Seccadem  

Posted by Tespih Taneleri... in


Yagmur yagiyordu...

Ve agliyordu...Zaman...

Nefsimden huzur-u İlahi’ye kaçış yerimdir. Eğilmez kibirimi rükûda büktüğüm, kırılmaz gururumu secdede sürttüğüm yerin adıdır. Rızk istediğim, ilim talep ettiğim, af dilediğim, yalandan, haramdan, görünmez kazadan ve belâdan, iftiradan, cehennemin narından, kabir azabından O’na sığındığım yerdir.Zalimden, zulümden, cehaletten, ihanetten kaçarken çalacağım kapının eşiği, beni benden kurtaracak tek Kurtarıcı’nın merhamet makamına iltica dilekçemin kabul yeridir o.İçi başka, dışı başkalardan, dili başka, kalbi başkalardan, aklıyla gönlü arasında köprü kuramayanlardan, hem kendini hem de başkalarını kandıranlardan, zararla oturup zararla kalktıkları halde kârlı olduklarını zannedenlerin zannından O’na sığındığım yerdir; seccade!..

“Var” ;da imtihanımın şımarıklığından, “yok”ta imtihanımın tıkanıklığından, zaafiyetimden, zavallılığımdan, el açıp boyun büktüğüm, diz vurup alın sürdüğüm, Miraç’a “başlangıç!” noktasıdır; seccadem!Nemrut’tan Hz. İbrahim’e, Firavun’dan Hz. Musa’ya, İsrailoğulları’nda n Hz. İsa’ya, Ebu Cehil’lerden Habibullah’a dönüş yeri, küfürden imana geçiş yeri, karanlıktan ziyaya varış yeri, putlardan Allah’a tapış yeridir, seccadem!
Şükür yeri, , zikir yeri, fikir-tefekkür yeri, madde ile mânâyı, dünya ile ahireti ayarlama yeri, insan-ı kâmil olma yeridir.

Ruhumun, bedenimin huzur bulduğu, Yaradan’ıma sevgimin, muhabbetimin, bağlılığımın, ibadetimin; kulluğumun ifadesidir, seccadem!Necaset dolu dünyamda seccade kadar pak bir mekânım, ahirete; seccade kadar, seccade gibi, götürebileceğim bir “ahiret sermayem” olsun inşAllah..

İkiyüzlülüğün Alametleri  

Posted by Tespih Taneleri... in


Hazret-i Ali buyuruyor ki: “Mürâîliğin, ikiyüzlülüğün üç alâmeti vardır: 1- Yalnızken tembeldir, nafileleri kılmaz. 2- İnsanlar yanında tembel değil, çalışkandır. 3- Ayıplandığı zaman ibadetlerini azaltır, övüldüğü zaman ise artırır. Fudayl bin İyad hazretleri buyurdu ki: “İnsanlar görsün diye bir amelde bulunmak riyâdır. Gerekli olan ameli insanlar için terk etmek de şirktir. İhlâs ise, bunların ikisinden de Allahın seni kurtarmasıdır.” Hasan-ı Basrî buyurdu ki: “Cennetliklerin cennete, cehennemliklerin de cehenneme girmeleri, kendi amelleri sebebiyledir. Fakat onların orada ebedî kalmaları, niyetleri yüzündendir.” Ebu Davud Tayalisî buyurdu ki: “Bir âlim, bir kitab yazdığı zaman ona yakışan, maksadının dine hizmet olmasıdır. Yoksa akrânı arasında ‘Ne güzel kitab yazmış’ diye övülmesi için değil.”

Süfyan-ı Sevrî de şöyle buyurdu:

“Dersine gelenlerin çokluğu karşısında kendini beğenme hissine kapılmayan âlim, az bulunur.”
Günün birinde Hasan-ı Basrî, Harem-i Şerif’te çevresindeki büyük bir topluluğa hadîs yazdırmakta olan Tâvus hazretlerine uğramıştı. Ona yaklaştı ve kulağına eğilerek;
“Kendini beğenme hissi geliyorsa, bu meclisi terk et” dedi. Tâvus da hemen kalktı ve oradan ayrıldı. İbrahim bin Edhem de bir gün Bişr-i Hâfî’nin meclisine uğramıştı. Etrafını çevirenlerin çokluğunu görünce: “Yâ Bişr, nedir bu?” diye çıkıştı ve ilâve etti:
 “Eğer Eshabı kiramdan biri bu durumda olsaydı, nefsi hakkında kendini beğenme hissine düşmekten emin olamazdı.”

Süfyan-ı Sevrî hadîs yazdırırken yanında üç kişiden fazla bulundurmaz idi. Sonra biraz müsamahalı davranmıştı. Bir gün gördü ki çevresinde yüzlerce adam toplanmış. Birden ayağa kalkıp:
“Vallahi daldırdık. Eğer benim gibi bir adamın etrafına bu kadar insan topladığını Emi’ül-Müminîn Hazreti Ömer görmüş olsaydı, ‘Bu sana yaraşmaz’ der ve beni buradan uzaklaştırırdı” dedi.

Mehmet Oruç

Sen yine sükutu giyin!  

Posted by Tespih Taneleri... in




Sen yine sükutu giyin!

Dilersen hiç konuşma.
Ben kelamlarımı çürüttüm yolunda.
Çarpsada bir tokat gibi yüzüme, her harfi yoluna heceledim.
Ve bilesin üstüne aşkı giydirdiğim, Söz verdim ben bu yüreğe, Hiçbir harfi sensiz bir cümleye kurban etmedim...

 MEVLANA

KARINCA İLE HZ. SÜLEYMAN (a.s)  

Posted by Tespih Taneleri... in

Bir gün Süleyman Peygamber ( a.s) bir karıncaya bir yıllık yiyeceğinin miktarını sorar.Karınca da,"Bir buğday tanesi yerim" diye cevap verir. Cevabın doğru olup olmadığını kontrol etmek isteyenSüleyman Peygamber ( a.s) karıncayı bir şişeye koyar. Yanına da bir buğday tanesi koyarak hava alacak şekilde şişeyi kapatır.
Ondan sonra da bir yıl bekler. Müddeti dolunca şişeyi açtığında bir de bakar ki karınca buğday tanesinin yarısını yemiş, yarısını da bırakmıştır. Kendi kendine meraklanır. Acaba neden yemedi?Bunun üzerine Hz. Süleyman (a.s ) karıncaya buğday tanesini tamamen neden yemediğini sorar.Karınca da, "Daha önce benim yiyeceğimi yüce Allah (c.c) verirdi.

Ben de O'na güvenerek bir buğday tanesini tamam olarak yerdim. Çünkü O beni

asla unutmaz ve ihmal etmezdi. Fakat bu işi sen üzerine alınca doğrusu nihayet bu aciz bir insandır diye

sana pek güvenemedim.Belki beni unutup yiyeceğimi ihmal edebilirsin. O yüzden de bir yıllık yiyeceğimin yarısını yiyerek, diğer yarısını da ertesi yıla bıraktım" diye cevap verdi.Yüce Allah ( c.c) cümlemizi kul kapısına baktırmaktan korusun, amin.

Unutma  

Posted by Tespih Taneleri... in




                                             Yaşamak direnmektir, Sevmek güvenmektir.

                                                                  Şunu unutma:

                     İnsan Çoğu Zaman Dünyanın Hakimi, Bazen de Küçük Bir Kalbin Esiridir..


