İmanın Kazandırdıkları
Ey insan! Senin nokta-i istinadır ancak ve ancak Allah'a olan imandır.
Ruhuna, vicdanına nokta-i istimdad ise ancak ahirete olan imandır.
Binaenaleyh bu her iki noktadan haberi olmayan bir insanın kalbi, ruhu
tavahhuş eder; vicdanı daima muazzeb olur.
İmana gel ki, elemden emin olasın. Kadere teslim ol ki selamette kalasın.
İnsan eğer kesrete dalıp kainat içinde boğulup dünyanın muhabbetiyle sersem
olarak fanilerin tebessümlerine aldansa, onların kucaklarına atılsa, elbette
nihayetsiz bir hasarete düşer. Hem fena, hem fani, hem ademe düşer. Hem
manen kendini idam eder. Eğer insan-ı Kuran'dan kalb kulağıyla iman
derslerini işitip başını kaldırsa, vahdete müteveccih olsa, ubudiyetin
miraciyle arş-ı kemalata çıkabilir. Baki bir insan olur.
____________
Ilk bakista anlasilmasi zor gibi gorunebilir size. Ancak dikkatli okursaniz her zaman cumlenin ya sonu ya da basi ne anlatmak istedigini aciklar tarzdadir. Iman meselesi onemli bir mevzudur canlar. Her insanin arasira imanini tazelemesi gerekir. Cunku normal hayatimiz, dunya teskalelerimiz, isimiz, okul falan filan. Dusunun biraz butun bu ugrasilarimizin icinde kendimize ya da manen ac olan ruhumuza ne kadar zaman ayiriyoruz?
Sizi duyar gibiyim. Hepimiz icin yaziyorum bu sayede bende tekrar etmis oluyorum. Allah'a, peygamberlerine, meleklerine, kiatplarina ve hayir ve serrin Allah'tan olduguna ve de Ahiret gunune iman ediyoruz.İmanın şartları altıdır. Kim bunlardan bir tanesine dahi Allah’ın istediği şekilde iman etmezse mü’min olamaz. Bunlari biliyoruz diyeceksiniz bazilariniz belki ama arasira bilgileri tazlemek gerektigini, neye iman ettigimizi, nasil iman ettigimizi hatirlamanin dogru olacagina inaniyorum. Cunku hic tam iman eden insalar gibi yasayamiyoruz. Mesela ashab-i kiram mubarek insanlar bizim olcumuz onlar olmali. Bahanelerimiz cok fazla ama olsun imanimizi koruyalim canlar. Bu da ancak ibadet ve taatle olur.
Sizi bir gun ASR-I SAADETE davet edecegim, onlarla aramizda ki fark sizide urpertecek.
Evet simdi iman konusunu bir kez daha hatirlayalim:
Allah (c.c) şöyle buyuruyor:
“Ey inananlar! Allah’a, rasulüne, rasulüne indirdiği kitaba ve daha önce indirdiği kitaba inanmakta sebat gösterin. Kim Allah’ı, meleklerini, kitablarını, rasullerini ve ahiret gününü inkar ederse şüphesiz derin bir sapıklığa sapmıştır.” [Nisa: 136]
Allah’a (c.c) imanın geçerli olabilmesi için de şu altı şarta eksiksiz olarak iman edilmesi gereklidir. Bu şartlar ise:
1 - Allah’a İman: Allah vardır ve kemal sıfatlara sahiptir. Yarattıklarının hiçbirine benzemez. Hiçbir şey O’nun dengi ve benzeri değildir. Alemlerde, yerde ve gökte yalnız O yasama (kanun koyma) hakkına sahiptir. Bütün ibadetler yalnızca O’na yapılır.
