Yaşamak Yorulmaktır  

Posted by Tespih Taneleri... in





İnsan bu dünyada var olduğu sürece, etrafında bir güvenlik çemberi olsun, asude bir bahçe içinde,belalardan uzak yaşasın ister. Oysa bu bahçe, dünyanın Moğollarının talanına uğrar çoğu kez. Kendimiz için çizdiğimiz güvenlik sınırları alt üst edilir. (s.15)
Dünya karşısında çaresiz ve güçsüz kalma ihtimali her zaman mevcuttur. (s.20)

Dil, aramızı bulur ya da bizi birbirimize düşman kılar. (s.24)

Hasılı, insan olmak karşıdakini duymaktır, kalbin dost karşısında infilak ve inkılaba hazır olması halidir. (s.26)

Yaşamak yorulmaktır. (s.27)

Olmak, cesaret ister. İçimizdeki boşluktan aşağıya bakabilme cesareti. Muhakkak ki başımız dönecektir. Sendelersek uçurumdan aşağı gideceğiz. Ama bakmazsak hiçbir zaman öğrenemeyeceğiz orada ne olduğunu; bizi biz yapan şeyi. (s.28)

Dünyada bir evim olmadı, Allahım yedi bahçeli cennetinde bir köşk isterim. (s.33)

Bir toplumun vitrini, onun zayıf ve farklı insanlarıdır. Bir toplumun ne olduğunu bu insanlarla başa çıkma biçimine bakarak anlayabilirsiniz. (s.35)

Eğer kendimizi yok etmeyi durdurabilirsek, başkalarını da yok etmeyi durdurabiliriz. Kendimizi körlemesine onunla yok etmektense, şiddetimizi itiraf ve hatta kabul ederek başlamalıyız. Bununla farkına varmalıyız ki, yaşamaktan ve sevmekten, ölmekten korktuğumuz gibi derin bir korkuyla korkuyoruz. (s.38)

İnsanlar uykudadır, ölünce uyanırlar. (s.43)

Nereye saklansak beyhude. Hangi kovuğa,hangi servet, hangi makama gizlensek boş:

“sonunda o kaçıp durduğunuz ölüm gelip sizi bulacaktır.” (s.44)

Herkes aşksızlıktan ağır ağır ölüyor. (s.52)

Sana ‘Vae victis!’ diye bağıracaklar. Oysa, aşkın olduğu yerde, ‘yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır.’ (s.53)

Bu memleketi ben mi kurtaracağım? demekle her şeyin bir sebep-sonuç ilişkisi içinde zaten akıp gideceğini söylemiş oluruz. Oysa memleket, kendi nefislerini değil de onu kurtarmaya sevdalı birkaç iyi adamın yüzü suyu hürmetine ayaktadır zaten. . (s.55)

Kimileyin merak ediyorum: yazmayan, bestelemeyen,resmetmeyen insanlar nasıl oluyor da insanlık durumuna mündemiç olan bu melankoliden, delilik ve panik duygusundan uzak durabiliyor?. (s.70)

Modern şehir patojendir. Tımarhanede kaç kişi olduklarını soran bir yabancıya tımarhane sakininin verdiği cevap ne kadar da anlamlı gözüküyor:

“Bizi boşver. Asıl siz dışarıda kaç kişisiniz?” (s.85)

Öyle ya, kızı intihar etmiş olan baba, evladının cesedi soğumadan tv’ye demeç verebiliyorsa, bu olsa olsa bir oyundur ve hayat aslında o kadar da kötü değildir. (s.95)

İnsanlar neden televizyon seyrediyorlar?

Kararan, yoksullaşan hayatlarına bir nebze renk katmak için. Eve geldiklerinde edecek bir çift söz bulamadıkları için. Kendi yoksunluklarını ekrandan taşan mavi ışıkla iyileştirmek istedikleri için (s.98)

Ekranlarımızı zamanında karartmayı bilmeliyiz; ruhlarımız kararmadan önce, televizyonun simülasyon dünyası bizi de bir kurban-kahraman kılmadan önce. Ekranın kararması,ruhların kararmasından iyidir. (s.98)

Dünya genetik kusurlardan değil, ahlaki ve manevi kusurlardan muzdariptir. (s.125)


Prof. Dr. Kemal Sayar

Olmak Cesareti

 







































This entry was posted on Salı, Şubat 14, 2012 at 09:43 and is filed under . You can follow any responses to this entry through the comments feed .

0 yorum

Yorum Gönder

Related Posts with Thumbnails
Site'de Kaç Kişiyiz