Neyleyim Seni Bilmeyen Bir Beni  

Posted by Tespih Taneleri... in



                                               Neyleyim Dünyayı Bana Allah’ım Gerek


                                                 Neyleyim Ukbayı Bana Allah’ım Gerek


                                                    Neyleyim Sensiz Yazı Kışı Baharı


                                                       Neyleyim Seni Bilmeyen Bir Beni

                         Mevlam Cemalullahına kavuştur bizleri

Onlar Bir Vâdide, Biz Bir Vâdide...  

Posted by Tespih Taneleri... in



Biz nasil bu vadinin, neresindeyiz? Acaba bizi bizden alan, gun gectikce benligimizden uzaklastiran gidisin farkindamiyiz? Bu yazi benim gozlerimi yasartti ve sizlerle paylasmak istedim, lutfen uzerinde biraz dusunelim.

FATİH Sultan Mehmed diyoruz, Barbaros diyoruz, Mimar Sinan diyoruz, Mevlana diyoruz, Kanunî Sultan Süleyman diyoruz, Sultan Abdülhamid Han diyoruz... Bu demelerimiz kuru edebiyattan ibarettir. Biz onları hakkıyla anlamıyoruz, yollarından gitmiyoruz.Onları anlasaydık, yollarından gitseydik bu halde olmazdık.Fatih ne demiş?
 "Ormanlarımdan bir dal kesenin başını keserim..." demiş. Biz ne yapıyoruz?
Kimimiz ormanları cayır cayır yakıyor, çeşitli bahanelerle milyonlarca ağaç kesiyor, yeşillikleri tahrip ediyor. Geri kalanlarımız da seyrine bakıyor.

Barbaros'u sadece bir denizci olarak görüyoruz. Onun büyük bir veli olduğunu bilenimiz kaç kişidir? Biz Barbaros'u anlamış ve yolundan gitmiş olsaydık, dünyanın birinci deniz gücü olurduk.Nice Mevlana edebiyatı yapanımız var ki, namaz bile kılmıyor.Biz nerede, Kanunî nerede?Sultan Abdülhamid'i hakkıyla sevmiş ve anlamış olsaydık, onun gibi zülcenaheyn olurduk, Şeriat ve Tarikat kanatlarıyla uçardık.

Şeyh Şamil deyip duruyoruz. O bir vâdide, biz bir vâdide...Kur'an deriz, Kur'ana uymayız, ilahî emirleri yerine getirip yasaklardan kaçmayız.Sünnet deriz, gırtlağımıza kadar bid'atlere batmışız.Şu riyakara ve münafığa bakın. İçki içmediği için böbürleniyor. Peki, be nâbekâr, gıybet yaparak günde kaç kilo ölü eti yiyorsun?Şu yalakalara, yağcılara, dalkavuklara, pohpohçulara bakın. Peygamber (Salat ve selam olsun ona) "Meddahların suratlarına toprak saçın" buyurmuş. Bunların suratlarına o kadar çok toprak atmak lazım ki, toprak altı olsunlar...Tesettür tesettür diyerek şer'î tesettürün cılkını çıkartan şu gökkuşağı renkli, düttürü kıyafetli kadınlara bakınız...Dini imanı para olan sahte mücahidler...

Evet eski büyüklerimiz bir vâdide, biz bir vâdide...

Mehmet Şevket Eygi

Mesnevi'den Bir Dizi inci  

Posted by Tespih Taneleri... in

Dağıtmaktan dolayı elinde mal kalmazsa Hakk’ın inayeti, seni hiç ayaklar altında çiğnetir mi? Bir adam ekin ekince ambarı boşalır ama bu işin iyiliği, tarlada belli olur.


Gençken daha kanaatkârdın; şimdi altın istiyorsun, hâlbuki önceden sen altındın.


Üzümlerle dolu asmaydın; nasıl oldu da kesata uğradın; üzümün tam olacakken bozulup gittin?

Meyvenin günden güne daha tatlı olması lâzım. İp eğirenler gibi gerisin geri gitmenin lüzumu yok!


Yıllarca gönüller yırtan, kalplere elem veren taş oldun; bir tecrübe et, bir zaman da toprak ol! Toprak ol ki renk renk çiçekler bitiresin.

Naz için gül gibi bir yüz gerek. Öyle bir yüzün yoksa, kötü huyun etrafında dönüp dolaşma, nazlanma! Yusuf değilsen bari Yakup ol; onun gibi istediğine erişmek için ağla!


İşte bunun için mü’min, (Hak yolda) başarılı olamamak korkusundan, daima namazda “İhdine’s-sırâta’l-müstakîm: Bizi doğru yola ilet” der.

Allah Rasulü'nden Çocuklar İçin Büyüklere Tavsiyeler  

Posted by Tespih Taneleri... in



1- "Çocuklarınıza gereken ikramı yapın ve onların terbiyelerini de güzel yapın."


2- "Kim Müslümanlar arasından bir yetim alarak yiyecek ve içeceğine dâhil ederse, affedilmez bir günah (şirk) işlememişse, ALLAH onu mutlaka Cennete koyacaktır."


3- "Çocuklarınıza önce 'lâ ilâhe illallah' demesini öğretiniz."


4- "Kim Kur'an'ı okur, öğrenir ve onunla amel ederse, Kıyamet Günü, anne ve babasına nurdan bir taç giydirilir. Onun ziyası, güneş ışığı gibidir. Onun ana-babasına iki hulle giydirilir ki dünya onlarla boy ölçülemez. Onlar: "Ne karşılığında bunlar bize giydirildi?" derler. "Çocuğunuzun Kur'an tutması sebebiyle" denilir.
Hepiniz muhafızsınız

5- "Hepiniz çobansınız; maiyetinizde bulunanların hukukundan sorumlusunuz. İş başındakiler de muhafızdır, memurlarından sorumludur. Erkek, aile fertlerinin çobanıdır ve onlardan sorumludur. Kadın da kocasının evinde bir muhafızdır; o da, ondan sorumludur. Hizmetçi muhafızdır, o da efendisinin malından sorumludur. Hülâsa hepiniz muhafızsınız ve maiyetinizdekilerden sorumlusunuz."

6- "Evlat kokusu, cennet kokusudur."

7- "Çocuk bulûğa erince babası onu evlendirsin, aksi halde çocuk günah işleyebilir, onun bu günahı da babaya ait olur."

8- "Çocuğun ana-babası üzerindeki hakkı, ona iyi bir eğitim ve iyi bir isim vermesidir."


9- "Hiç bir ana-baba evlâdına iyi bir eğitimden, iyi bir ahlâktan daha değerli miras bırakmış olmaz."


10- "Kimin çocuğu varsa, onunla çocuklaşsın."

11- "Allah'tan korkun ve çocuklarınız arasında adaleti gözetin."

12- "Allah'u Teâlâ, her hak sahibine hakkını vermiştir. Dikkat ediniz, vârise vasiyet etmeye gerek yoktur."

13- "Bir kimse, bir çocuğa, gel sana şunu vereceğim der ve sonra da vermezse, bu (sözü) bir yalandır."


"Onlara aynı şekilde davranman gerekmez mi?"

14- Enes bin Mâlik'in rivayet ettiğine göre, Resulullah'la beraber bulunan bir adamın yanına oğlu geldi. Adam oğlunu öptü ve dizine oturttu. Daha sonra kızı gelince, kızını önüne oturttu. Resulullah (sav): "Onlara aynı şekilde davranman gerekmez mi?" diye sordu.

15- "Kim, üç kız çocuğu bakıp büyütür ve onları güzel terbiye eder; onları evlendirir ve onlara ihsanda bulunursa, onun için cennet vardır."


16- "Çocuklarınız size ihsan, hürmet ve itaatte âdil olmalarını istediğiniz gibi, siz de onlar arasında hediyede ve bağışlamada adalete (eşitliğe) riayet ediniz."


