Mahremiyet Ortumuze Ne Oldu?  

Posted by Tespih Taneleri... in


Küreselleşme ile küçük bir köy hâline gelen dünyamızda, iletişimle ivme kazanan ticaret ve teknoloji, birçok ateş kıvılcımlarını da beraberinde getirdi. Bu kıvılcımlar, bazen âileleri içten içe yakıp parçalarken bazen de Allâh'ın emanetleri olan çocuklarımızı tanınmaz hâle getiriyor.


Tanıyamaz olduk, çünkü bizlerin hayâ anlayışı ile gözbebeklerimiz olan yavrularımızın hayâ anlayışı tamamen farklılaştı. Ellerimizde büyüttüğümüz çocuklarımız, bizleri eleştirecek özgürlüklere (!) ve modernliğe (!) sahip oldular. Erkeklere saygısından ağzını kapatarak konuşan ninelerimiz, "gelenek" tâbiriyle anılır oldu. Kız-erkek arkadaşlıkları meşrûlaşırken, âileleri oluşturan evlilikler, televizyon ve internete kaldı.


Modernleşme ile birlikte her şeyin yozlaştığı gibi "mahremiyet anlayışı" da bozuldu. Başta evimizde en çok konuşma hakkına sahip olan televizyon ve bilgisayarlarımız, mahremiyet perdesini delerek gözlerimize ve gönüllerimize akıttılar ifrâzatlarını.
Kapımızdan içeri girmek istediğinde kesinlikle izin vermeyeceğimiz tehlikeli/fâsık insanları, her gün evlerimizde misafir ettik. Birçok zaman onların âile hayatlarına -mahrem olan davranışlarına bile- şâhid, hattâ ortak olduk.
Ardından modern hayatın gerekleri olan birlikte oturuşlar, alışverişler, karma eğitimler ve diğerleri, delinen mahremiyet perdesini iyiden iyiye ayırdı. Sonuçlarını ise, bozulan toplumumuzda/çevremizde/çocuklarımızda üzülerek izler olduk.


Bir gün Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurdu:


"İnsanlara öyle bir zaman gelir ki; çocuklarının eğitimi konusunda şeytan onlara ortak olur."


Ashâb-ı kirâm:"-Ey Allâh'ın Rasûlü! Bu, gerçekten olur mu?" diye sordular.


Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-:"-Evet." buyurdu. Ashâb:


"-Peki, şeytanın, çocuklarımızın eğitimi konusunda bize ortak olduğunu nasıl anlayacağız?" diye sorduklarında, Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-:


"-Çocuklarınızda hayâ (utanma) duygusunun azaldığını, merhamet ve acıma duygularının zayıfladığını görürseniz, şeytan, onların eğitimi konusunda size ortak olmuş demektir!.." buyurdu. (Kenzü'l-Ummâl, Kitâbu'l-Ahlâk, 5792)


İslâm Dîni; emir ve nehiyleriyle, yalnızca kötüyü cezalandırıp kötülüğü ortadan kaldırmakla kalmaz; "emr bi'lma'rûf, nehy ani'lmünker"; yani iyiliği emretmek ve kötülükten men etmekle, kötülüğe gidebilecek bütün yolları kapatmayı, yok etmeyi hedefler. İnsanın vasfedildiği gibi "şerefli" yerini, gözünü ve gönlünü her tehlikeden sakındırmakla korur. Yine insanın sıhhat ve selâmeti için mahremiyet surlarıyla onu âdeta çevreler. Tıpkı değerli mücevher ve taşların özenle saklanıp muhafaza edilmesi gibi...

Bir gün, Medîne'de bir kadın, Peygamberimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-'e geldi ve:

"-Yâ Rasûlallâh! Odamda hiç kimsenin, hattâ babamın ve evladımın dahî görmelerini istemediği bir kıyâfetle dolaşırken yanıma birisi habersiz girerse, ben ne yaparım?" dedi.

Bunun üzerine;"Ey îmân edenler, kendi (ev ve) odalarınızdan başka (ev ve) odalara izin almadan ve selâm vermeden girmeyin!.. Bu, sizin için daha hayırlıdır. Olur ki, iyice düşünürsünüz. Eğer orada bir kimse bulamazsanız, size izin verilinceye kadar oraya girmeyin. Şayet size «Geri dönün.» denilirse, dönüp gidin. Bu, sizin için daha temiz bir harekettir. Allah ne yaparsanız hakkıyla bilendir." (en-Nûr, 27-28) âyet-i kerîmesi nâzil oldu. (Taberî, c. 18, 11)

Seher Aydin'in bu yazisi cok hosuma gitti...

