN, malum misafir berekettir, ziyafettir...Aksilik iste hafta sonuydu ve hafif bir malzeme sikintisi cektim ama misafir bereketiyle gelir deriz ya hep aynen oyle de oldu. Tuzlu bir iki sey uydurdum hadi bir de kek yapayim dedim. Bildigim butun tariflerden hep bir seyler eksik cikti. Bende tarifleri birbirine karistirdim ve limonlu, hindistan cevizli, cukolatali ve nisastali  nefis bir kek uydurdum ama hakkaten muthis guzel oldu ve misafirlerim cok begendi. Kurban oldugum Mevla yardim etti de agirladim misafirlerimi hamdolsun.

Malzemeler:
1 bardak sut
1 bucuk bardak toz seker
1 su bardagi sivi yag
3 yumurta
2 limon kabugu rendesi
1 paket hindistan cevizi
1 su bardagi nisasta
1 paket kabartma tozu
1 paket vanilya
1 cay bardagi ceviz ici
Yarim su bardagi damla cukolata

Sutu, yagi, sekeri, yumurtayi,2 limon kabugu rendesini, hindistan cevizini iyice mikserle cirpalim. Daha sonra nisastayi, kirilmis ceviz icini ve alabildigine un ekleyip cirpmaya devam edelim. Bildiginiz kek kivamina gelince en son kabartma tozunu ve vanilyasini da ekleyip iyice cirpip, pisireceginiz kaba dokun. Uzerinede damla cukolatayi serpistirin. 180 derece sicakliktaki firinda 50 dk pisirin.
Afiyet olsun...



Kabir, Tefekkur ve Bir Ani...Ya Siz!  

Posted by Tespih Taneleri... in


Behlul Dana hazretleri, halife Harun Resid'e:
''Topragin altinda en fazla ne var?'' diye sordu. Halifede:
''Bunu bilmeyecek ne var, olu var'' dedi.
Behlul Dana hazretleri:
''Hayir, sultanim oluler degil, feryatlar var. iman ile gidenler; niye daha cok caismadik, niye daha cok ibadet yapmadik diye,
iman ile gidip gunahkar olanlar da; niye bu gunahlari isledik diye,
kafirler ise; neden kufre sebep olacak isler yaptik diye, herkesin feryadini bastirarak, feryat ederler.''

Insanin ahiret hayati, olumu ile baslar ki cogu insan bunu hep unutur, hatta hatirlamak istemez. Bence insan tefekkur icin ozellikle gitmeli kabir ziyaretine, kendini olmeden o kabirdekinin yerine koymali. Kabirdekilerin feryatlarini insanlar ve cinler disinda herkes duyar.
Peygamber Efendimiz(sav) :
''Eger hayvanlar, olumden sonra insanlarin basina gelecek olan dehsetli ani, bilecek olsaydilar, deri kemik kalacaklari icin, yiyecek et bulamazdiniz.'' buyurdu.
Ama insanlar bildikleri halde gaflet icindeler. Ben anlamiyorum elbet bir gun olecegini bile bile, hesaba cekilecegini bile bile nasil bu kadar umursamaz olabiliyor insanoglu.
Ya siz arkadaslar, ya siz bu konunun neresindesiniz?

Hatta bu konuyla alakali bir animi paylasayim sizinle. Esim beni istemeye geldiginin ilk gunlerinde, cok sik aramazdi ama her aradiginda mezarlikta rast geliyordum. Cunku ben firsat buldukca, Eyup Sultan mezarligi, Aziz Mahmut Hudai'nin ya da Sultan Fatih'in huzurunda hic bir yere gidemesem mahallemizdeki mezarliga gidip uzun uzun tefekkur ederim. Kendimi unutmamak icin, nefis terbiyesi icin, istigfar icin, dunyanin uc gunluk zevklerine kendimi kaptirmamak icin boyle bir care bulmustum ve iyi de oluyordu. Birde Imam-i Gazali'nin olum ve otesi kitabiyla da takviye yapiyordum. Bu durum tabi insanin ruh halini epey degistiriyor bence olumlu yonde, esimle birgun sabah namazina Eyup Sultan'a gittik ve orda dayanamadi sordu, nisanliyiz tabi o zaman, bende anlattim icimde ki herseyi. O an oyle bir saskinlikla bakiyordu ki bana daha hala hatirladikca gulerim.:)
Mubarek gun ve gecelerde bu bicareyi dualariniz da unutmayin...
Sevgilerimle...

''EY RABBIMIZ! Bizi Sana boyun egenlerden kil, neslimizden de Sana itaat eden bir ummet cikar.'' Bakara suresi:128

Related Posts with Thumbnails
Site'de Kaç Kişiyiz