17- "(Anasından) doğan her çocuk (İslâm) dini üzerine doğar. Ebeveyni (Mûsevî ise) onu Yahudileştirir; (Nasranî ise) onu Hıristiyanlaştırır, (müşrik ise) onu müşrik yapar. Ashab-ı kiram tarafından: "Ey Allah'ın Resulü! Ya, kendisine böyle bir telkinde bulunulmadan ölen çocuk (ne olacak)? Denildi. Resulullah: "Onların (büyüdüklerinde neyi) yapacaklarını Allah Teâlâ daha iyi bilendir." buyurdu.

18- "Kimin kız çocuğu olup da, onu canlı canlı gömmez, ona hakaret etmez ve erkek çocuğunu ona tercih etmezse Allah Teâlâ o kimseyi Cennet'e kor."


19- "Çocuklarınızı, peygamberimizi, ehl-i beyti ve Kur'an okumayı sevmek gibi üç özellikte terbiye ediniz."


20- "Çocuklarınız yedi yaşına gelince onlara namaz kılmalarını söyleyin. On yaşlarına girdiklerinde kılmazlarsa, onları cezalandırın. Yataklarını ayırın."

21- "Ana-babanın çocuklara olan vazifeleri, onlara yazmayı, yüzmeyi, ok atmayı öğretmeleri ve sağlıklı ve helâl yiyecekler temin etmeleridir."

22-''Bir kimse, çocuklarını Cehennem'in ebedî ateşinde yanmaya bırakıyorsa, güneşin sıcaklığından korumasında hiç bir hikmet yoktur."
23- "Bizim küçüğümüze merhamet etmeyen, büyüğümüzün hakkını bilmeyen kimse bizden değildir. Bizleri aldatan da bizden değildir. Kendi nefsi için sevdiğini, diğer müminler için de sevip istemedikçe, hiç bir kul hakkı ile mümin olamaz."


24- "Bir genç, yaşlı olması sebebiyle bir ihtiyara ikram (ve hürmet) ederse, Allah Teâlâ da, o gence yaşlılığı sırasında hürmet ve ikramda bulunacak bir kimseyi müvekkil kılar."


25- "İnsan ölünce kendisinden ameli kesilmiş olur. Ancak bundan üç şey müstesnadır:


1) Sadaka-i cariye 2) kendisinden yararlanılan ilim 3) Kendisine dua eden evlat."


Çocuğun istiğfar etmesi

26- "Kişinin Cennet'te derecesi yükselir. Adamcağız: "Bu nereden geldi?" Diye sorar. Kendisine: "Çocuğunun senin için istiğfar etmesinden" denir."

Kur'an-ı Kerim'i Öğrenmek ve Öğretmek  

Posted by Tespih Taneleri... in


Korumamız lazım gelen şeylerin başında neslimiz geliyor. Milletimizin geleceğinin teminatı, Allah’ın (c.c) izniyle imanlı, irfanlı, izanlı yetişen ve yetişmesi şart olan neslimizdir. Onun için Cenab-ı Hak Kur’an-ı Kerim’de biz müminlere şöyle emir vermektedir. “Ey müminler! Kendi nefislerinizi ve ehlinizi (evlâdu iyalinizi) yakacağı insanlarla taşlar olan cehennem ateşinden koruyun.” (Tahrim:6) Böyle bir akıbetten korumak ancak neslimizin dindar yetişmesiyle yani dini eğitimin gerektiği gibi verilmesiyle mümkündür, bunun başka bir yolu yoktur.

Neslimizin gerektiği gibi dini eğitimden geçmesinin hayati bir mesele olduğu hususunda da peygamberimiz bizi şöyle uyarmaktadır. “Doğan her çocuk ancak İslam fıtratı üzere doğar, ebeveyni (annesi ve babası) Yahudi terbiyesi verirse o çocuk Yahudi, Hıristiyan terbiyesi verirse Hıristiyan, Mecusi terbiyesi verirse Mecusi olur.”(Buhari) Burada eğitimin ne kadar önemli olduğu vurgulanmaktadır.

O halde dini eğitimin başında, Kur’an eğitimi gelmektedir. Anneler, babalar ve bütün sorumlular seferber olmalı, çocuklarımızın dindar yetişmesi için gereken her türlü fedakârlık yapılmalıdır.

Niçin Kur’an’ı öğretmekte ve öğrenmekte seferber olmalıyız? Çünkü dünya ve ahiret saadetimiz buna bağlıdır. İnsanları doğru yola götüren tek kitap Kur’andır. Bu hususta Allah(c.c) Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmaktadır. “Şüphe yok ki bu Kur’an öyle bir şeye doğrultup götürür ki; O en doğru yoldur…”(El-İsra:9) Peygamber Efendimiz de bir hadis-i şeriflerinde “En hayırlınız Kur’an’ı öğrenen ve öğretenlerinizdir.”(Buhari) buyurmuşlardır.

Yine Resulü Ekrem (s.a.v) buyurmuşlardır; “Şüphesiz Allah (c.c) bu kitapla (amel eden) kavimleri yükseltir. O’nun izinden gitmeyenleri alçaltır” (Müslim)

Bugün, gerçekten Müslümanlar Kur’an’ın yolundan gitmedikleri, O’nun hükümlerini tatbik etmedikleri için zillete düşmüşler, izzetlerini kaybetmişlerdir. Yeryüzünde büyük bir fitne çıkartan Kur’an düşmanları, Müslümanların mallarını yağmalamakta, oluk oluk kanlarını akıtmakta ve namuslarını kirletmektedirler.

İslam düşmanları zalimdir, zorbadır dinlerine girmedikçe bu düşmanlıkları devam edecektir. Bu husus Kur’anla sabittir, fakat asıl suçlu biz Müslümanlarız. Çünkü biz kitabımıza sırt döndük, asıl görevlerimizi unuttuk, Mevlâmız da dinimizin düşmanlarını bize musallat etti. O halde Kur’an’a ve O’nun yaşanmış şekli olan sünnete yeniden sımsıkı sarılmalı yeniden izzete kavuşmalıyız.

Abdullah Arslan

Her Gece Bir Bulbul Oter !  

Posted by Tespih Taneleri... in





                                             "Ölüm asude bahar ülkesidir bir rinde;


                                         Gönlü her yerde buhurdan gibi yıllarca tüter.


                                              Ve serin serviler altında kalan kabrinde


                                        Her seher bir gül açar; her gece bir bülbül öter."

İstanbul'un Kırk Semti  

Posted by Tespih Taneleri... in ,


'İstanbulum' projesiyle İstanbul'un 40 semti, yazarların kendilerine özgü bakış açılarıyla yeniden yorumlanırken, İstanbul'un yakın tarihi de tanıklarının dilinden gözler önüne serildi.

Geçtiğimiz yıl, İstanbul Kitap Fuarı'nda okuyucu ile buluşan ilk 40 semt kitabı setinin yoğun ilgi görmesi ve projede yer almayan semtlerin de yazıya aktarılması talepleri üzerine serinin devamı, 'İstanbulum II' için hazırlıklar tamamlandı. İstanbul'un yeni 40 semti, 29. İstanbul Kitap Fuarı'nda İstanbullu kitapseverlerin ilgisine sunuldu. 'İstanbulum' projesi, İstanbullu edebiyatçıların İstanbul'unu yazılı hale getirdi.

