Gösteri Toplumunun Çocukları  

Posted by Tespih Taneleri... in





Instagram'da atletli, tombul bir bebek fotoğrafı. Hesabın sahibi taze bir anne. Altındaki yorumlar öpmekten ısırmaya pek çok sevgi ifadesi barındırıyor. Esasında evine ziyarete gelse bu eylemleri bilfiil uygulayacak, kötü bir niyet taşımadıklarından emin olunan tanıdıkların yorumları bunlar.

Henüz doğumhaneden çıkmış nur yüzlü bir bebek. Anında bütün tanıdıkların face, Twitter, gmail ya da Instagram hesaplarında fotoğrafı. Eskilerin nazar olur diye yüzüne işlemeli, iğne oyalı tülbent mendiller örttükleri dönemdeki, yani kırk içindeki bir bebek, daha şu dünyadaki kırk dakikasını tamamlamadan yüzlerce gözle muhatap.

Çocuğunu ağlatırken, güldürürken, bir şeyler anlatırken, düşerken vb. hallerde kameraya alıp YouTube'da yayınlayanlar... Esasında hem kendileri eğleniyor hem de eğlencelik bir malzeme olarak sunuyorlar çocuklarının ilginç hallerini. Çocuk büyütenler bilir, anne-babalar büyük bir zevk alır kendi çocuklarının büyürken geçirdikleri ilginç evreleri anlatmaktan. İlk adımını atışının, ağzından çıkan ilk kelimenin hikâyesi karşıdakileri sıkacak kadar defaatle anlatılır.
“Hadi bir küfrediver abilere” şeklinde bir gösteri boyutu da vardır Anadolu'da çocukların sosyalleşme sürecinin. Sanki bunun devamı imiş gibi, çocuklarının sergilenecek ilginç hallerini, ama bu defa sadece tanıdık çevre ile sınırlı olmayan küresel dijital ortama yüklüyor anne-babalar.    Bir de profil fotoğrafı olarak, kapak fotoğrafı olarak çocuğunun, bebeğinin fotoğrafını kullananlar var. Kendi bloglarında hamileliğin ilk gününden başlayarak bütün özel hayatını peyderpey hem anlatan hem de görüntüleyenleri dahil etmiyorum bile bu listeye. Aileleri tarafından televizyon yarışma programlarına götürülen küçük yaştaki çocuklar, gündüz programlarında pek çok olumsuz aile dramına maruz kalmış çocukların, ebeveynleri eşliğinde ulusal kanallarda boy göstermesi...

Son günlerde bu örnekler ebeveynlerin çocukları üzerindeki hakları ve mahremiyetin değişen tanımları gibi konuları düşünmeme sebep oldu.
Mahremiyet, üzerinde konuşulması zor bir konu.  Ayrıca özel yaşam dediğimiz şey de zamanla ve mekânla değişen bir niteliğe sahip. Aynı zamanda dinî ve kültürel farklılıklar, özel yaşamın ve mahremiyetin çerçevesi üzerinde etkili.
Bu sebeple teşhir, mahremiyet ihlali gibi konuları tartışırken günümüz teknolojisinin mekân örgütlenmesi üzerindeki etkisini de dikkate almak gerekir. Çünkü duvarlar yabancı gözlerden ve birtakım müdahalelerden korumuyor artık bizi.
Yapıp ettiğimiz hiçbir şey gizli kalmıyor. Attığımız her adımı Mobese kameraları, banka kartlarının dijital şeritleri, sağlık kayıtları belli merkezlerdeki gözlere ulaştırıyor. Ama biz bununla da yetinmiyoruz ve gözetleme amaçlı bu dijital imkânlara kendi elimizle de bilgi sunuyoruz.
 Kendi hayatının telif hakkını elinde tutmak isteyenler, eskiden istihbaratçıların büyük emeklerle elde ettiği bilgileri sosyal medya hesaplarında ya da online çeşitli mecralar aracılığıyla bizzat kendileri sunuyor. Yani görmenin, görünmenin, gözetlemenin ve dolayısıyla teşhir ve mahremiyetin yeni halleri ile karşı karşıyayız.

