Hz. Peygamber (s.a.v.) ve Yükselen İnşaat Sektörü (!)  

Posted by Tespih Taneleri... in ,





Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor:

"Bir gün Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) yanında biz olduğumuz halde (gezintiye) çıktı. Derken, etrafındaki binalara rağmen (daha yüksek olduğu için) sivrilen bir kubbe görmüştü:

 "Bu da ne?" diye sordu mubarek. "Ensardan falancaya ait" dendi. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) sükut buyurdu, ancak binaya karşı içinden hoşnutsuz olmuştu.
 Bir müddet sonra, sahibi geldi. Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'e cemaatin içinde selam verdi. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) yüzünü çevirdi ve selamını almadı. Tekrar tekrar selam verdi ise de aynı şekilde davranarak selamını almadı. Adam anladı ki Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) kendisine kızgındır ve yüz çevirmektedir. Durumu arkadaşlarına açarak: "Allah'a kasem olsun, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın bakışını iyi bulmuyorum. Hakkımda ne olup bitti, bilemiyorum da dedi. Kendisine: "Gezinirken kubbeni gördü. "Bu kimin?" dedi. Sana ait olduğunu haber verdik" dediler.

Adam hemen dönüp, kubbesini yıktı, öyle ki yerle bir etti. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) bir başka gün yine gezintiye çıktı.
Kubbeyi göremeyince: "Kubbeye ne oldu?" diye sordu.
Kubbe sâhibiyle olup biten gelişmeler haber verildi. Bunun üzerine Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)

 "Bilin ki, zaruri olmayan her bina, sahibine bir vebaldir" buyurdu.

Ebu Dâvud, Edeb 169, (5237).

Istanbul'un cogu yerinde gozume civi gibi batan ve her gecen gun biraz daha yukselen binalari gorunce urperiyorum... Allah azze ve celle sonumuzu hayr eylesin diye soylenmekten kendimi alamiyorum... Hayatta her sey para midir? Bazi insanlarin daha cok para kazanma hirslari yuzunden  guzelim Istanbul'umuz tas yigini haline geldi... Anlamadigim neticede ne kadar malin mulkun olursa olsun birakip gitmeyecek misin? Deger mi peki? Eskiden Istanbul daha guzeldi... Bu kadar modern degildi belki yollar, binalar ama daha sade daha samimiydi sanki...
 
Seneler evvel  henuz  tasinmadan  babamla Istanbul'a seyahat ederdik, is dolasiyla... Babam marmara universitesi dis hekimligini okudugu sirada Nisantasin'da oturmus... Labaratuarda ordaydi. Buraya malzeme almaya her geldiginde, benide yaninda alirdi. Isi bitince Istanbul'u  karis karis gezdirirdi. Uzun uzun anlatirdi her semtini, dinlemeye doyamazdim... Buraya tasinacagimizi soylediginde o kadar mutlu olmustum ki , sabirsizlikla nerde oturacagimizi sordum. :)
Tabi ben o kadar gezmisim, Istanbul'da ne evler gormusum, acaba bizim ki nasil diye meraktan oluyorum. Allah'im o gunu hic unutamam; babam bana oturacagimiz binayi gosterince oyle bir tepki vermisim ki adamcagiz ne yapacagini sasirdi. ''Baba bizi ve bu kadar insani su kucucuk tuglalar  ve uc bes demir mi tasiyacak?'' demistim sekiz katli bir bina ve biz dorduncu katta oturacagiz...
O zamanlar bu kadar cok bina yoktu istanbul'da ve bizim Mardin Midyat'ta evlerimiz tastan yapilmis evlerdi, her bir tas nerdeyse bir metre, yedi, sekiz odali avlulu evler... Buradaki yapilar bana cok basit geldi..:) Annem de canim cok sasirmisti nasil evler bunlar diye...

 Uzun zaman korkuyla yasadigimiz o evde bir muddet sonra burdakiler gibi bizde alistik, daha dogrusu gozumuz alisti.. Kabus gibi her gecen gun yukselen binalari sadece seyrediyorum ve uzuluyorum o kadar elimden malesef baska bir sey gelmiyor, bunlari yapan insanlari hem doganin, hem cocuklarin hem de Istanbul'un dusmanlari olarak goruyorum..
Tabi artik bir kabullenmislik de var malesef..

 Allah sonumuzu hayr etsin insaallah...

This entry was posted on Perşembe, Eylül 06, 2012 at 11:44 and is filed under , . You can follow any responses to this entry through the comments feed .

0 yorum

Yorum Gönder

Related Posts with Thumbnails
Site'de Kaç Kişiyiz