İstanbul'u ve semtlerini edebi gözle yazıya döken, İstanbul'la ilgili yaşanmışlıklardan ve tanıklıklardan yola çıkarak edebi belgeler oluşturan, semtlerin maddi ve manevi kültür mirasının kalıcı kılınmasını sağlayan 'İstanbulum' kitap serisi, 31 Ekim - 8 Kasım 2009 tarihleri arasında düzenlenen 28. İstanbul Kitap Fuarı'nda kitapseverlerle buluşmuştu.

İlk kırk semt kitabı setinin yoğun ilgi görmesi ve projede yer almayan semtlerin de yazıya aktarılması talepleri üzerine serinin devamı, 'İstanbulum II' için hazırlıklar tamamlandı. Devam serisinin 40 yeni kitabı, 7 Kasım'a kadar devam edecek 29. İstanbul Kitap Fuarı'nda İstanbullu kitapseverlerin ilgisine sunuldu.

Yönetmenliğini Ömer Asan, danışmanlığını Eray Canberk, editörlüklerini ise Rozerin Doğan ve Süleyman Faruk Göncüoğlu'nun yaptığı 'İstanbulum II' kitap serisinin lansmanı, projede yer alan 80 yazarın katılımıyla 30 Ekim Cumartesi günü gerçekleşti. Kitap serisi 7 Kasım Pazar gününe kadar 29. İstanbul Kitap Fuarı'nda 1.Salon sergi standında görülebilir.

Kimler, nereleri yazdı?


Ali Ural / Bostancı, Altay Öktem / Bağlarbaşı, Anais M. Martin / Küçük Moda, Cafer Hergünsel/ Emirgân, Cem Erciyes / Galatasaray, Deniz Kavukçuoğlu / Mühürdar, Feridun Andaç / Ortaköy, Gün Zileli / Arnavutköy, Güngör Gençay / Kuledibi, Güray Canberk / Aksaray, Güzide Ertürk / Çamlıca, Halil İbrahim Özcan / Tarlabaşı,

Handan Öztürk / Yakacık, Hande Öğüt / Harbiye, Hikmet Temel Akarsu / Bağdat Caddesi, Hüseyin Akın / Kâğıthane, İo Çokona / Pera, Mahir Öztaş / Taksim, Mesut Kara / Pendik, Murat Batmankaya / Haydarpaşa, Mustafa Necati Yıldırım / Bahçelievler, Müge İplikçi / Koşuyolu, Nevra Bucak / Çiftehavuzlar, Nurduran Duman / Salacak, Piraye Şengel / Acıbadem, Rahmi G. Öğdül / Cerrahpaşa, Doğan Kuban / Toplarönü,


Rozerin Doğan / Kartal, Sabri Kuşkonmaz / Fulya, Sibel Eraslan / Şile, Sibel Kilimci / İcadiye, Süleyman Erguner / Şehremini, Süreyyya Evren / Divanyolu, Tansu Bele / Sarıyer, Tarık Sipahi / Ayazma, Vecdi Çıracıoğlu / Rumeli Hisarı, Veysel Atayman / Samatya, Vural Sözer / Kilyos, Yalçın Yusufoğlu / Selimiye, Zehra İpşiroğlu / Ayaspaşa.



Gelme, Artik Neye Yarar?  

Posted by Tespih Taneleri... in



"Geçti istemem gelmeni, Yokluğunda buldum seni; Bırak vehmimle gölgeni, Gelme , artık neye yarar? "


NasıL kANaR İçİM, akLar yüZüM


isTerdim KALmasIn, kaldigi Gibi...

Peygamberimizin (SAV) Dilinden Dualar (1)  

Posted by Tespih Taneleri... in




Guzel Ahlak

''Allah'im! Yaratilisimi guzellestirdigin gibi ahlakimi da guzellestir''

Kotu Ahlak

''Allah'im!  (haktan) ayrilmaktan, iki yuzlulukten ve kotu ahlaktan sana siginirim''

Mubarek Vakitlerde( Kadir Gecesi)

''Allah'im!  Sen affedicisin, comertsin, affetmeyi seversin, beni de affet''

Gercek Sevgiyi Istemek

''Allah'im!  Bana kendi sevgini ve Senin yaninda sevgisi bana fayda verecek kimsenin sevgisini ver''

Helallerle yetinme

''Allah'im!  harama bulasmaktansa, helalinle yetineyim. Beni lutfunla(zengin kilarak) Senden baskasina muhtac etme''

Nimetlere Sukur

''Allah'im! Seni anmak, Sana sukretmek, Sana guzelce kulluk etmekte bana yardim et''

Yemekten Sonra

''Bizi doyurup iciren ve bizi muslumanlardan eyleyen  Allah'a hamd olsun...

Nimetlerin Hayirlisi

''Allah'im! Mal, aile, cocuk olarak insanlara verdiklerinin hayirlisini dilerim, sapitan ve saptiranlari degil.''

Korku Aninda

''Allah'in adiyla...(Besmele) O'nun adiyla ( hareket edildiginde) yerde ve gokte hic bir seyin zarari dokunmaz.

O, hakkiyla isitendir, hakkiyla bilendir.''

Mubarek Kurban bayraminin, son gunu yine cok mubarek bir gune yani Cuma gunune rast geldi...Hamdolsun ki bizede bu gunleri gormek nasip oldu... Rabb'im suurlu bir sekilde gecirmeyi cumlemize ihsan eylesin insallah... Dualarla karsilayip, zikirlerle, salavatlarla, tekbirlerle ugurlayalim, birbirimizi unutmayalim, bereketinden hep birlikte istifade edelim insallah... Hayirli Cuma'lar...

Allah'a Günahsız Dille Dua Edin  

Posted by Tespih Taneleri... in



Efendimiz (sav) sahabelerine dönerek:

"Allah'a günahsız dillerle dua edin" buyurdu.

Efendimizin bu sözünü işiten sahabeler: "Ey Allah'ın Resulü, bu nasıl mümkün olabilir?" diye sordular.

Bunun üzerine efendimiz şöyle buyurdu:

"Birbirinize dua edin! Çünkü ne sen onun, ne de o senin dilinle günah işlemiştir"


"Rabbinize alçak gönüllüce ve gizlice dua edin. Çünkü O, haddi aşanları sevmez." [Araf 55]


"Gerçek dua ancak O'nadır. O'ndan başka yalvardıkları ise onların isteklerine ancak, ağzına ulaşmayacağı halde, ulaşsın diye avuçlarını suya uzatan kimsenin isteğine suyun cevap verdiği kadar cevap verirler. Kâfirlerin duası daima boşa çıkar." [Rad 14]


Dua şartlarına uygun yapılmalıdır. Peygamber Efendimiz (sav): Duanın kabul olması için iki şey gerekir. Duayı ihlâs ile yapmalıdır. Yediği ve giydiği helalden olmalıdır.

"Müminin odasında, haramdan bir iplik varsa, bu odada yaptığı dua kabul olmaz" buyurmuştur.


Acele etmediğiniz müddetçe her birinizin duası kabul edilir.


Ebu Hureyre (ra) anlatıyor: "Resulullah (sav) buyurdular ki: "Acele etmediği müddetçe her birinizin duasına icabet olunur. Ancak şöyle diyerek acele eden var: "Ben Rabbime dua ettim duamı kabul etmedi." [Müslim]


Babanın duası, peygamberin ümmetine duası gibidir.


"Ananın, babanın çocuğuna olan ve mazlumun, zalime olan bedduaları, reddolunmaz."

Peygamber Efendimiz, "Babanın çocuğuna duası, peygamberin ümmetine duası gibidir" buyurdu. Yani babanın çocuğuna duası, peygamberin ümmetine duası gibi kabul olunur.