2 - Meleklere İman: Meleklere Allah’ın (c.c) Kur’an’da, Rasulullah’ın (s.a.s) sahih hadislerinde onları vasfettiği şekilde iman etmek lazımdır ve bu iman şöyle olmalıdır: Melekler Allah’ın kullarıdır. Onlarda dişilik ve erkeklik yoktur. Nurdan yaratılmışlardır. Bir an bile Allah’a karşı isyan etmez, günah işlemezler. Devamlı Allah’a ibadet ederler. Kur’an-ı Kerim’de ve sahih hadislerde isimleri zikredilenlere isimleriyle; (Cebrail, Mikail, İsrafil, Malik, Rıdvan gibi) isimleri zikredilmeyenlerin de hepsine birden iman edilmesi gerekir.
3 - Kitaplara İman: Allah katından gelen kitaplara Kur’an-ı Kerim’de ve sahih hadislerde ismi zikredilenlere ismiyle; (Kur’an, Tevrat, İncil, Zebur) zikredilmeyenlere ise genel olarak iman etmek gerekir. Kur’an’ın dışındaki diğer kitaplar tahrif edilmiş olduğu için onlara Allah (c.c) katından geldiği şekliyle iman edilmesi gerekir. Kur’an ise Allah tarafından korunmak suretiyle kıyamete kadar baki kalacak ve yalnızca O’na bağlananlar kıyamet gününde kurtuluşa ereceklerdir.
4 - Nebi ve Rasullere İman: Kur’an-ı Kerim ve sahih hadislerde ismi zikredilenlere ismiyle, ismi zikredilmeyenlerin ise hepsine birden iman edilmesi gerekir.
5 - Ahiret gününe İman: Ölüm, berzah (ölümden kıyamete kadar olan olaylar), hesap, mizan, cennet, cehennem, kabirde azab veya mükafat göreceklerin acı ve lezzeti beden ve ruhlarıyla duyacaklarına ve en önemlisi öldükten sonra dirilmeye iman edilmesi gerekir.
6 - Kaderin Hayır ve Şerrin Allah’tan olduğuna İman:
Kadere imanın geçerli olabilmesi için şu dört şeye mutlaka inanılması gerekir:
Birincisi: Allah’ın ezeli ve kadim ilmine iman etmek. Allah (c.c) ezeli ve kadim olan ilmiyle ne olacağını bildi ve bu ezeli ilmiyle bildiği şeyleri yazdı.
İkincisi: Allah’ın olmasını dilediği şeyin mutlaka olacağına, olmamasını dilediği şeyin mutlaka olmayacağına gökte ve yerde meydana gelen bütün hareketlerin ve sessizliklerin Allah’ın izniyle olduğuna iman etmek.
Üçüncüsü: Allah’ın bütün mahlukatı yarattığına ve kainatın içindeki herşeyin Allah’ın yaratmasıyla ve takdiriyle meydana geldiğine iman etmek.
Dördüncüsü: Hayır ve şer ancak Allah’ın takdiri iledir. Dolayısıyle kendisine isabet eden şerrin başkasına isabet edebileceği halde kendisine isabet ettiğini zannetmemek, kendisine isabet eden hayrın bir tesadüf sonucu kendisine isabet ettiğine inanmamak.
Allah (c.c) kader hakkında şöyle buyuruyor:
“Şüphesiz ki Biz, herşeyi (önceden tesbit edilmiş) bir kaderle yarattık.” [Kamer: 49] Herşey Allah’ın takdiri iledir. İnsanların yaptığı işleri de Allah yaratır. Yalnız insanlar yaptıkları işleri kendileri yapmış olmaları sebebiyle yaptıklarından sorumlu tutulurlar. Çünkü Allah her insana iyiyi kötüden ayırabilme kabiliyeti vermiş ve hayrı emredip şerri yasaklamıştır.
Allah (c.c) kıyamete kadar olacak herşeyi ve bütün insanların yapacakları şeyleri Levhi’l mahfuzda yazdı. Allah için zaman kavramı olmadığı için bütün bunları ilmiyle yazdı. İnsanları yaptıkları amellerde zorlamadı. Allah’ın (c.c) bütün bunları yazması ezeli ilminden dolayıdır.
Hoscakalin canlar...
Husna
Ey insan! Senin nokta-i istinadır ancak ve ancak Allah'a olan imandır.
