Vaktini Degerlendirmek..  

Posted by Tespih Taneleri... in






Bende Fransızca bir kitap var, konusu, evin bir köşesinde süs mumları yapmak. Küçük cam kaplar alıyorsunuz, içine renkli mum maddesini kaynatıp döküyorsunuz, ortasında bir fitil. Donunca göze hoş görünen bir mum oluyor. Bazısına, yakıldığı vakit etrafına güzel kokular saçacak esanslar da konuyor.

Galata ve Unkapanı Köprülerinden geçerken, sağda ve solda boydan boya yüzlerce vatandaşın balık tuttuğunu görüyorum. Yazın sıcağında, kışın soğuğunda, sabahın köründe, gecenin geç vakitlerinde, bazen terleyerek, bazen soğuktan titreyerek çılgınlar gibi balık tutuyorlar. Hem onlara acıyorum, hem balıklara… Satmak, yemek, geçinmek için tutsalar bir şey demeyeceğim. Zevk için tutuyorlar.

Okuyucularımın çoğu bilir, tasavvufta ve tarikatta oltayla balık tutmak hoş görülmemiştir. Çünkü oltanın ucuna takılan solucanla balık aldatılır, bir de olta hayvancağıza büyük acı çektirir.

İstanbul’un tarihî Tophane semtinde Nusretiye Camiinin yanında sıra sıra nargileciler var. Orada da nargile meraklıları fokur fokur nargile içerler. Zamanın o mekânlarda değeri yoktur. Dört saat akar gider, haberleri bile olmaz.

Dünyada nüfusuna nispetle en fazla kahvehane olan ülke Türkiye imiş. Milyonla vatandaş oralarda vakit geçirirler veya vakit öldürürler.

Başka vilayetleri bilmem, devletimiz İstanbul civarındaki köylere iki katlı beton köy konakları yaptırdı. Alt katları kahvehane şeklinde, akşam olunca erkekler oralarda toplanırlar, çaylar içilir, televizyon seyredilir.

İnsanın ömrü nedir? Yaşadığı vakitten ibarettir. Herkesin bir doğum tarihi vardır, bir de ölüm tarihi. Bu ikisinin arasındaki zaman, işte ömür…

Dünyadaki bazı halklar çalışmayı çok severler. Gitmedim ama duyduğuma göre, Tayvan adasında (Milliyetçi Çin) evler birer atölye gibiymiş.

Bizde de eskiden bilhassa kırsal kesim evlerinde dokuma tezgâhları vardı, kadınlar kızlar elle kumaş dokurlardı.

Dostlarımdan merhum uçak pilotu Zihni Hızal Bey (bir uçak kazasında hayatını kaybetti) evinde güzel ciltler yapardı.

Şehirlerde eski hanımlar yün örerler, iğne oyası yaparlar, daha başka el sanatlarıyla meşgul olurlardı. Nice ev hanımı, elle veya dikiş makinesiyle dikiş dikerdi.

Kırk pare veya yamalı bohça denilen bir sanatımız vardır (Kültür Bakanlığı bu konuda çok güzel bir kitap yayınladı), hanımlar dikişten artan kumaş parçalarını atmazlar, bunları kesip birbirine ekleyerek seccadeler, bohçalar, örtüler yaparlardı.

Bir yerde okumuştum, eskiden Erzurum’da bir köyde, kadınlar tornasız, sırf elle şekillendirerek çömlek yaparlarmış. Bunların zamanımıza kalan örnekleri şimdi antikacılarda satılıyor.

Bir evde elbette demirci atölyesi kurulamaz ama bir köşesinde veya odasında pekâlâ yüzlerce geleneksel sanat veya zanaatımızdan biri icra edilebilir. Üretilen sanat eserleri satılır, ya aile bütçesine eklenir yahut hayra hasenata sarf edilir.

Evlerde hat yazılır, ebru ve tezhip yapılabilir hatta elektrikli bir fırınla çinicilik, seramik ve porselen işleri yapılabilir.

Üzeri boyalı yaldızlı Edirnekârî eserler üretilebilir. Bunların fazla bir gürültüsü de olmaz. Bilgisayarlı bir dikiş ve nakış makinesiyle ortaya harika eserler çıkarılabilir.

Bende Fransızca bir kitap var, konusu, evin bir köşesinde süs mumları yapmak. Küçük cam kaplar alıyorsunuz, içine renkli mum maddesini kaynatıp döküyorsunuz, ortasında bir fitil. Donunca göze hoş görünen bir mum oluyor. Bazısına, yakıldığı vakit etrafına güzel kokular saçacak esanslar da konuyor.

Batı ülkelerinde, insanların boş zamanlarını değerlendirmek maksadıyla hobi olarak yapacakları yüzlerce çeşit sanat ve zanaatı anlatan kitaplar yayınlanmıştır.

Bizim toplumumuz böyle şeylerle pek uğraşmaz. Aklımız fikrimiz cep telefonundadır. Adamın veya kadının cep telefonu yarım saattir hiç çalmıyor. Zavallıyı bir hüzün basar, niçin aranmıyorum?


Mehmet Şevket Eygi

This entry was posted on Cumartesi, Kasım 17, 2012 at 10:30 and is filed under . You can follow any responses to this entry through the comments feed .

1 yorum

oxvamu  

Bismillah ile..
Vakte dair iki hal vardır; değerlendirmek ve harcamak.. Değerlendirmek, kullandığımız zamandan baki aleme ne gönderdiğimizle ilgili bir hal. Harcamak ise dünyevi işlere bakan boyutu. Herkes harcar ama her harcayan değerlendirmemiştir.
Vakri değerlendirenlerden omak duasıyla..
Maeselam, maeddua..

19 Kasım 2012 12:48

Yorum Gönder

Related Posts with Thumbnails
Site'de Kaç Kişiyiz