Zalim Olma... Net ol...  

Posted by Tespih Taneleri... in




Bahaneler dünyasının bir bahanesi, her işe, her şeye bir bahane bulmaktır. Şüphecilik bazen işe yarayabilir. İnsan hep başkalarından şüphe edeceğine biraz da kendinden şüphe edebilmelidir. Gayrın, afakın noksanlıklarından, kopukluklarından ve dağınıklıklarından şüphe ile şikâyet eden bir nefis kendisine de ara sırada bakıp şüphe edebilmelidir.
   
Acz, fakr, kusur ve zayıflıkla yoğrulmuş bu insan fıtratına şüphe ile nazar etmek illaki neticenin noksan olması demek değildir. Bu şüpheli nazar eğer mükemmel bir tavır ve ameller zincirine muhatap olabilmişse ne âlâ, onu daha mükemmel ameller ve tavırlar bekliyor demektir…


Duâ ve tebrikten başka ne söylenebilir ki.  Ama eğer şüpheler bizi noksanlıkların, eksikliklerin eşiğinde gezdiriyorsa elbette ki insan kendisine çekidüzen vermeli, tam ve mükemmeli yakalamaya çalışmalıdır.

Her zaman yaptığımız gibi devamlı olarak gözlerimizi, aklımızı başkalarının hal ve harekâtında gezdirmekten vazgeçerek kendi hal ve harekâtımızı kontrol altında tutabilmeliyiz.
(Bunu bir yapabilsek zaten nerdee)

Özellikle de günümüzün sari hastalıklarına rahatlıkla fetva verenlerin rahatlığında hayatlarımızı, iki dünyadaki hayatlarımızı karartmamalıyız. Belki nurlandırmak ve aydınlatabilmeliyiz. Bu ise tahkik ister, enine boyuna hesap kitap yapmak ister.

Okumadan, anlamadan, anlatma ve tatbikat olamaz. Sari hastalık olanlarda;
“Köprüyü geçene kadar başörtüsünü aç fetvası! Müslüman her şeyin en iyisine layıktır” cümlelerinin ters anlatımıyla herşeyde israf ve iktisatsızlık almış başını gidiyor. Bu gidişat özellikle ve evvel emirde fetva verenleri ve Kur’ân’a, sünnete rağmen fetvalarla hareket edenleri vurur ve iki dünyalarını da mahveder…
(Allah muhafaza etsin..)

Net olacaksın. Dünya menfaatleriyle yamulmayacaksın. Hasbelkader, ihsan-ı İlâhî ile bir müsîbete belâya düçâr kalmış isen bunun şikâyeti ile ortalığı velveleye vererek hikmet-i İlâhiyeyi ve ikazat-ı İlâhiyeyi inkâr ederek sorgulamayacaksın.

Sabırlı ve itidalli ol!

Selâmete kavuş…“Onda var, bende yok, bende de olsun, ama nasıl olursa olsun.” Ancak Yahudinin bir oyunundan hisse alan, nefsanî bir tuzaktan başka bir şey değildir.
Herkes bir ayrıcalığın, farklılığın peşinden koşuyorsa bizde koşalım. Ama Kur’ân’ın terbiyesinde, İslâmiyetin emirleri dairesindeki edepli, iktisatlı, bereketli ve faideli farklılıkların, ayrıcalıkların peşinden koşalım.

Herkes bizim farkımıza varsın diye illaki hayatın uçurumlarından atlamak gerekmiyor!..
Bize en çok lâzım olan Kur’ân’a, İslâmiyete, sadakat, bağlılık ve sebattır, devamlılık ve faide elde edebilmektir. Unutmayalım, anlayarak ve öğrenmek kastıyla okumayan adam sadece cahil kalmaz, aynı zamanda da hem nefsine, hem de başkalarına zulmeder, zalim olur.
(Rabbim herkese dogru itikat, ve boyle bir suur nasip etsin insaallah.. Ben sahsen muslumanim deyipte hic bir alakasi olmayan insanlari gorunce cok uzuluyorum. Allah onlara da bizlere de hidayet etsin bu mubarek gun ve geceler hurmetine...)

Rifat OKYAY

This entry was posted on Çarşamba, Temmuz 18, 2012 at 05:48 and is filed under . You can follow any responses to this entry through the comments feed .

0 yorum

Yorum Gönder

Related Posts with Thumbnails
Site'de Kaç Kişiyiz