YILBAŞI (NOEL) Tarihcesini Biliyor musunuz?  

Posted by Tespih Taneleri... in

Önümüzde hepinizin malumu “Yılbaşı” bir adı da “Noel” olan bir gece var. Yine bir çokları, bayram havası içinde yılbaşı kutlamaları yapacak. Atalarımız “Yaş kesen baş keser” demiş olmasına rağmen, çamlar kavaklar kesilip, su gibi içki tüketilecek, hindiler kazlar yenilecek, danslar balolar yapılacak ve noel yortusu kutlanacak.
Bir de piyango illeti var ki, sorma gitsin. Alnı secdeli olan, helale harama dikkat eden bile, yılbaşında milli kumarbaz oluyor. Ümitler piyango biletine bağlamış. Bir çoğu “büyük ikramiye belki bana çıkar” ümidiyle hayal kurup duruyor. Altında son model arabalar, triplex villalar, yatlarda kotralarda eğlencenin her türlüsü, adam zenginlik hayaliyle çekilişe kadar avare gibi dolaşacak. Tabii ki sonunda avucunu yalayacak, cehennem alevi de onu...
Kısaca, bu yılbaşı kutlamalarının tarihçesine bir göz atacak olursak.Noel ya da yılbaşı kutlamaları bir Hıristiyan geleneğidir. Onların bile henüz aralarında mutabık olamadıkları tarihi kesin belli olmayan bir kutlamadır. 16 yy.’dan beri süregelen bu kutlamalar, batının büyük bir bölümünde 24 Aralık olarak benimsenmiştir. Ermeniler bu tarihi 6 Ocak kabul ederlerken, Ortodoks kilisesine göre ise bu tarih, İsa (Aleyhissalam)ın vaftiz tarihidir. Ancak tüm bunlara rağmen yılbaşı kutlamalarının büyük bir kısmı 1 Ocakta kutlanmaktadır. 24 Aralık olarak benimsenmesinin sebebine gelince şöyle anlatılmaktadır:

Hz. İsa (Aleyhissalam)ın doğumundan yaklaşık 350 yıl sonra Roma’da ortaya çıkmıştır. Bu dönemde Roma İmparatorluğunun her yerinde güneşe tapılıyordu. O zamanın Roma İmparatoru Güneşperestlik ile Hristiyanlığı birleştirerek kendilerince Güneş tanrısının doğum günü olarak kabul ettikleri 25 Aralık tarihini, Hz. İsa (Aleyhisselam)’ın doğum günü olarak kabul etti. Çünkü 24 Aralık’a kadar günler kısaldığı için, güneş biraz daha erken batıyor ve senenin en kısa günleri yaşanıyor. İşte güneşe tapanlar, Tanrı kabul ettikleri Güneş, her geçen gün biraz daha erken kendilerini terk edince buna üzülüyorlardı. Amma 25 Aralıktan sonra günler tekrar uzamaya başlayınca, tanrıları kendileriyle kalmaya razı olmuş ve yeniden doğmuş olduğuna inandıklarından çok mutlu olurlar ve bunu dans, içki, coşku, ağaçlandırma, ışıklandırma gibi eğlenceler tertip ederlerdi. Bu sebeple 24 Aralık 1 Ocak tarihlerini tatil ve eğlence günleri olarak yaparlar. Böylece domuz başı, kaz kızartması ve hindi yemeyi gelenek haline getirmişlerdir.
Öyleyse bir müslüman, ne dinine, ne örfüne ve an’anesine, ne de kültürüne uymayan, bizimle uzaktan yakından hiçbir alakası olmayan bu yılbaşını ne diye kutlasın. Bir Hristiyan, Ramazan ayında bizim gibi oruç tutup, bayram yapıyor mu? Veya Kurban bayramında, bizim gibi Kurban kesiyor mu? O halde bize ne oluyor?
Fıkıh kitaplarında geçtiği üzere bir kişi namaz kılarken ateşe, aleve karşı kılamaz. Niçin? Ateşperestlere benzememek için.Özellikle Hanefi mezhebine göre üç vakitte namaz kılmak caiz değildir. Güneş doğarken, zevalde iken, batarken. Niçin? Güneşperestlere benzememek için.Senin ibadetini yaparken dahi başkasına benzemeye müsaade etmeyen, cevaz vermeyen Din-i Mübin-i İslam, eğlenceni benzetmene cevaz verir mi?

