Üslûbumuz  

Posted by Tespih Taneleri... in

http://oi55.tinypic.com/2j60qk2.jpg
Uslubumuz nasil sizce hic dusundunuz mu? Nasil olmali ya da nasil ifadeler kullanmali muhatablarimizla? Size bir fikir vermesi acisindan bir de bu konuya deyinelim bakalim:

"Üslubumuz sevgi, aşka adanmış canımız,"

Diyerek hayata hayat katan ruhların yaşadığı ortamlar, cennet yansıması bir tablo arz eder.

"Karşılıksız çarpar sinelerimiz çarpınca."

Diyenlerin oluşturduğu bu ortamlarda huzursuzluk olmaz.
Orada herkes, önce başkasını düşünür. "Önce ben" demez.
Yapıp ettiklerinden hiçbir ücret istemez.

"Yönelip gönüllerimizin derinliğine,
Hep ötelerden varlığa bir maya katarak
Koşacağız rahmet arşının serinliğine,
Ruhlarımızdaki kini, nefreti atarak."

Diyen Muhammedinin gönül derinliğinde, vicdan ikliminin his ufkunda muhabbetullah vardır. O his mekanizması bütün varlıkları Allah için sevmeyi gerekli kılar. Bütün varlığa katılan maya Allah muhabbetidir. Bu muhabbet, seveni rahmet arşına ulaştırır. Orada kin ve nefrete yer yoktur. Orası, kinden ve nefretten arınmış ruhların, kudsilerin yurdudur. Kin ve nefretten arınılmadan rahmet arşına erilmesi imkânsızdır. Yunus diliyle "düşmanımız kindir bizim" der, kudsiler ve herkese sinelerini açabildiklerince açarlar. Birlikte rahmet arşına uçarlar.

"Yürüyeceğimiz mihverde bir başka ışık,
 Aşacağız gayzla oyulan uçurumları
Öbür tarafta herkes birbiriyle barışık,
Duyuyoruz az ilerde yeşeren baharı..."

Diyerek gönüllere doğru el açıp, el verip yürüyen yiğitler; Mesihiyyetin gölgesinde Yunus gibi seyreden ruh pehlivanları:

"Her kim bana ağyar ise, Hak Tanrı yar olsun ona.
Her nereye varır ise bağ u bahar olsun ona."

Der, bir başka gönüle doğru yoluna devam eder.Dillerinde aynı türkü:

"Bana ağu sunan kişi, bal u şeker olsun aşı,
Gelsin cümle kolay işi, eli erer olsun ona."

Hep dua makamındadırlar. Bedduaya hiçbir zaman "âmin" demezler.

"Önümce kuyu kazanı, Hak tahtına ağdırsın onu,
 Ardımca taşlar atana, güller nisar olsun ona."

Diyebilen bu yiğit ruhlar, zengin gönüller, Hakka ermiş vicdanlar, iman etmenin, Hakka inanmanın, gerçek kul olmanın, başkalarını sevmek şartına bağlı olduğunu bilirler. Cennete bu şartla erilir, derler.
"Acı dirliğim isteyen, tatlı dirilsin dünyada,
 Kim ölümüm ister ise, bin yıl ömür versin ona."

Temennilerinde bulunurlar.

"Kimseyi düşman tutmayız ağyar dahi yârdir bize
Nerde ıssızlık var ise mahalle ve şardır bize
Adımız miskindir bizim düşmanımız kindir bizi
Biz kimseye kin tutmayız bütün âlem yârdir bize"

inanç ve anlayışıyla yollara düşen gönül mimarları, gittikleri her coğrafyayı şenlendirir, birer kutlu cennet şehrine çevirirler. O şehirlerin malzemesi insan gönlüdür. Hacı Bayram Veli'dir ustaları. Vardıkları şarları (şehirleri) ruhlarını katarak inşa ederler. Şehrin yapısına koydukları her taşı, Hakk'ın adını anarak kor, oraları Hak adına inşa ederler. Hakkın rızası olmayan her mülk, haraptır, derler.

Medine'nin Gül'ü aşısıyla açan her gönül goncası, koku saldığı her bahçeyi cennete çevirir. Onların hayat üslûpları budur. Bizimde uslubumuzun boyle olmasi gerekmez mi?





This entry was posted on Cuma, Nisan 29, 2011 at 20:40 and is filed under . You can follow any responses to this entry through the comments feed .

3 yorum

allah hısnut olacagı şekle soksun hepimizi:)elıne saglık....

30 Nisan 2011 16:46

anlatılan yaşam üslubumu?

30 Nisan 2011 23:27

Evet komanci anlatilan dervis diliyle uslub...Bize cok uzak ya da yabanci geliyor degil mi?

Marifet ellerimizde cok tesekkur edeiyorum ve amin diyorum guzel duana...Sevgilerimle

1 Mayıs 2011 16:48

Yorum Gönder

Related Posts with Thumbnails
Site'de Kaç Kişiyiz