Ruhuna, vicdanına nokta-i istimdad ise ancak ahirete olan imandır.
Binaenaleyh bu her iki noktadan haberi olmayan bir insanın kalbi, ruhu
tavahhuş eder; vicdanı daima muazzeb olur.
İmana gel ki, elemden emin olasın. Kadere teslim ol ki selamette kalasın.
İnsan eğer kesrete dalıp kainat içinde boğulup dünyanın muhabbetiyle sersem
olarak fanilerin tebessümlerine aldansa, onların kucaklarına atılsa, elbette
nihayetsiz bir hasarete düşer. Hem fena, hem fani, hem ademe düşer. Hem
manen kendini idam eder. Eğer insan-ı Kuran'dan kalb kulağıyla iman
derslerini işitip başını kaldırsa, vahdete müteveccih olsa, ubudiyetin
miraciyle arş-ı kemalata çıkabilir. Baki bir insan olur.
____________
Ilk bakista anlasilmasi zor gibi gorunebilir size. Ancak dikkatli okursaniz her zaman cumlenin ya sonu ya da basi ne anlatmak istedigini aciklar tarzdadir. Iman meselesi onemli bir mevzudur canlar. Her insanin arasira imanini tazelemesi gerekir. Cunku normal hayatimiz, dunya teskalelerimiz, isimiz, okul falan filan. Dusunun biraz butun bu ugrasilarimizin icinde kendimize ya da manen ac olan ruhumuza ne kadar zaman ayiriyoruz?
Sizi duyar gibiyim. Hepimiz icin yaziyorum bu sayede bende tekrar etmis oluyorum. Allah'a, peygamberlerine, meleklerine, kiatplarina ve hayir ve serrin Allah'tan olduguna ve de Ahiret gunune iman ediyoruz.İmanın şartları altıdır. Kim bunlardan bir tanesine dahi Allah’ın istediği şekilde iman etmezse mü’min olamaz. Bunlari biliyoruz diyeceksiniz bazilariniz belki ama arasira bilgileri tazlemek gerektigini, neye iman ettigimizi, nasil iman ettigimizi hatirlamanin dogru olacagina inaniyorum. Cunku hic tam iman eden insalar gibi yasayamiyoruz. Mesela ashab-i kiram mubarek insanlar bizim olcumuz onlar olmali. Bahanelerimiz cok fazla ama olsun imanimizi koruyalim canlar. Bu da ancak ibadet ve taatle olur.
Sizi bir gun ASR-I SAADETE davet edecegim, onlarla aramizda ki fark sizide urpertecek.
Evet simdi iman konusunu bir kez daha hatirlayalim:
Allah (c.c) şöyle buyuruyor:
“Ey inananlar! Allah’a, rasulüne, rasulüne indirdiği kitaba ve daha önce indirdiği kitaba inanmakta sebat gösterin. Kim Allah’ı, meleklerini, kitablarını, rasullerini ve ahiret gününü inkar ederse şüphesiz derin bir sapıklığa sapmıştır.” [Nisa: 136]
Allah’a (c.c) imanın geçerli olabilmesi için de şu altı şarta eksiksiz olarak iman edilmesi gereklidir. Bu şartlar ise:
1 - Allah’a İman: Allah vardır ve kemal sıfatlara sahiptir. Yarattıklarının hiçbirine benzemez. Hiçbir şey O’nun dengi ve benzeri değildir. Alemlerde, yerde ve gökte yalnız O yasama (kanun koyma) hakkına sahiptir. Bütün ibadetler yalnızca O’na yapılır.
2 - Meleklere İman: Meleklere Allah’ın (c.c) Kur’an’da, Rasulullah’ın (s.a.s) sahih hadislerinde onları vasfettiği şekilde iman etmek lazımdır ve bu iman şöyle olmalıdır: Melekler Allah’ın kullarıdır. Onlarda dişilik ve erkeklik yoktur. Nurdan yaratılmışlardır. Bir an bile Allah’a karşı isyan etmez, günah işlemezler. Devamlı Allah’a ibadet ederler. Kur’an-ı Kerim’de ve sahih hadislerde isimleri zikredilenlere isimleriyle; (Cebrail, Mikail, İsrafil, Malik, Rıdvan gibi) isimleri zikredilmeyenlerin de hepsine birden iman edilmesi gerekir.
