Nesneye Aşık Olduk, Yağmaladık Geleneği...  

Posted by Tespih Taneleri... in

Bir zamanlar hepimizin büyüdüğü, Hepimizi Büyüten Bir Mahallemiz Vardı.


Biz mahalleden taşınalı asırlar oldu...


Caminin yanında, çeşmeyi gölgeleyen koca bir çınar… Mahallemizin çekirdeğiydi orası. Oradan kalplere bir serinlik dolmaya başlar, etrafa yayılır, dünyayı ferahlatırdı. Gün geldi, çeşmenin suyu çekildi, çınar kurudu…


Mahallesiz kaldık...


Peki biz ne yaptık? O mahalleden başka bir mahalleye taşındık. Ama öyle hakka, hakikate değen bir mahalle değildi bu seferki. Mahallenin, bizim medeniyetimizin merkezini içinde barındırdığı gerçeğini, taşındığımız yerde bıraktık. Şimdi neye dayanacağız?


Sonrası hep aynı, yanlış kaldırım...





Yeni mahallenin yaşantısı da yeniydi. Zamanla yakıştı üzerimize: “Müslümanız” dedik, Müslüman olmayanı bağrımıza bastık. Bizim gibi düşünmeyen Müslüman kardeşimizi taşa tuttuk. Hep aynı kelimeyle, hep aynı cümleleri kurduk. Kapattıkça kapattık üzerimize kapıyı.


Gariban zenginleşince kardeşimiz oldu. Zengine kâfir dedik, zenginleşince tövbe ettik.


Menkıbeler ezberledik kitabelerden, kendimizi ulemâdan saydık, cahilliğimiz yaraladı tüm ibadetlerimizi.


Nesneye âşık olduk, yağmaladık geleneği; moderne kötü deyip ilk postmodern olduk. Şekli amaç edindik, fiyakası yetti bize.


Sanatçımız, şeyh kesildi sanatın başına. Şiirimiz kayıp? Sahi ne oldu şairimize? Kemikleri sızlar oldu Yahya Kemâl Amca’nın. Evet Yahya Kemâl Amca, şimdi sadece demode…


Bizi her kavrayışta özgürleştiren kitabımıza, bize düşünmeyi ve sürekli düşünmeyi öğütleyen kitabımıza, işlemeli korunaklar yaptık. Ve gurur duyduk karanlığımızla. Karanlığımıza da zamanla alıştık. Işık gözlerimizi kamaştırır oldu.


Dövünmek mi? Boşuna!


Acı, özlem, pişmanlık ve kızgınlık duyup dövünmek, belki erdem ama boşuna. Biz o mahallemizden taşınalı asırlar oldu. O eski mahalleye bir gün yeniden taşınabilir miyiz?


Zor…


Ama biz taşınamasak da keşke o mahallenin ruhunu en azından kendimize taşıyabilsek. Varlığın ve eşyanın hakikatine kulak kesilip, yedinci oğul olabilsek...


Hakikat ile aramızdaki mesafeyi kapatsak. Hayatımız güzel, sanatımız sahici, kardeşimiz Müslüman olsa…


Ah keşke olsa!

This entry was posted on Pazartesi, Nisan 16, 2012 at 08:30 and is filed under . You can follow any responses to this entry through the comments feed .

1 yorum

Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
16 Nisan 2012 12:25

Yorum Gönder

Related Posts with Thumbnails
Site'de Kaç Kişiyiz