Hayatını hizmete adayan Dr. Ayşe Hümeyra Ökten gittiği ilk hacdan sonra Medine'ye sevdalanmış. Duası kabul olan Ökten, her sene hac mevsiminde Arabistan'da olmuş. Ayşe Hümeyra Hanım şimdi 85 yaşında ve yılın dokuz ayını Arabistan'da geçiriyor. Necid çöllerini tır kamyonlarıyla geçen, Şam'da karda kışta gecenin bir vakti istasyonda tek başına tren bekleyen ve bunların hepsini aşk için yapan bir kadın; Dr. Ayşe Hümeyra Ökten. Dünyada bağlandığı tek aşk Hz. Peygamber (sav)'imizin aşkı. İmam Hatip Liseleri'nin kurulması için insanüstü gayretler gösteren Mahmud Celaleddin Ökten'in kızı, Prof. Sadettin Ökten'in kardeşi olan Ayşe Hümeyra Ökten'le, sosyolog yazar Nevin Meriç'in hazırladığı söyleşi kitap "Dindar Bir Doktor Hanım" Timaş Yayınları'ndan basıldı. Cumhuriyet'in ilk döneminde tıp eğitimi alıp doktor olan, henüz asistanken Kızılay'ın ilk kadın doktor görevlisi olarak hacca giden Ayşe Hümeyra Ökten'in hayatı bu yolculukla değişmiş. Medine'ye bağlanan Ökten 1960 yılından sonra Medine ve İstanbul arasında mekik dokumaya başlamış. Şimdi 85 yaşında olan Ökten, halen dokuz ay Arabistan'da, üç ay İstanbul'da kalıyor. Ayşe Hümeyra Ökten, kendisiyle yapılan bu söyleşide, babasını ve çevresini özel olarak anlatıyor, Mehmed Zahid Kotku, Babanzade Ahmed Naim, Mehmed Ali Ayni, Mahir İz, Nurettin Topçu, gibi bir döneme damgasını vurmuş ilim adamlarının hayatına dair bilinmeyen birçok anekdot aktarıyor.
MEDİNE'YE GİDEMEM DİYE EVLENMEDİ
Yaşamının yarım asrını hastalarına adayan ve tek başına bir vakıf gibi hizmet veren Ayşe Hümeyra Ökten Medine'ye gidip gelemem düşüncesiyle hiç evlenmemiş. Neden evlenmediğini şöyle anlatıyor: "Medine'ye çok bağlanınca evlilik engel olur diye istemedim. Elhamdülillah şimdiye kadar da hiç pişman olmadım. Bir de 'Ben Müslüman hanımım, günüm akşam saat dokuza, ona kadar sokakta geçiyor, böyle evin annesi olur mu? Ben erkek olsam böyle kadını istemem' diye düşünürdüm. Diğer taraftan hastalara gitmesem olmaz, zaten ucuz bakıyorum diye bana geliyorlar. 'Her eve bir anne ama yedi mahalleye de bir doktor lazım, işte o doktor ben olayım' dedim."
ALLAH DEMEK AYIPTI
Öğrenciliği yıllarında Müslüman gözükmenin ayıp olduğunu anlatan Ökten, bazı arkadaşlarının dindar gözükmeyi ikinci sınıf olarak kabul ettiklerini, hatta gizli gizli namaz kılanların bile Allah demeyip, Tanrı kelimesini kullandıklarını söylüyor. Kendisinin de üniversitede okurken başı açıkmış ve namazlarını gizli gizli kılarmış. Okuldan mezun olduktan sonra bir süre Sarıyer Verem Savaş Dispanseri'nde çalışan Ayşe Hümeyra Ökten, Ankara'dan gelen müfettişi şöyle anlatıyor. "Bir gün odamda otururken Ankara Sağlık Bakanlığı'ndan müfettiş geldi. Beni başımda pamuklu eşarpla görünce 'Doktor hanım nerede?' diye sordu. Ben de 'Buyurun efendim' dedim ve dispanseri gezdirdim. Dispanserin nizamından çok memnun oldu, teşekkür ederek ayrıldı. Ankara'ya vereceği raporda başımdaki eşarptan bahsedecek mi diye kaygılanmıştım. Fakat bahsetmemiş, bilakis 'Çalışkan, intizamlı bir doktor hanım' demiş"
SENİN NÖBETİNDE ÖLSEK
Ayşe Hümeyra Ökten'in hatıralarında hastalarıyla olan iyi ilişkileri de var. Hastalara çok hizmet edip, onları memnun ettiği için, hastalarının 'Doktor Hanım, ayağın hacca, Mekke'ye Kabe'ye varsın' diye dua ettiklerini anlatıyor. Hastalar kendisine muayene olmak, hatta onun nöbetinde ölmek istiyorlarmış: "Belli etmeden hastanın başında okurdum. Onun için 'Senin nöbetinde vefat etsek' derlerdi. Bazen hasta vefat eder ama benim hastam değil; hademeler onu soyup aşağıya indirecekler, hemen gider, 'Yavaş olacaksınız, cenazeyi sarsmadan, incitmeden, hırpalamadan yavaş yavaş yapın, yarın biz de bu yatağa yatacağız' derdim. Tabi hastalar bunları duyar, nöbetimde vefat etmek isterlerdi."