3 - Kitaplara İman: Allah katından gelen kitaplara Kur’an-ı Kerim’de ve sahih hadislerde ismi zikredilenlere ismiyle; (Kur’an, Tevrat, İncil, Zebur) zikredilmeyenlere ise genel olarak iman etmek gerekir. Kur’an’ın dışındaki diğer kitaplar tahrif edilmiş olduğu için onlara Allah (c.c) katından geldiği şekliyle iman edilmesi gerekir. Kur’an ise Allah tarafından korunmak suretiyle kıyamete kadar baki kalacak ve yalnızca O’na bağlananlar kıyamet gününde kurtuluşa ereceklerdir.
4 - Nebi ve Rasullere İman: Kur’an-ı Kerim ve sahih hadislerde ismi zikredilenlere ismiyle, ismi zikredilmeyenlerin ise hepsine birden iman edilmesi gerekir.
5 - Ahiret gününe İman: Ölüm, berzah (ölümden kıyamete kadar olan olaylar), hesap, mizan, cennet, cehennem, kabirde azab veya mükafat göreceklerin acı ve lezzeti beden ve ruhlarıyla duyacaklarına ve en önemlisi öldükten sonra dirilmeye iman edilmesi gerekir.
6 - Kaderin Hayır ve Şerrin Allah’tan olduğuna İman:
Kadere imanın geçerli olabilmesi için şu dört şeye mutlaka inanılması gerekir:
Birincisi: Allah’ın ezeli ve kadim ilmine iman etmek. Allah (c.c) ezeli ve kadim olan ilmiyle ne olacağını bildi ve bu ezeli ilmiyle bildiği şeyleri yazdı.
İkincisi: Allah’ın olmasını dilediği şeyin mutlaka olacağına, olmamasını dilediği şeyin mutlaka olmayacağına gökte ve yerde meydana gelen bütün hareketlerin ve sessizliklerin Allah’ın izniyle olduğuna iman etmek.
Üçüncüsü: Allah’ın bütün mahlukatı yarattığına ve kainatın içindeki herşeyin Allah’ın yaratmasıyla ve takdiriyle meydana geldiğine iman etmek.
Dördüncüsü: Hayır ve şer ancak Allah’ın takdiri iledir. Dolayısıyle kendisine isabet eden şerrin başkasına isabet edebileceği halde kendisine isabet ettiğini zannetmemek, kendisine isabet eden hayrın bir tesadüf sonucu kendisine isabet ettiğine inanmamak.
Allah (c.c) kader hakkında şöyle buyuruyor:
“Şüphesiz ki Biz, herşeyi (önceden tesbit edilmiş) bir kaderle yarattık.” [Kamer: 49] Herşey Allah’ın takdiri iledir. İnsanların yaptığı işleri de Allah yaratır. Yalnız insanlar yaptıkları işleri kendileri yapmış olmaları sebebiyle yaptıklarından sorumlu tutulurlar. Çünkü Allah her insana iyiyi kötüden ayırabilme kabiliyeti vermiş ve hayrı emredip şerri yasaklamıştır.
Allah (c.c) kıyamete kadar olacak herşeyi ve bütün insanların yapacakları şeyleri Levhi’l mahfuzda yazdı. Allah için zaman kavramı olmadığı için bütün bunları ilmiyle yazdı. İnsanları yaptıkları amellerde zorlamadı. Allah’ın (c.c) bütün bunları yazması ezeli ilminden dolayıdır.
Hoscakalin canlar...
Husna
This entry was posted
on Çarşamba, Nisan 14, 2010
at 08:06
and is filed under
Hazine-i ilim,
Ruha dokunanlar
. You can follow any responses to this entry through the
comments feed
.