Son on yıl hem ülkemiz hem de dünya açısından çok hızlı bir kirlenmeye neden oldu.
Bilgisayar ve iletişim çağı tüm mahremlerimizi, manevi değerlerimizi elimizden almaya başladı.
Gözümüzden sakındığımız bizi biz yaptığına inandığımız ahlak, dürüstlük, sevgi, saygı gibi kavramlar içi boş
birer kelime olmaktan öteye geçemez hale geldi.
Ağzımızın söylediğini yüreğimize söyletemiyoruz.
Gönül yaramıza derman bulamıyoruz.
Gönlümüzde ve yüreğimizde başlayan, oradan hayatımıza yayılan bu hastalıklar güzel dünyamızı kirletiyor.
Ruhumuz kirleniyor.
Eskiler hep dürüstlükleri, sadakati anlatırlardı.
Ahde vefanın ne değerli bir haslet olduğundan bahsederlerdi.
Saygının, sevginin hayatlarına kattığı manevi güzellikleri saya saya bitiremezlerdi.
Bir kuru ekmeği bölüp muhabbetle yediklerini gururla söylerlerdi.
Şimdi bu güzellikleri aramak için bir muma bile muhtacız.
Ummanda rotasını kaybetmiş, kağıttan gemiler gibi bir oyana, bir bu yana sürüklenip gidiyoruz.
Toplum büyük bir buhranın eşiğinde
Geceler bile kirlerimizi, günahlarımızı örtemiyor.
Yüreklerimizdeki inanç pırıltıları birer birer sönüyor.
İçimiz zifiri karanlıklar gibi, küçücük bir kıvılcıma bile hasret.
Bir kıvılcım…
Bir yürek sızısı…
İçten bir tövbe…
Ve kendine geliş…
Yeniden diriliş…
Yeniden ayağa kalkış…
Haydi! Ey sokak…
Haydi! Ey şehir…
Haydi! Ey insan…
Kainatın en şereflisi.
Titre tefekkürünü kuşan.
Ve aslına dön.
Kirlerinden arın…
Tüm kötülüklerini, seni kötüye götürenleri terk et.
İyiliklere ram ol.
Her an her saniye kutsal kitabın sorduğu soruyu sor kendine;
NEREYE BU GİDİŞ?
Zafer Sevil
Artik hayat siyah beyaz...
This entry was posted
on Perşembe, Şubat 17, 2011
at 08:29
and is filed under
Icimden Geldigi Gibi...
. You can follow any responses to this entry through the
comments feed
.