Bense burada bu geniş kavramsal çerçeveye sadece işaret etmekle yetinip çocuklar, mahremiyet ve teşhir ilişkisi bakımından ebeveyn tavrıyla ilgili zihnimde uyanan soruları aktarmakla yetineceğim. Çünkü bu sorular önümüzdeki dönemde üzerinde ciddiyetle düşünmemiz gereken çok önemli bir alana dair.
Bir anne, bazen de kendi fotoğrafını Facebook profiline koymayacak kadar muhafazakâr/dindar bir anne, mahremiyeti nasıl tanımlıyor olmalı ki çocuğunun fotoğrafını yayınlarken aynı ilkeler geçerli olmuyor?
 Ona göre sadece yaş ve cinsiyet midir mahremiyetle teşhir arasındaki farkı oluşturan? İslami açıdan bakıldığında mahremiyet sadece cinsiyete indirgenebilir mi? Anne-babaların çocukları üzerindeki hakları, onları birer izlenceye dönüştürme hakkını da kapsar mı?

Zeynep Tüfekçi ebeveynin çocuk üzerindeki haklarını ve çocuğun mahremiyet haklarını Amerika'da bir tartışma yaratan cinsel kimliği nedeniyle ailesi ile birlikte televizyon şovlarına katılan bir çocuk üzerinden ele aldıktan sonra Halil Cibran'dan şu dizelere yer veriyor:


“Çocuklarınız sizin çocuklarınız değil,

Onlar kendi yolunu izleyen Hayat'ın oğulları ve kızları.

Sizin aracılığınızla geldiler ama sizden gelmediler

Ve sizinle birlikte olsalar da sizin değiller.”

 Ama YouTube'a çocuklarının görüntülerini yükleyen, şov dünyasına dahil edebilmek için çocuklarını nesneleştiren, herhangi bir vesile ile çocuğunu ulusal medyada göstermekten çekinmeyen aileler böyle düşünmüyor olsa gerek.
Zira gösterdikleri tavır, ebeveynlerin çocukları üzerinde sınırsız tasarruf hakkına sahip olduğu şeklinde bir kanaate yaslanmasa da birilerince görülmesinde sakınca addedilmeyen durumların medyada sergilenmesinin de bizatihi normal ve sakıncasız olduğu görüşünden alıyor gücünü. Konuşma ve ifade de bir yerinden eklemleniyor gösterme ve görmenin egemenliğine.
Ve çocuklarının fotoğraf ve video görüntülerini paylaşma, mesela, ifade özgürlüğü çerçevesinde değerlendirilebiliyor. Bir külah dondurmayla ikna edebileceğiniz altı yaşındaki bir çocuğun ekranlarda boy göstermeyle ilgili irade ve kendi kararından bahsetmek ne kadar mümkündür? Bu hem pedagojik hem de hukuki açıdan ele alınması gereken bir konu.

Bir çocuk ne zaman iradesini ve karar verme yetisini kullanan bir birey olarak kabul edilebilir sorusunun cevabı çok karmaşık günümüzde.
Bu sorunun hukuki cevabı ile ahlaki cevabı arasında bir intibak ve uyum da söz konusu değil ayrıca. Gözün hakimiyetinde bir çağ bu bizimkisi. Görünerek var olunabilen, görerek tüketilebilen, gösterilerek iktidar kurulabilen bir dönem dijital ortamın imkânlarından da ivme alarak güçleniyor. Bu gösteride çocukların kullanılması ne ifade özgürlüğü üzerinden meşrulaştırılabilir ne de doğal olanın, sakıncasız olanın gösterilmesi gerekçesiyle.
Onlar birer birey değilse de anne-babalarının istedikleri gibi kullanacakları mülkleri de değil. Bu karmaşık durumu emanet perspektifinden değerlendirecek dini ve kültürel arka planı olan Müslümanların, liberal etik yaklaşımın söyleyecek söz bulamadığı bir durumda söyleyeceği çok şeyler olmalı.


Nazife Şişman

This entry was posted on Perşembe, Temmuz 04, 2013 at 13:00 and is filed under . You can follow any responses to this entry through the comments feed .

1 yorum

gonul  

bu konuyla ilgili bakanliga bir yazi bile yazmistim cevab alamadim..internette gezen ciplak cocuk resimlerine kisitlama gelmesi yasaklanmasi konusunda bu masum hic biseyden haberi olmayan bebekler kullaniliyor herkes gercekten bu cocuklara masum bakmiyor cünkü bazi yarumlarda sapiklik izleri bile mevcut yazikki bu sebebden bu konuyla ilgili tedbir alinmasindan yanayim

29 Ağustos 2013 15:19

Yorum Gönder

Related Posts with Thumbnails
Site'de Kaç Kişiyiz