Gunumuzun bu acinacak durumunu cok guzel yansitmis... Bir misafir bile gelse televizyon dizileri en basta ki ikramlarimiz arasinda...
Bir gun bir teyzemiz misafirlige gitmis, iki saat boyunca televizyon izlemisler. Kalkma vakti geldiginde ''hadi gorusuruz televizyon'' dedi. Ev sahipleri saskinlikla ne demek istedigini anlamaya calisirken teyze kizarak ''Misafirliginde bir adabi vardir, ben sizi gormeye, sohbet etmeye geldim, ancak siz degil beni televizyon agirladi, ayiptir ya hu!'' dedi.

Bu duruma tanik olan bir cocuktan daha ne kadar saygi ya da edeb beklenebilir ki? Bende bir karar aldim, Rabb'im nasip ederse televizyonu kaldiriyorum artik. Cocuklarimin kisiliklerinin daha fazla tahrip olmalarina goz yumamayacagim. O kadar cok dikkat etmeme ragmen izledikleri programlara etkilendikleri kacinilmaz bir netice...Allah muhafaza etsin... Bu yaslari bir daha gelmeyecek ve bas edemeyecegimiz hatalariyla karsi karsiya kalacagimiza simdiden onlem almak daha mantikli olmaz mi? Sevgilerimle

This entry was posted on Perşembe, Ocak 23, 2014 at 07:20 and is filed under . You can follow any responses to this entry through the comments feed .

7 yorum

Muhteşem bir yazı.. yüreğine ,bakışına ,ellerine sağlık ..Sende bizlerle paylaştın Allah razı olsun..Bu denilenler çok doğru ve bu hataları hepimiz yapıyoruz istemesekte..

"-Çocuklarınızda hayâ (utanma) duygusunun azaldığını, merhamet ve acıma duygularının zayıfladığını görürseniz, şeytan, onların eğitimi konusunda size ortak olmuş demektir!.." buyurdu. (Kenzü'l-Ummâl, Kitâbu'l-Ahlâk, 5792)

Hadisin hatırlattığı gerçek ne kadar ürkütücü değil mi :S

Allah yardımcımız olsun..

14 Eylül 2010 09:45

Merhaba,
Televizyonun insanlar üzerindeki olumsuz etkilerine sonuna kadar katılıyorum ve bunun özel televizyonların açılmasıyla had safhaya ulaştığını, hatta onlarla birlikte toplumun dejenere olduğunu düşünüyorum.
Herşeyin ekonomiyle de birebir ilişkisi var bence.
Maddi imkansızlıklar nedeniyle hiçbir sosyalliği olamayan ailelerin tek eğlencesi haline geldi televizyon.
Başka hayatların içine girmek, onlar gibi olmayı hayal etmek sanırım bizim toplumumuza has bir durum.
Gerçekten üzücü...
Evet, televizyonu ev hayatımızdan çıkarabiliriz, çocuklarımızı bir nebze olsun korumak adına.
Ama ya dışardaki hayat ki çoğunluğu orada geçiyor malum.
Arkadaş denilen çevre, okul, iş... asıl önemli olan bu bence.
Herkes ortak hareket etmediği sürece bireysel hareketlerin başarıya ulaşamayacağını düşünmekteyim naçizane.
Korktuklarımızın başımıza gelmemesi ümidiyle...
sevgiler

14 Eylül 2010 10:10

Kesinlikle haklisiniz arkadaslar, disardaki sosyal hayatin cocuklar uzerindeki olumsuz etkilerini tabi ki gormezden gelemeyiz ama en aza indirgemek bizim elimizde...Televizyonun olumsuz etkinin alt zeminini hazirladigini ve bilmemeleri gereken bir cok konuyu zamansiz ogrenmelerine sebep oldugu gercegini kabullenip elimizden geldigince uzaklastirmak gerektigi kanisindayim.En azindan hayal dunyalarini kirlenmekten korumus olacagiz inanin...
Yorumlariniz icin tesekkurler...

14 Eylül 2010 10:36

bu değerli bilgiler için çok teşekkürler.. kaleminize sağlık
sevgiler..

14 Eylül 2010 11:25

Blog yarışmasını kimse tesbih taneleri ve inciinciminci kadar haketmiyor bence.Bmeğinize yüreğinize sağlık..

14 Eylül 2010 19:45

hepimizin yarasından bahsetmişsiniz lakin laikler duymasın ayağa kalkarlar hemen

15 Eylül 2010 18:39

Allah razı olsun kardeşim hakikaten bamteline dokunmuşsun.bloğunuzu arkadaşları ziyaret ederken buldum sizi takip edeceğim selam ve dua ile. emeğine yüreğine kalemine sağlık...

18 Eylül 2010 20:22

Yorum Gönder

Related Posts with Thumbnails
Site'de Kaç Kişiyiz