Bir gün Şam mescidinde talebeleriyle birlikte oturan Ebu’d-Derda’nın (r.a) yanına bir adam gelir ve şöyle der: “Ey Ebu’d-Derda! Peygamber (s.a.v) şehri olan Medine’den buraya, senin Rasulullah Efendimiz’den (s.a.v) işittiğini duyduğum bir hadisi senden bizzat dinlemek için geldim.” Ebu’d-Derda (r.a) adama, “Burada başka bir hacetin yok mu? Ticaret için de mi gelmedin?” diye sorunca adam niyetinin sadece o hadisi ondan dinlemek olduğunu belirtir.
Bunun üzerine adama, o hadisi söyler:
“Kim ilim talebiyle bir yola girerse, Allah bu sebeple onu cennet yollarından bir yola sevk eder. Melekler kanatlarını ilim yolunda olan kimseye hoşnutlukla sererler. Göklerde ve yerde bulunanlar, (hatta) sudaki balıklar alim için dua ve istiğfar ederler. Alimin abide üstünlüğü, ayın on dördündeki dolunayın diğer yıldızlara olan üstünlüğü gibidir. Alimler peygamberlerin varisleridir. Peygamberler miras olarak dinar ve dirhem (mal ve servet) bırakmazlar; ilim bırakırlar. Kim o ilmi elde ederse, çok büyük bir nasip elde etmiş olur.” (Ebu Davud, Tirmizî, İbn Mâce, Ahmed b. Hanbel)
This entry was posted
on Perşembe, Ekim 14, 2010
at 07:48
and is filed under
Hazine-i ilim
. You can follow any responses to this entry through the
comments feed
.