MEDİNE'YE GİDEMEZSEM ÖLÜRÜM
Kızılay'la görevli olarak ilk haccına giden Ayşe Hümeyra Ökten başına sardığı buz torbası ile hastalara bakarken 'Ya Rabbi bana her sene hac nasip et, buraya her sene geleyim' diye dua etmiş. Duası kabul olan Ökten, ondan sonra her hacda Arafat'ta olmuş. Arabistan'da oturma izni alan Ökten, bunu kaybetmemek için biri hac mevsiminde olmak üzere yılda iki defa Arabistan'a gider olmuş. Daha sonra babası da Medine'de oturma arzusu duyunca işlerinden istifa ederek Medine'ye yerleşmişler. Anne babası hayatta iken Arabistan'a altı ayda bir gidip bir ay kalıp dönen Ayşe Hümeyra Hanım'a annesi, babası ölüp yalnız kalınca 'Kızım artık gitmesen, çok gidip geldin' demiş. Hümeyra Hanım'ın cevabı ise "Anneciğim hayatta bağlandığım tek yer orası, oradan koparsam hasta olur, yıkılırım' olmuş. Annesi 'Peki git ama çok kalma' demiş ve bir daha da kimse kendisine gitme dememiş.
Emeti Saruhan
This entry was posted
on Perşembe, Şubat 24, 2011
at 10:09
and is filed under
yasanmis hatiralar
. You can follow any responses to this entry through the
comments feed
.
5 yorum
nekadar duygulandım,nekadar o olmak istedim...Rabbim kabul etsin.
24 Şubat 2011 10:28
Canım merhaba,nasılsın?
sayfamda bir ödülün var alırmısın?sevgiler,selamlar...
24 Şubat 2011 19:35
çok teşekkür ederim bu güzel insanın hayatını bizimle paylaştığın için..ilk fırsatta kitabı alıp satır altlarını çizerek okuyacağım.eminim örnek almam gereken çok detaylar olacak bu kitapda.dua ile..
24 Şubat 2011 22:32
EYVALLAH ALLAH RAZI OLSUN...
RABBİM BÖYLE EVLAT OLMAYI VE BÖYLE HAYIRLARDA BULUNMAYI NASİP ETSİN CÜMLEMİZE... AMİN...
25 Şubat 2011 01:21
Yorum Gönder
HAKKIMDA
- Tespih Taneleri...
- O'nun (CC) adı ile dokunmalı Kelam'a, kaleme. Bunun için 'Bismillah' diye başlarız söze. Rahman'dan hepimize, Rahim'den yalnız bize gelenle yazarız. O'nun lütfu keremiyle, yalnız O'nu razı etmek üzere yazarız. Ruhumuz ve bedenimizle çeker Besmele'yi, dalarız özlere...
İLETİŞİM ADRESİ
tesbihtanelerim@gmail.com
Sevgili Dostlarim
Blogger tarafından desteklenmektedir.
Son Yorumlar
Facebook Grubum
Kategorilerim
- Hayatin icinden...
- Hikmet Damlalari
- Hazine-i ilim
- Icimden Geldigi Gibi...
- Siirler
- yasanmis hatiralar
- Ruha dokunanlar
- Tane Tane Istanbul
- Pasta ve Börek Tariflerim
- Duyurular
- Yemek Tariflerim
- Kitap Tavsiyeleri
- Allah dostlari
- Tebessum Ettirenler
- Ezgi ve İlahiler
- Mimlerim ve Ödüllerim
- Hayatın içinden
- Hayatın içinden...
- Tane tane İstanbul
Blog Arsivi
-
▼
2011
(176)
-
▼
Şubat
(24)
- Ne için durdurmak ister ki insan zamanı?
- Bu Her Zaman Boyle Olmamis midir?
- Okumasi En Keyifli Blog Odulum...
- Kalbinin Sesi mi, Vicdaninin Sesi mi?
- Hayatı Bir Sevda Öyküsü
- Nefsin Terbiyesi
- Çimenler ve Çocuklar
- Osmanlı Padişahları Birer Söz Sultanıydı...
- Derin Sevdalar...
- Ne o sende mi şikayetçisin nefsin elinden?
- Yitirdiğimiz Değerlerimiz
- Biz mi Meslek Sahibi Olduk Yoksa Meslekler mi Bize...
- Sultan Olmak Boyle Birsey iste!
- Ates-i Ask ile Yansin Bu Gece Gonuller...
- Guzelligin Bahari Olan Sevgili'ye...
- Ümmü Eymen
- Artik Gitme Zamani Geldi !
- Tesbihin Anlami Cekenin Gonlunde Gizlidir ...
- Haramlar Pisliktir...
- Aşkı Buldun İstanbul!
- Müslüman'ım Demek Başka, Müslümanca Yaşamak Başkad...
- Kucuk Bir Yakaris Benden Sana Oylesine Sessiz,Oyle...
- Cennet Kapisinin Acilis Sesi...
- CEHALET Mİ İHANET Mİ?
-
▼
Şubat
(24)