Annenin duası daha çabuk kabul olunur


Aynı şekilde anne de, çocuğuna hayır ile dua etmelidir. Resulullah (sav) Efendimiz; "Annenin duası, daha çabuk kabul olunur" buyurdu. Ya Resulullah, acaba neden? Dediler. "Çünkü ana, babadan daha merhametlidir. Merhametlinin duası sakıt olmaz" buyurdu.
Mazlumun duası


Mazlumun bedduasından sakınılması gerekir. Zulüm ateşi ile karşı karşıya gelen kimsenin içi yanar, beddua yapmak zorunda kalır. Ebüdderdâ hazretleri buyurdu ki:

 "Mazlumun bedduasından, ahından ve yetimin gözyaşlarından sakının. Çünkü insanlar rahat uykuda iken onlar dert, sıkıntı, üzüntü içindedirler"


Hz. Âişe (ra) rivayetle: Resulullah (sav) buyurdular ki:

"Her kim, kendine zulmedene beddua ederse, ondan intikamını (dünyada) almış olur."

Zalime beddua edilebilir.
Bir Müslüman'ın kâfir olması için dua edenin kendisi kâfir olur. Zalimden başkasına beddua etmek haramdır. Zalime, zulmü kadar beddua etmek caiz olur. Caiz olan bir şeyin miktarı, özrün miktarı kadar olur. Bu mubarek gunlerde dualarda bulusmak umidiyle...

Allahu Teala'nin Selami, Rahmeti ve Bereketi Hepimizin Uzerine Olsun!  

Posted by Tespih Taneleri... in


En delice esen seher yeli, en güneşli günler, en parlak gecedir bayramlar. Yüreklerde bir esinti ve barış paylaşımına en sıcak 'merhabadır' bayramlar...
Bir avuç dua, bir kucak sevgi, sıcak bir mesaj kapatır mesafeleri, birleştirir gönülleri, bir sıcak gülümseme, bir ufak hediye daha da yaklaştırır bizi birbirimize. :))
Kalbiniz nur, eviniz huzur dolsun. Kurban Bayramınız bereketli olsun!
Hayır kapılarının sonuna kadar açık, kaza ve belaların bertaraf olduğu Kurban Bayramınızın yaşadığınız tüm sorunları alıp götürmesi dileğiyle...
Bu arada butun bayram mesajlariniz icin ayrica hepinize cok tesekkur ederim arkadaslar...
Dualarin kabul oldugu bu muhim gunlerde birbirimizi unutmayalim, dualarin golgesinde Rabb'imin Rahmeti ile gonullerde bulusalim insallah... Allah'a emanet olunuz... Sevgiler

SIR Gibi...  

Posted by Tespih Taneleri... in


Unutma, 'SIR' gibi seversen eğer muradın gerçekleşir.

                                                                                    Çünkü tohum, toprağa 'GİZLENİRSE' yeşerir.



{ Hazreti Mevlana}

Uzaktan Sevmek Nedir?  

Posted by Tespih Taneleri... in



                                                                  Uzaktan sevmek nedir?


                                                             Gidin Hz.Vahsi(r.a)ye sorun!


                                                        Görmeden sevmekten baska birsey bu!


                                                              Görmek fakat yaklasamamak!


                                                               Bakmak ama konusamamak!


                                                         Sadece uzaktan seyretmek ve aglamak!


                                                          Agladıgını-sevdigini söyleyememek!


                                                                          Zor olan budur!


                                                                  Görmek ama dokunmamak!

Duyurular  

Posted by Tespih Taneleri... in


Esselamualeykum arkadaslar, duyurularimi dikkate almanizi onemle rica ediyorum... Bu seminer cok zevkli gececek kacirmayin insallah... Istanbul''u sairlerin dunyasinda  dinleyin bir de... Istanbul'a bakis aciniz degisecek ve her semt icin ayri ayri siirlerin yazildigi, sarkilarin, turkulerin soylendigi bu efsane sehir artik sizin icin daha cok sey ifade edecek...:)
                                                          
Beşir Ayvazoğlu Altunizade Kültür Merkezinde 22 Kasım Pazartesi 18:30'da "Şairlerin Dünyasında İstanbul" konulu bir konuşma gerçekleştirecektir.

Adres: Barbaros Mah. Sırma Perde Sok. No:23 Altunizade/ÜSKÜDAR Istanbul

Tel:0216 474 24 78


                                                                     **************


TEŞRİK TEKBİRLERİ

Zilhiccenin dokuzuncu günü, yani Kurban Bayramının arefe günü,

sabah namazından başlayarak,

bayramın dördüncü günü

ikindi namazına kadar olan,

her farz namazın selamından

sonraki alınan tekbirler.

Böylelikle 23 vakite tamamlamak üzere:

"Allahu ekber, Allahu Ekber, lailâhe illallahu vallahu ekber; Allahu ekber velillahil hamd" denilir.

3 kere söylemek daha efdaldir.
 
Arkadaslar Allah rizasi icin duyuralim, insallah... Hoscakalim

Hayirli Cuma'lar...  

Posted by Tespih Taneleri... in


Sabır gerek... Yakup gibi tenhalarda gezip Yusuf diye inleyerek... Zaman gerek Yusuf gibi kuyulardan mısır saraylarına yükselerek...Azim gerek Muhammed (s.a.v) gibi Ebu Cehilin bile hidayeti için yetmiş kez yanına giderek... Hasret gerek Mecnun gibi Leyla diye aklı ziyan ederek... Edep gerek Hz.Osman gibi meleklerden bile hürmet görerek... işte böylesi vasıflara sahip yüreklerin katlanarak büyümesi duasıyla... Hayirli Cuma'lar....

Yanmayan Bilmez !  

Posted by Tespih Taneleri... in


Dört tane kelebek bir gün bir ateş görmüşler. Bunun nasıl bir şey olduğunu öğrenmek istemişler. Birinci kelebek ateşe biraz yaklaşmış ve üzerinin aydınlandığını görmüş. Arkadaşlarının yanına gelmiş ve:

-Bu ateş aydınlatıcı bir şey!, demiş..

İkinci kelebek bununla yetinmeyerek daha fazla şey öğrenmek istemiş. Biraz daha yaklaşmış ve ısındığını hissetmiş; Demiş ki:

-Aynı zamanda bu ateş ısıtıcı bir şey!

Üçüncü kelebek bununla da yetinmemiş, Biraz daha biraz daha yaklaşmış. Bir anda ateşin kanatlarını yaladığını hissetmiş ve yanmış kanatlarıyla geri dönmüş; Şöyle demiş:

-Ve bu ateş yakıcı bir şey!

Sonuncu kelebek daha da çok şey öğrenmek istiyormuş. Biraz yaklaşmış, aydınlandığını görmüş. Biraz yaklaşmış, ısındığını hissetmiş. Biraz daha yaklaşmış, ateş kanatlarını kavurmuş ve biraz daha yaklaştıktan sonra tamamen yanan kelebek "poff !" diye ortadan kayboluvermiş.

Ateşin gerçekten ne olduğunu belki bir tek o öğrenmiş ama geri dönüp söyleyememiş;

Çünkü o kaybolmuş ateş içinde ve bir şeyi, ancak içinde kaybolan bilebilirmiş!...

Kalbin Esareti !  

Posted by Tespih Taneleri... in




Esas kirlilik, dışta değil içte, kisvede değil kalpte olur.


Onun dışındaki her leke ne kadar kötü görünürse görünsün, yıkandı mı temizlenir, suyla arınır.


Yıkamakla çıkmayan tek pislik kalplerde yağ bağlamış haset ve art niyettir.

Kalbin esareti iste bununla dogru orantilidir.

