Bir İlaç ve Bir Tatlının Târifnâmesi  

Posted by Tespih Taneleri... in ,



Dindar, yaşlı ve sevimli bir dostu ziyarete gitmiştik. Ben, hüsn-i hat merakım dolayısıyla duvarlardaki eski-yazı levhalarını incelerken, bir levha özerinde ilgi çekici ve hoş bir ilâç târifnâmesine rastladım, ilâcın hazırlanışı şöyle:

TEVBE kökü, İSTİĞFAR yaprağıyla karıştırılacak; GÖNÜL havanına konulup, TEVHİD (La ilahe illallah) tokmağı ile güzelce dövülecek; İNSAF eleğinden geçirildikten sonra, GÖZYAŞI ile hamur kıvamına getirilecek; ŞEVK ateşiyle pişirilecek; MUHABBET balı katıştırılıp, karıştırılacak.

Böylece hazırlanan ilâcın, KANAAT kaşığı ile sabah-akşam, gece-gündüz alınması gerektiği ve her türlü derûnî-mânevi rahatsızlığı iyileştirdiği belirtilmiş.

Bu ilâç târifnâmesi bize, 15. yüzyılda yaşayan Hatiboğlu Muhammed’in Ferahnâme’sinde gördüğümüz başka bir tarifnâmeyi hatırlattı. Onun hikâyesi de şu:

Ebû Alî adlı bir kişi der ki :

“Basra şehrinde bir vali olduğunu söylediler; görmek ve ziyaret edip duasını almak niyetiyle Basra’ya gittim. Bazı kimselere yerini sordum:

‘—Az önce mezarlık tarafına çıktı.’ dediler.

Arkasından gittim. Beni görünce acele ile mezarlığın mescidine girdi, kapısını kapadı. Kulağımı kapıya dayadım. Şöyle niyaz ediyordu:

‘İlâhî! Seni arzulayanlar halktan, şöhretten, gösterişten kaçtılar; sırf sana rağbet ettiler. Sana müştak olanlar halktan ayrı durmuşlar, tenhalarda seni zikretmişlerdir. Bana da senden başkası gerekmez.’

Ben, kendisine bir hizmette bulunmak, istiyordum; seslendim:
—Bir arzunuz var mı? Meselâ herhangi bir şey getirmemi ister misiniz?

(Bu soruya verdiği karşılığı aynen nakledelim:)

Didi kırk yıldur hiç arzu itmedüm

Arzular olduğı yola gitmedüm

Bunca yıldur Hak dîzârın isterem

Dimedi bir gün dahi uş gösterem

Hak dîzârın arzulamakdur işüm

Andan artuk dahi yokdur cünbüşüm

Ben:

‘— Biraz tatlı getirsem yer misin?’ dedim;

‘— Sen bilirsin.’ dedi.

Döndüm hâlis şekerden makbul cins bir tat getirdim, önüne koydum.

‘— Ben böyle tatlı istemiyordum ki.’ dedi.

‘— Peki, senin istediğin nasıl bir tatlı?’ dedim.

İçini çekerek şöyle cevap verdi:

‘—İTAAT ve İBADET hurmasını alır, içinden KİBİRLİLİK çekirdeğini çıkarır, KULLUK ve HİZMET unuyla karıştırırsın; ayrıca BELÂ ve MİHMET yağına, RIZA ve TESLİMİYET zağferânını katar, TEVAZÛ ve MESKENET tenceresinde hepsini birlikte koyar, üzerlerine SAFA balını dökersin. Altına İŞTİYAK ateşini yakar, İHTİYAT çomçasıyla ağır ağır karıştırıp pişirdikten sonra, ŞÜKÜR tabağına koyarak önüme getirirsin, işte benim istediğim tatlı bu. Her kim bu tatlıdan üç lokma yese, göğsüne şifa, gönlüne nur olur, canına rahatlık gelir.!



Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan

This entry was posted on Cumartesi, Ocak 14, 2012 at 13:00 and is filed under , . You can follow any responses to this entry through the comments feed .

4 yorum

Adsız  

bu son ilacı 13 yıl hazırladım sonuç başağrısı oldu. Yiyenlerde sorun yok da benim başağrım ne olacak onu bilemedim:))

14 Ocak 2012 19:59

Allah razi olsun...

15 Ocak 2012 00:33

Hayat ışte bazen imtihanlar uzun süreli olabiliyor ancak bu tarifleri birakmamak lazım gelir, umulur ki şifası tez ola...:) sevgilerimle Yorumlariniz icin teşekkür ederim...

15 Ocak 2012 00:51

Çok beğendimm.. Allah razı olsun..

16 Ocak 2012 12:02

Yorum Gönder

Related Posts with Thumbnails
Site'de Kaç Kişiyiz