“Yarının Gelmesini Düşünme”  

Posted by Tespih Taneleri... in



Rabb’ine dön.

Bütün kalbinle O’na koş. Gelecek günü, geçmişin yanına bırak. Yarının gelmesini düşünme. İşlerini bugünde bitir. Yarın, sabah olduğunda, bu hayata veda etmiş olabilirsin.
İman sahibi, dünyalık adamlar arasında bir garip kişidir.

Zâhid olan, âhirette bir zavallı gibidir; çünkü onun arzusu âhiretin güzelliği değildir, efendisidir.

İrfan sahibi ise, Zât-ı İlâhîden gayri her şeyi bir yana atar.


Bazı iman sahipleri dünyada bir zindan hayatı yaşar. Rızkı dar değildir. Çocukları mal içinde yüzer; etrafında dolaşır gülüşürler. Ama kendi iç âlemi hüzün içindedir. Dışından onlar gibi güler. İçi ise kederle doludur.

O insan dünyayı kalbi ile bilir, ne olduğunu anlar. Bu yüzden ona yol verir. Dünyanın tümüne birden yol vermez, sıra ile yapar. Birinci defa yol verir; bekler, bazı güçlüklerini yenebiliyorsa ikinci kısmını da bırakır. Buna da güçlü olduğunu anlayınca üçüncüsüne geçer ve bir daha kalbine koymamak üzere yol verir. Bütün varlığını öz âleme çevirir. Bu hâlinde samimidir. Samimiyeti sayesinde, Hak Teâlâ’nın nuru bir anda varlığını sarar. Dünya ona:

“Beni niye bıraktın?” diye sorar.
“Bu gayet basit, senden daha iyisini buldum da, ondan…” deyince dünya bir daha sorar:
“Beni niçin bıraktın?” O da tekrar şöyle der:
“Sen sonradan yaratıldın; fânisin, ömrün ölçülüdür. Sana bir suret verilmiş. Dışın süslü, ama için bozuk. İç âlemin bir başka. Onu anlıyorum. Seni terk etmemin yegâne sebebi budur.”

Bu anlayışla o irfan sahibi, marifetin aslını bulur, hür olur. Dünyada gezdiği hâlde kalbini dünyadan alır; bir garip kişi olarak gezer.

Zaman olur âhireti de bırakır, her şeyi bırakır. Artık dünya o zâta hizmet eder. Dünyayı, bütün tebaası ile hizmet eder görür, sevinir. Bu hizmetten daha fazla hizmet istemez. İyi işler tutmak için dünyadan faydalanır. Kafiyen ziynet eşyalarına gönül kaptırmaz.
Hiç kimsenin yanına süslü olarak gitmez. Sebebi ise kimsenin dikkatini üzerine çekmemektir. Bu arada tek gayesi, Yaratan’ın gözüne girmektir.

Büyük zâtlar bir şahsı severlerse ona hediyeler yağdırırlar, o bunu bilirdi. Ama esas maksadı hediye değil bizzat efendisi idi. Efendisinin sevgisini kazanmak, onun yegâne sevdiğidir. Efendisi onu sevince her şey onun olur. Kendi varlığı için seçer, her şey olur. Kendi varlığı için seçer, başkalarına vermez…

O iman sahibi bunları iyi öğrenmiştir.

Rabb’ine dön.

Bütün kalbinle O’na koş. Gelecek günü, geçmişin yanına bırak.

 Yarının gelmesini düşünme.

İşlerini bugünde bitir. Yarın, sabah olduğunda, bu hayata veda etmiş olabilirsin. Ey zengin, zenginliğin seni aldatmasın. Yarın, bütün malın telef olabilir; sen bir pula muhtaç fakir kişi olabilirsin.
Her şeyi bırak, hâlen bağlı olduğun şeylerin Hâlık’ı ile ol. O’na benzeyen yoktur. Kendini boş şeylerle avutmaya çalışma. Seni O’ndan gayrisi sevindiremez. Peygamber (s.a.v) Efendimiz şöyle buyurur:

 “İman sahibi, Yaratan’ına kavuşuncaya kadar rahat yüzü göremez.”

(Fethu’r Rabbani / Abdülkadir Geylani)

This entry was posted on Pazartesi, Haziran 18, 2012 at 06:02 and is filed under . You can follow any responses to this entry through the comments feed .

1 yorum

by_sükut  

Her hayrın başı olan Bismillah ile,
''Yarının gelmesini düşünme'' başlığını okuyunca sordum kendime: Hangi Yarın?
Geçmiş zaman ölmüş, gelecek zaman meçhul. Elde sadece an var.
hayırda kalın...

20 Haziran 2012 14:02

Yorum Gönder

Related Posts with Thumbnails
Site'de Kaç Kişiyiz