Kalbin temizligi esaretinin aynasidir !

Hayatta her seyi bos verebilirsin, onemli degil...

Zira kalp bos vermeye gelmez...

Hızlanan Zaman  

Posted by Tespih Taneleri... in

İKİ türlü zaman var. Biri kronolojik fizikî, ölçülebilinen zaman, diğeri değişken zaman. Âhir zamanda zamanın hızlılaşacağı bildiriliyor. Biz şu anda Türkiye’de hızlı zaman çağını yaşıyoruz.Bilhassa İstanbul’da… Sabah kalkıyorsunuz bir yığın patırtı gürültü, koşuşturma, telâş, hengâme…Aaaa, bir de bakıyorsunuz ki akşam oluvermiş.Yahu koca gün nasıl böyle çabucak geçiverdi?Anadolu’nun ücra bir köşesinde, sanayisiz, büyük ticaretsiz, kıyıda kenarda kalmış bir ilçe. Nüfusu beş bin… Büyük bir köy gibi. Orada zaman, İstanbul’daki gibi çabuk geçip çekip gitmez.

Bereketli zaman ile bereketsiz zaman, kronolojik bakımdan eşit miktarda olsalar da uzunluk bakımından aynı değildir.Helal bin lira ile haram bin lira rakam bakımından aynıdır ama bereket, uğur, yümn bakımından aynı değildir. Biri pozitiftir, öteki negatif.İlmi irfanı olanların, hikmet (bilgelik) sahiplerinin, hayırlı insanların zamanı daha uzun olur.

İki adam, ikisi de 50’şer yaşında. Biri kaba saba, ruhsuz, heyecansız, emelsiz bir kişi; diğeri ince ruhlu, ilim irfan, edeb erkân sahibi, nâzik, kâmil, zarif biri. Onlardaki 50’şer yıl eşit değildir.İbadetle, hayır hasenatla, insanlara hizmetle, tefekkürle geçen 50 yıl ile fısk u fücur, günah isyan tuğyan, gaflet dalâlet ile geçen 50 yıl hiç eşit olur mu?

Sadaka ömrü uzatırmış… Çok doğru.

Vaktini kıymetlendirmek isteyen iyi ve hayırlı işler, hizmetler yapsın.

Biri bir saat ağladı, öbürü bir saat boyunca güldü, kahkahalar attı. Bu bir saatler eşit olmaz.

Cömerdin bir saati ile cimrinin bir saati de bir değildir.

Âlim ile cahilin, mü’min ile kâfirin, sâdık ile hainin, said ile şakinin birer saati bir değildir.

Senenin en uzun gecesini müneccimlerle muvakkitlere sorma…

“Şeb-i yeldâyı müneccimle muvakkit ne bilür


Mübtelâ-yı gama sor kim geceler kaç saat”

İbadet, taat, tesbihat ile geçirilen bir gece ile para sayılarak geçirilen bir gece hiç eşit olur mu?

Adam öküz gibi, kereste gibi, odun gibi yaşayarak 100 yılı devirmiş. Beriki gerçek bir insan gibi elli yıl yaşamış. Elbette o elli sene yüz seneden bin kere üstün, uzun, bereketli, meymenetli ve kıymetlidir.

Mehmet Şevket Eygi

Zilhicce'nin Faziletlerini Biliyor Muydunuz?  

Posted by Tespih Taneleri... in


Resulullah (sav): "Bu on gunun hayir ve bereketinden mahrum kalana yaziklar olsun" buyurdu

Peygamberimiz (sav) diyor ki:

Bir gün Musa Peygamber (as), "Ey Rabbim!"der"Bunca dua ettim hiçbirini kabul etmedin Söyle bana, sana nasıl ve ne zaman dua edeyim?" Bu soruya Yüce Allah (cc) şöyle cevap verir: "Ey Musa ! Zilhicce ayı nın ilk 10 günü, La ilahe illallah cümlesini söyle ki dileğini yerine getireyim" Bu defa Hz Musa, "Ey Rabbim, o cümleyi bütün kulları söylüyor" der Yüce Allah da kendisine şöyle cevap verir "Ey Musa ! Zilhicce ayının ilk 10 günü içinde BIR defa , LA ILAHE ILLALLAH diyen kimsenin bu sözleri amel terazisinin bir kefesine, 7 kat gök ile 7 kat yer de diğer kefesine konulsa şüphesiz ki birinci kefe ağır basar"


Peygamberimiz (sav) diyor ki:

 Allah (cc) Adem peygamberi zilhicce ayının ilk 10 gününün birinci günü affetmiştir.İşte bu günde oruç tutan kimsenin Allah (cc) ufak-tefek günahlarını affederAllah (cc), Yunus Peygamberin duasını Zilhicce ayının ilk onunun ikinci gününde kabul ederek kendisini balığın karnından dışarı çıkarmıştır.Bu günde oruç tutan kimse, en ufak bir günah işlemeksizin,bir yıl ibadet etmis gibi sevap kazanır.


Zilhicce'nin üçüncü günü Allah (cc) Zekeriya Peygamberin duasını kabul etti.Bugünde bir dilekte bulunanların dileğini Allah (cc) muhakkak yerine getirir
Zilhicce'nin dördüncü günü İsa Peygamberin Doğduğu gündürBu günde oruç tutanlardan Allah (cc) umutsuzluk ve yoksulluk gibi kaygıları kaldırır.O kimseler aynı zamanda kıyamet günü iyi kullarla beraber olacaktır.


Beşinci günü Musa Peygamberin doğum günüdür.Bu günde oruç tutan kimse münafıklıktan ve kabir azabından kurtulur.


Altıncı günü Allah (cc), sevgili peygamberi Hz Muhammed (sav)'e hayır kapılarını açarBu günde oruç tutanlara Allah (cc) rahmet nazarıyla bakar ve onları ebediyen azaba uğratmaz.


Yedinci günü cehennem kapıları kapanır.Zilhiccenin ilk 10 günü geçene kadar asla açılmaz.Bu günde oruç tutan kimseye Allah (cc) bilgisinin kavrayamayacağı derecede sayısız mükafatlar verir.


Sekizinci günü İbrahim Peygamber (as)ın kurban kesme hususundaki rüyasını, gördüğü ve düşünmeye koyduğu gündür.Bu günde oruç tutan kimseye.Allah (cc) bilgisinin kavrayamayacağı derecede sayısız mükafatlar verir. Dokuzuncu günü arefe ( İbrahim Peygamber (as)'in oğlu Ismail'i kurban kesmesi gerektiğini anladığı) günüdür.
Bu günde oruç tutan kimsenin Allah (cc) geçis ve gelecek ufak-tefek bir yıllık günahını affeder.

"Bu gün dininizi (islamiyeti) son olgunluk derecesine eriştirdim ve size karşı olan nimetimi tamamladım" diyen Allah kelamı bugün inmiştir.

Peygamber Efendimiz (sav) bugunlerin önemini soyle ifade ediyor:

 "Salih amellerin Allah'a en ziyade sevgili oldugu gunler bu on gundur! Ondaki her bir gunun orucu bir yillik oruca (sevapca) esittir. Ondaki bir gece kiyami (ibadetle ihya edilmesi) Kadir gecesinin kiyamina (ihyasina) esittir.