Şu meşhur kıssayı bilirsiniz.
Bir gün papaz kilisenin bahçesinde otururken, bir kuş geliyor ve kilisenin bahçesinde uçmaya başlıyor. Derken bu kuş ne yapsa iyi... Gidiyor kilisedeki Haç’ın üzerine pisliyor. Bu duruma çok içerleyen papaz, kuşa hitaben ibret verici şu lafı söylüyor.

- Ey Kuş! Eğer müslüman kuşuysan, kilisede ne işin var? Yok eğer Hristiyan kuşuysan Haç’a niye pisliyorsun?

Uyanık olalım, kudsî ve millî değerlerimize sahip çıkalım. Halimiz Ömer Hayyamın bir şiirinde ifade ettiği ne idüğü belirsiz bir müslüman tarzına dönüşmesin...
Bir elde kadeh, bir elde Kur’an,


Bir işimiz helaldir bir işimiz haram


Şu yarım yamalak dünyada,


Ne tam kafir olduk ne de tam bir müslüman
Müslümana yakışır şekilde hareket etmeli ve yaşamalıyız. Gelecek yıl içindeki sıhhati mutluluğu ve saadeti bir takım ahlaksızlıklarda değil, Allah’a ibadette, taatte, Ona dua ve niyazda aramalıyız.

This entry was posted on Cuma, Aralık 31, 2010 at 09:58 and is filed under . You can follow any responses to this entry through the comments feed .

5 yorum

ağzınıza kaleminize yüreğinize sağlık...

31 Aralık 2010 14:27

bi de izniniz olursa yazınızı facebokka paylaşacağım..

31 Aralık 2010 14:29

Allah razı olsun arkadaşım anlayana bu yazıyı okumak çok şey anlatır anlamayana ne okusa nafile Rabbim anlayan ve islamı hakkıyla yaşayanlardan eylesin bizleri de inşaallah AMİN
Kabede senin için de dua ettim bilesin:)
hayırlı cumalar

31 Aralık 2010 15:42

Papatya68 Alllah razi olsun kardesim...Rabb'im gonlunde ki butun hayirli dualarini kabul etsin...Kabe'de hatirlanmak cok guzel gozlerim doldu...Tesekkur ederim...
gutguturuna canim arkadasim sanada tesekkur ederim...Tabi ki yayinlayabilirsin...Amacimiz bu zaten...Bir kisi bile okuyup ayilsa hamdolsun...
Sevgilerimle

31 Aralık 2010 16:46

selamunaleykum arkadasim,

ismini bilmedigimden dolayi sana arkadasim diye hitap edicem...

tüm paylasimlarini begendigim gibi yine bu paylastigin noel hakkinda bilgileride çok begendim.

biz müslüman olarak onlara benzememek için elimizden geleni yapmamiz gerekirken, tam tersine benzemek için elimizden geleni yapiyoruz.

Iki sene önce kutlamak, veya o gün ayri bir eglence veya misafirligin caiz olmadigini ögrendim. Allah'in izni ile bende yeni yil diye tabir edilen günde özel birsey yapmiyorum.

Rabbim InsAllah hepimize bunu górmeyi anlamayi nasip eder.

Allah yar ve yardimcin olsun.

(yorumu yayinlamaya bilirsin, biraz uzun oldu, sadece düsüncelerimi seninle paylasmak istedim)

2 Ocak 2011 13:29

Yorum Gönder

Related Posts with Thumbnails
Site'de Kaç Kişiyiz