Merhaba arkadaslar bugun hepimizin muzdarip oldugu bir konu olan vesseden ve neler yapilmasi gerektiginden hadisler dogrultusunda biraz bahsetmek istiyorum. Allah (cc) hepimizin icinde ki vesseleri alsin insallah...
Bir Müslümanda bulunan gerek ameli gerekse itikadi hususlardaki vesveselerin tümü, imani bir zaaftan değil aksine, Efendimiz’in (s.a.v) buyurduğu üzere kamil imandan kaynaklanmaktadır. Sahabe-i kiramdan biri Efendimiz’e gelip, “Ya Rasulallah! Vesveseye müptelayım” deyince ona, “Endişe edilecek bir şey yok; o imanın ta kendisidir” (Müslim) buyurmuştur.
Kalp vesveseden rahatsız olduğuna göre o vesvese kalbe mal edilemez. Çünkü eğer o, kalbin malı olsaydı, kalp ondan rahatsız ve tedirgin olmazdı; zaten böyle bir kalple şeytan da uğraşmazdı. Kalbin rahatsız ve tedirgin olması, kalp ve sahibinin vesveseye razı olmamasından ve vesvese ile o kalbin arasında mana ve mahiyet bakımından bir münasebetin bulunmamasındandır. Ancak kalp vesveselerden rahatsız olmuyorsa ve kişi, vesveselerin sebep olduğu normal olmayan davranışları yapmaya devam ediyorsa, o takdirde bunun tedaviye ihtiyacı var demektir. Ve Efendimiz (s.a.v) bunun için pek çok şifa yolu tespit etmiştir.
NAMAZDAKİ VESVESE İÇİN
Namazda ve namazın dışındaki kötü ve çirkin vesveseler şeytandandır. Çünkü şeytan kişiyi dininden saptırmak ve onu iyilikten mahrum edip uzaklaştırmak konusunda gayret etmektedir. Bir seferinde sahabeden biri Rasulullah Efendimiz’e (s.a.v) gelerek namazda kendisine gelen vesveseleri şikayet etmişti:
“Yâ Resulullah! Şüphesiz şeytan, benimle namazım ve kıraatimin arasına girip onları karıştırmama ve onlarda şüphe etmeme sebep oluyor.” Bunun üzerine Rasulullah (s.a.v) “O, sana vesvese veren Hanzeb adındaki şeytandır. Namazda sana geldiğini hissettiğin zaman ondan Allah’a sığın” buyurdu. Sahabi diyor ki: “Bunun üzerine Rasulullah’ın (s.a.v) dediği gibi yaptım. Allah da benden onu giderdi.” (Müslim)
Namazda huşu duymaya yardım eden şeylerden ikisi vardır ki bunlar, kulun namazda ne söylediğini ve ne yaptığını idrak etmesi, kıraati, zikri ve duayı iyice düşünmesi, Allah’ın kendisini gördüğünü bilmesidir. Diğeri ise, insanı ilgilendirmeyen konularda düşünmemeye kalbi meşgul eden şeyleri defetmeye çalışmasıdır.
İTİKADİ KONULARDAKİ VESVESE İÇİN
Vesveseden Allah Teala’ya sığınmanın en güzel yolu, sığınma sözü olan (euzübillahi mine’ş-şeytanirracim) duasıdır. Ebu Hüreyre’nin (r.a) rivayet ettiğine göre Rasulullah Efendimiz şöyle buyurmuştur: “Şeytan sizden birinize gelerek, ‘Filan ve filan şeyi kim yarattı?’ der. Onun bu şekilde soruları o kadar uzar ki, en sonunda ona, ‘Rabbini kim yarattı?’ der. İş bu dereceye varınca o kimse hemen Allah’a sığınsın ve (bu düşünceden) vazgeçsin.” (Buhari) Buna benzer bir başka rivayet ise şöyledir: “İnsanlar birbirlerine soru sormaya devam edecekler. Öyle olacak ki, onların bu soruları, ‘Mahlukatı Allah yarattı, ya Allah’ı kim yarattı?’ haddine varacaktır. İşte kim böyle bir şeye rastlarsa, hemen, ‘Ben Allah’a ve peygamberlerine iman ettim’ desin!” (Müslim) Hz. Aişe’den (r.a) rivayet olunduğuna göre, Rasulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Her kim kendisinde bu tür vesveseler hissederse, üç defa, ‘Amenna billahi vebi rusulihi = Allah’a ve O’nun peygamberlerine iman ettik’ desin. Böyle demesi, onun içindeki vesveseyi giderir.” (İbnü’s-Sünni)
KORKU GELDİĞİ ZAMAN
Vesvesenin insana geliş yollarından biri de, onun insana türlü şekillerde korku vermesidir. Nitekim sahabelerden Halid b. Velid (r.a), Hz. Peygamber’e (s.a.v) gelerek, “Ya Rasulullah! Ben uykuda iken korkutuluyorum. Ne yapmamı tavsiye buyurursunuz?” diye sorunca. Rasulullah Efendimiz de ona, şu duayı okumasını tavsiye etmiştir: “Euzü bikelimatillahi’t-tammati min gadabihi ve şerri ibadihi ve min hemezati’ş-şeyatini ve en yahduruni.=Allah’ın eksiksiz, tam olan kelimeleri ile O’nun gazabından, kullarının şerrinden, şeytanların vesveselerinden ve beni kötülüğe atan beraberliklerinden Allah’a sığınırım!”
BİLEN VESVESE ETMEZ
İmam Ebu’l-Kasım Kuşeyri (k.s) “Risale”sinde şöyle anlatmaktadır: “Ahmed b. Ata Ruzbari demiştir ki: ‘Temizlik işinde son derece titiz davranır, çok inceler, kendimi zora sokardım. Bir gece çokça su kullanmaktan içim daraldı, kalbim sükunet bulmadı. Bunun üzerine, ‘Allahım, senden affımı isterim’ dedim. Gizli bir ses bana, ‘Affın ilimdedir, ilme uy’ dedi. O zaman bendeki sıkıntı gitti.”
Seyyid Ahmed b. Ebi’l-Havari (k.s) anlatıyor:
“İçime doğan vesveselerden ötürü, bu halimi gidip Eby Süleyman ed-Darani’ye (k.s) anlattım. Dedi ki: ‘O vesveselerin senden gitmesini istiyorsan, vesvesenin sana geldiğini hissettiğin an, onun gelişine sevinmeye ve rahatlamaya çalış. Çünkü onun gelişine sevindiğin zaman kesildiğini göreceksin. Çünkü şeytan aleyhillaneye, bir müminin sevinç içinde olmasından daha kötü gelen bir şey yoktur. O, müminin sevinmesine buğzeder. Eğer sen, gelen vesveselerden ötürü üzülüp kederlenmeye devam edecek olursan, o sana daha da fazla vesvese vermeye devam edecektir.’ Bunun üzerine ben de ‘Bu söyledikleriniz, bazı alimlerin, ‘Vesvese ancak imanı kamil olanlara müptela olur. Hiçbir hırsız harap olmuş bir eve uğramaz’ sözünü teyit ediyor, dedim.”Vesvese, tamamen telkinden ibaret bir şeydir. Yani insan kendisinde vesvesenin olduğunu anladığı anda, vesveseyi, ilim ile bitirmesi gerekir. Zira önü alınamayan pek çok vesvesenin temel sebebi, kişinin ilmihal bilgisinin zayıf olmasından kaynaklanır