Peygamber Efendimizin zevcesi Hafsa (r.a) diyor ki: "Resulullah (sav) dort seyi terk etmezdi: Asure gunu orucu, Zilhicce'nin on gunu orucu, her ay uc gun orucu ve sabahin iki rekât sunneti." Ebu'd-Derda (r.a) Zilhicce ayinin onemini soyle anlatiyor: "Zilhiccenin ilk 9 gunu oruc tutmali, cok sadaka vermeli, cok dua ve istigfar etmelidir. Cunku Resulullah (sav): "Bu on gunun hayir ve bereketinden mahrum kalana yaziklar olsun" buyurdu. Zilhicce'nin ilk dokuz gunu oruc tutanin, omru bereketli olur, mali cogalir, cocugu belâlardan korunur, gunahlari affedilir, iyiliklerine kat kat sevab verilir, ölum aninda ruhunu kolay teslim eder, kabri aydinlanir, Mizan'da sevabi agir basar ve cennette yuksek derecelere kavusur." (Sir'a)


Allah indinde Zilhiccenin ilk on gununde yapilan amellerden daha kiymetlisi yoktur. Bugunlerde tesbihi (Subhanallah), tahmidi (Elhamdulillah), tehlili (La ilahe illallah) ve tekbiri (Allahu ekber) cok soyleyin! (Abd b. Humeyd, Musned, 1-257)

Allahu Teâlâ'nin bereketli kildigi, Kur'ân-i Kerim'de uzerine yemin edilen, Zilhicce'nin ilk on gecesinde yapilan amellere 700 misli sevab verilecegini Peygamber Efendimiz (sav) mujdeliyor. Bugunler bizlere tevbe etme ve kisa zaman dilimlerinde tekrar cok semere elde etme firsatinin verildigi gunlerdir. Biz de Peygamber Efendimize tabi olarak, gunduzleri orucla gecirmeli, sadaka vermeli, Allahu Teâlâyi zikretmeliyiz... Allah yapacağımız ibadetleri ve hayru hasenatı kabul ve makbul eylesin.

Zilhicce-i Serifimiz Mubarek Olsun  

Posted by Tespih Taneleri... in


Malumunuz Pazar günü 07.11.2010 "ZILHICCE" 'nin birinci günüdür (Hicri 1431)

Bu günlerde cok mübarek günler, Kur'an-ı Kerim ayetlerinde zikredilmiş günler... Sahabe-i kirâm da, Peygamber Efendimiz (sav) de bu günlerde ibadetlerini aşk ile, şevk ile arttırmış. Onun için biz de, unutulmuş olan bu ibadetleri canlandıralım! Sünnet-i seniyyeye dönüş, asr-ı saadete dönüş böylece adım adım, gün gün, fiil fiil, eylem eylem tahakkuk etmiş olsun insallah...


Zilhicce ayında oruç tutmanın fazileti nedir,hangi günlerde oruç tutmalı?

Kurban bayramının bulunduğu aya Zilhicce denir. Zilhicce ayının ilk on gününde yapılan ibadetlerin kıymeti çoktur. Bu husustaki hadis-i şeriflerden birkaçı şöyledir:

Zilhiccenin ilk günlerinde tutulan oruç, bir yıl oruç tutmaya, bir gecesini ihya etmek de Kadir gecesini ihya etmeye bedeldir.

[İbni Mace]

Zilhiccenin ilk on gecesinde yapılan amel için, 700 misli sevap verilir. [Beyheki]

Zilhiccenin ilk dokuz gününde oruç tutan, her günü için, helal malından yüz köle azat etmiş veya Allah yolundaki mücahidlere yüz at vermiş veya Kâbe’ye kurban için yüz deve göndermiş gibi sevaba kavuşur.

[R. Nasıhin]

Bu on günün hayrından mahrum olan kimseye yazıklar olsun! Bilhassa dokuzuncu [Arefe] günü oruçla geçirmelidir! Onda o kadar çok hayır vardır ki,saymakla bitmez.[T. Gafilin]

Zilhiccenin ilk dokuz günü oruç tutana, her günü için bir yıllık oruç sevabı verilir.

[Ebul Berekat]

Zilhiccenin ilk on günü fazilette bin güne, Arefe günü ise, on bin güne eşittir.

[Beyheki]

Allah indinde zilhiccenin ilk on gününde yapılan amellerden daha kıymetlisi yoktur. Bugünlerde tesbih, tahmidi, tehlili ve tekbiri çok söyleyin!

[Taberani]

[Tesbih: Sübhanallah, Tahmid: Elhamdülillah, Tehlil: La ilahe illallah, Tekbir: Allahü ekber, demektir.]

İlk on günün kıymeti

Peygamber efendimiz,Zilhiccenin ilk on gününde yapılan amellerin, diğer aylarda yapılan amellerden daha kıymetli olduğunu bildirince, Eshab-ı kiram, (Ya Resulallah, Allah yolundaki cihaddan da mı daha kıymetlidir?) dediler. Peygamber efendimiz, cevabında buyurdu ki: "Evet cihaddan da kıymetlidir. Ancak canını, malını esirgemeden harbe gidip şehit olan kimsenin cihadı daha kıymetlidir."

[Buhari]

Ebüdderda hazretleri buyurdu ki:

Zilhiccenin ilk 9 günü oruç tutmalı, çok sadaka vermeli ve çok dua ve istiğfar etmelidir! Çünkü Muhammed aleyhisselam, Bu on günün hayır ve bereketinden mahrum kalana yazıklar olsun) buyurdu. Zilhiccenin ilk 9 günü oruç tutanın, ömrü bereketli olur, malı çoğalır, çoluk çocuğu belalardan muhafaza olur, günahları affolur, iyiliklerine kat kat sevap verilir, ölürken kolay can verir, kabri aydınlanır, Mizanda sevabı ağır gelir ve Cennette yüksek derecelere kavuşur.

[Şir’a]

YüCE Allah’ın Adem aleyhisselamı bağışladığı gün, zilhicce ayının ilk on günüdür.

Zilhicce ayının 2.günüde yüce Allah Yunus peygamberin duasını kabul buyurdu.Kendisini balığın karnından çıkardı.

Zilhicce ayının 3.gününde yüce Allah Zekeriya peygamberin duasını kabul etti.

Bir kimse o gün oruç tutarsa.yüce Allah onun duasını kabul buyurur.

Zilhicce ayının 4.gününde İsa Aleyhisselam doğdu.

Bir kimse o günü oruçlu geçirirse,ondan sıkıntı,fakirlik gider.Kıyamet günüde, iyiliksever,keremli yazıcı meleklerle olur….

Zilhicce ayının 5.günüde Musa aleyhisselam doğdu.

Bir kimse o günde oruç tutarsa,münafıklıktan uzak,kabir azabından emin olur.

Zilhicce ayının 6. gününde,yüce Allah peygamberimiz.s.a.v.’e Hayber kalesini almayı nasib eyledi.

Zilhicce ayının 7.günü cehennem kapıları kilitlenir,on günleri çıkıncaya kadar açılmaz.

Bir kimse ogünü oruçlu geçirirse, kendisine yetmiş sıkıntı kapısı kapanır,yetmiş kolaylık kapısını da açar.

Zilhicce ayının 8.günü olan terviye günü bir kimse oruç tutarsa.kendisine o kadar iyilik ihsan edilirki, onların sayısını ancak Allahü azimüşşan bilir.

Zilhicce ayının 9.olan arefe günü bir kimse oruç tutarsa, geçen bir senelik, gelecek bir senelik, günahının bağışlanmasına sebep olur…

" Senin için Zilhicce ayından oruç tuttuğun her gün için ;


100 köle azat etmek,100 deve kurban etmek ve ALLAH Teala yolunda


üzerine bindiğin 100 at sevabı vardır.
Zilhicce ayının ilk on gününde oruç tutan kimseye Hz.Allah 10 nimet verir


1. Omrüne bereket verir


2. Malını artırır


3. Ailesini korur


4. Günahlarını afv eder


5. Sevaplarını kat kat eder


6. Canını son nefeste kolay verir


7. Kabrini aydınlatır


8. Terazisi ağır gelir


9. Cehenneme atılmaktan kurtulur


10. Cennetteki dereceleri yükselir.''



Hayat Dedigin...  

