Okuyalım Ama Nasıl? ACI Ama Gercek!  

Posted by Tespih Taneleri... in ,

 
 
 
Kur'ân-ı Kerîm'de Cenâb-ı Hakk celle ve alâ hazretleri, bilgili, münevver mü'minler topluluğunun meydana gelmesini istemektedir. İslâm'ın ilk emrinin "OKU" olması çok manidardır.

Okumak, öğrenmek, bilgilenmek, bilgileriyle amel etmek insanın:Düşünmek,  Aklını kullanmak, Tefekkür etmek,  Tezekkür etmek, Teşekkür etmek, İbret almak hususlarında ufkunu açar.

 
Bundan dolayı Kur'ân-ı Kerîm'de Allah-u Teâlâ, çok bildiği halde yaşantısı bozuk olanları, Bel'am bin Bâûrâ'nın şahsında "sıcak bir günde dili dışarı sarkmış bir durumda soluyan itler"e benzetmektedir. (Araf Sûresi, Âyet: 176)
 
Kur'ân-ı Kerîm'de:
275 yerde:"Düşünmüyor musunuz?""Akıl erdirmiyor musunuz?" diye sorulmaktadır.
200 yerde:"Düşünmek ve tefekkür" emredilmektedir.
12 yerde:"Dolaşarak ibret almak" emredilmektedir.
670 yerde:"İlim ve ilme teşvik" vardır.
 
İmam Burhaneddin ez-Zernuci; ilmin faziletlerinden bahseden âyet ve hadisleri izah ederken şöyle demektedir:"İslâm dini ilim dinidir. Dünyada ilk okuma seferberliğini Kur'ân-ı Kerîm ilân etmiştir. Hepimizin bildiği gibi ilk emir "OKU" diye başlamıştır.
 
Bu sebeple Müslümanın birinci derece görevi, ilim öğrenmek ve yazı yazmak suretiyle kendisini cehalet karanlığından kurtarmaktır.
"Okur-yazar olmak insanın kendisini kurtarmasına yetmez; aksine cehenneme yuvarlanmasında önünü açabilir. Bugün devleti soyanlar, milleti hortumlayanlar okur-yazar takımıdır. Kötü yola düşmüş kadınların yüzde doksan altısı okur-yazardır. TV ekranlarında vücut sergileyenlerin üniversite talebesi veya mezunu; aynı zamanda bir kaç lisan bildikleri malumdur.
 
Keşke bu bahsettiğimiz zümre okur-yazar olmasalardı, daha iyi insan olabilirlerdi. Suç işlemezlerdi. Kendilerine ve başkalarına zararları dokunmazdı. "Türkücü, artist olacağım" diye evlerinden kaçıp batakhanelerde fuhşun kurbanı olan genç kızlarımız okur-yazarlıklarının kurbanıdırlar.
 
Ehl-i sapıklar aile mefhumunu dejenere ederek hedefe ulaşmak istiyorlar; hem de bizim okur-yazar takımının sırtına binerek.
Şöyle bir bakınız çevrenize. Rengârenk giysilerle, üryan vücutlarla etrafa caka satan kimselerin edep, imân ve ahlâk zinetinden mahrum olduklarını anlarsınız. Bu demektir ki, bu tür toplumlar okusa da ilimsiz, irfansız bilgilerle amellerini bozmuş toplumlardır. İnsanın iç dünyasında iman ve takvâ bulunmayınca, dış dünyası açılmış!
 
 İnsanî dereceden hayvanî derekeye/çukura yuvarlanmış.
Bütün ilimlerin gayesi Allah'ı bilmeye, emirlerini tanımaya, O'nun yaratıcılığını bilmeye ve O'nu tanımaya yöneliktir. Bu gayelerin dışındaki okumalar şeytana hizmetkârlıktır.
Burada sözü Yunus Emre'ye bırakmak en yakışanıdır:

"İlim elinde çıra,
Yak da Mevlâ'yı ara,
Bilmek olmak değildir,
Olmaya bak olmaya..."
 
Bundan dolayı Kur'ân-ı Kerîm'de:

"Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?" (Zümer Sûresi, Âyet: 9)
sorusu bu gerçeğe işaret etmek için sorulmaktadır.


Mevlüt ÖZCAN

This entry was posted on Pazartesi, Eylül 10, 2012 at 14:48 and is filed under , . You can follow any responses to this entry through the comments feed .

2 yorum

Allah razı olsun bu güzel paylaşım için..

10 Eylül 2012 20:13

Şu televizyon illetinden biraz sıyrılabilsek herşey daha bambaşka olacak. Beyinler ele geçirilmiş durumda. Okumak kelimesi herkes tatafından farklı algılanıyor yazıda da belirtildiği gibi. Farkındalık için teşekkürler...

11 Eylül 2012 00:51

Yorum Gönder

Related Posts with Thumbnails
Site'de Kaç Kişiyiz