Posted by Tespih Taneleri... in




"Hayatımız, onem vermemiz gereken olaylara karşı sessiz kaldığımız gün son bulur"


Martin Luther

Tam Teslimiyyet Boyle olur !  

Posted by Tespih Taneleri... in ,



Bağdat'ın maneviyat büyüklerinden Ahmed Rufai Hazretleri bir gün ders verdiği öğrencilerine der ki:

-İçinizde kim bir ayıbımı görürse hemen söylesin ki o ayıbımı vakit geçirmeden düzelteyim, tekrar etmeyeyim!..

Kimseden bir ses çıkmaz. Ancak bir talebesi parmağını kaldırır:

- Efendim der, sizde benim gördüğüm büyük bir ayıp var.


-Söyle bakayım evladım o ayıbımı da hemen düzelteyim!

Gözleri yaşararak konuşan talebe, hocasının ayıbını şöyle ifade eder:

- Sizin en büyük ayıbınız, bizim gibi günahkârları talebe olarak kabul etmenizdir!.

Bu söz üzerine derin bir sessizlik başlar. Neden sonra Rufai Hazretleri'nden şu söz duyulur:

-Kendisini günahkar bilme olgunluğuna erişen bu talebemi yerime halife tayin ediyorum. Bundan sonra ben olmadığım zamanlarda sohbeti o yapacaktır!.

Demek samimi şekilde kendini günahkar bilen insan, sonunda hocasının halifeliğine layık da görülebilir.

Böyle bir halife tayin olayı da Hacı Bayram-ı Veli'de görülür.Kendisine sonradan intisap eden Akşemseddin'e, halifelik vermesi üzerine talebelerinden biri sorar:

- Efendim der, kırk yıldır hizmetinizde bulunan talebelerinizi halifeliğe layık görmezken yeni gelen Akşemseddin'i halife tayin etmenizin hikmetini anlayamadık. Sebebi ne ola ki?

Hacı Bayram Hazretleri bu tercihin hikmetini az fakat öz bir sözle şöyle ifade eder:

- Bu Ak şeyh, bizden ne görür, ne işitirse tereddütsüz teslim olur; hikmetini sonra kendisi arayıp bulur. Kırk yıllık hizmetimizde bulunanlar ise tereddüt edip bekler, hikmetini bulduktan sonra teslim olurlar.Tam teslimiyetle tereddütlü teslimiyetin farkı!..

Hayirli Cuma'lar...

Dehşetli Dünya Sarhoşluğu  

Posted by Tespih Taneleri... in


Milyonlarca Müslüman dünya sarhoşluğu içinde. Sadece pek gafiller ve cahillerden ibaret değil bu güruh. İçlerinde beş vakit namaz kılanları, oruç tutanları, hacca ve umreye gidenleri, ben pek dindarım diye böbürlenenleri de var.

Dünya sarhoşluğu ve dünya şehvetleri... Nedir bunlar?

Birincisi: Parayı, altını gümüşü, lirayı doları euroyu ana değer kabul etmek, paraya ve maddeye çılgınca ve beyinsizce âşık ve meftun olmak.

İkincisi: Hiç ölmeyecekmiş gibi şu fânî, aldatıcı, oyalayıcı dünya için çalışmak, âhireti unutmak ve ona hazırlanmamak.

Üçüncüsü: Müslüman oldukları halde, kafirlerin en beyinsizleri gibi kâfirâne bir hayat sürmek, onları her işte, her hususta taklit etmek.

Dördüncüsü: Serveti, malı, parası, zenginliği onu gurura, kibre düşürmek.

Beşincisi: Lükse kaçmak. Lüks meskenleri, lüks yazlıkları, lüks binitleri, lüks dekorasyonu, lüks giyim kuşamı, lüks âlet ve cihazları ile kara toprağa girinceye kadar öğünüp durmak.

Altıncısı: Dünya hayatının bir sınav olduğunu unutmak, başarılı olmak için gayret göstermemek, çalışmamak.

Yedincisi: Yularını benliğinin/nefsinin eline vermek.

Evet milyonlarca zamane Müslümanı ahlak ve fazilet şişelerini taşa çalıp kırmıştır. Kanaat, zühd, takva, tevâzu büyük ölçüde ortadan kalkmıştır. Ramazanda açlıktan, sefaletten intihar eden Müslümanlar varken, birileri lüks ve debdebe içinde beş yıldızlı iftar ziyafetleri vermiştir.

Milyonlarca zekata muhtaç fakir ve miskin Müslüman varken, zekatlar Kur'ana aykırı olarak toplanıp harcanıyor. Birkaç yıl önce toplanan zekat paralarından iki milyon doları, ABD'deki bir Hıristiyan teşkilatına, İslamî bir topluluk tarafından yardım ve destek olarak verilmiştir. Beş liralık yemek parası bulamayan sayısız Müslüman varken, bir kadın çorabına 400 lira vererek satın alan zengin dindar bayanlar vardır. Emr-i mâruf ve nehy-i münker farzının pabucu dama atılmıştır.

Öyle gafil, cahil, şaşkın, dengesiz Müslümanlar türedi ki, Hak ve bâtılı uyuşturmaya çalışıyor, hem Mustafa'ya (Selam olsun ona) hem de Tâğut'a sevgi besliyor. Bir kalpte Mustafa sevgisiyle Tâğut sevgisinin bir arada olamayacağına aklı ermiyor. Beyinsizliğin ve akıl sarhoşluğunun bu kadarı nerede görülmüştür.

Bu milyonlarca Müslüman dünya şehvetleri sarhoşluğundan nasıl ayılacak?

Mehmet Şevket Eygi

Somuncu Baba'yı üzen dünyalık!  

Posted by Tespih Taneleri... in ,


Bursa'nın maneviyat büyüğü Somuncu Baba, tarlası olup da tohumu olmayan talebesine bir teneke buğday vererek, "Yarısını kendin için, yarısını da benim için ek tarlana" der. Talebe tarlanın yarısını kendi adına yarısını da hocası adına eker.
Ekinlerin yetiştiği mevsimde, hocasıyla birlikte tarlaya gelirler. Talebeye ait kısımdaki ekinler gayet iyi ve gür yetişmiş, hocasınınki ise zayıf ve cılız kalmış.. Somuncu Baba, iyi yetişen mahsulün kimin olduğunu sorar. Talebe de utancından "sizin efendim" der. Buna üzülen Somuncu Baba söylenir,


-"Biz ahiretimizin mamur olması için dua ediyorduk, demek ahiretimiz yerine dünyamız mamur olmaya başlamış, ücretimizi dünyada alıyoruz, üzüldüm doğrusu.." der. Bunun üzerine talebe açıklamak zorunda kalır.


-Efendim der, aslında iyi olan ekin benim, zayıf olan da size aittir. Utancımdan dolayı iyi olanın size ait olduğunu söyledim.Somuncu Baba'nın yüzünde tatlı bir tebessüm dolaşır:


-Şimdi oldu evlat der, ekinin gür tarafının bana ait olduğunu duyunca, "Dünyada alacağınızı aldınız ahirette isteyecek bir şeyiniz kalmadı." denecek olan servet sahiplerinden mi oluyorum acaba diye endişe etmiştim, der....

Related Posts with Thumbnails
Site'de Kaç Kişiyiz