KIZIM "anne senin yaşındaki teyzelerin, gençlik yıllarında pardüseleri iki beden daha mı büyüktü?" diye sordu. Eskiden kalan resimlere baktığında şimdiki nesiller bu soruyu sorma ihtiyacı hissediyorlar.
Bilindiği üzere, o zamanlar hanımlar, pardüse alırken vücut hatlarının belli etmeyecek genişlikte olmasına dikkat ederlerdi. Başörtüler ise, daha büyük olur ve aşağı doğru uzanırdı. Şimdilerde ise, hanımlar pardüse biraz genişse, hemen terziye verip daraltıyorlar.
Vücuda yapışan pardüse modelleri her mevsim değişiyor. Eskiden hanımların büyük bir çoğunluğu gerçekten örtünmek için pardüse giyerlerdi. Şimdi bazı hanımlar, modayı takip etmek, daha renkli görünmek ve ortama uyum sağlamak için örtünüyor.
Eskiden genç kızlar, evlenecekleri kişiyle, güvendikleri birinin gözetiminde görüşürler, büyüklerin fikrini alırlar ve evlenmeye karar verdikleri takdirde gerekli hazırlıkları yaparlardı. Şimdiki genç kızlar, evlenmeden önce her şeyi tüketiyorlar.
Bir genç kız, karşı cinsle ilişkilerinde ölçüyü kaçırdığında, insanlar hemen yadırgar ve eleştiriye tabi tutarlardı. Şimdi insanlar her şeye alıştılar ya da alıştırıldılar, kimse kimseyi yadırgamıyor. Açıklık, laçkalık, sınırları delinmiş ilişkiler sıradan bir şey gibi görülüyor. Eskiden hanımların iki pardüsesi iki ayakkabısı olurdu. Onlar bunun dışında yapılan alışverişleri israf olarak görürler ve öz eleştiri yaparlardı.
Şimdi hanımlar, her mevsim, her ay her hafta pardüse ve ayakkabı değiştiriyorlar. Modaya uymak her şeyden daha önemli görülüyor. Şunu aklımızdan çıkarmayalım, yaşadığımız hayat şartları ne kadar değişirse değişsin bizler Müslüman olarak kalmaya ve yaşamaya mecburuz. Bunun için, hayatımızda baştan aşağı bir değişime gitmemiz gerekir.
Giyim tarzımızdan, insanlarla ilişkilerimize, yemek adabımıza, zamanı kullanma şeklimize kadar her şeyi gözden geçirmeli ve kul olarak bulunduğumuz koordinatları korumalıyız. Çağın bize hükmetmesine fırsat vermemeli biz çağa hükmetmeliyiz. Bunu da bu kokuşmuşlukla asla yapamayız. Bu nedenle öncelikle şahsiyetimizi ve dik duruşumuzu yeniden diriltmeli ve kendimize gelmeliyiz...
Fatma TUNCER
This entry was posted
on Pazartesi, Mayıs 28, 2012
at 09:33
and is filed under
Hayatin icinden...
. You can follow any responses to this entry through the
comments feed
.
HAKKIMDA
- Tespih Taneleri...
- O'nun (CC) adı ile dokunmalı Kelam'a, kaleme. Bunun için 'Bismillah' diye başlarız söze. Rahman'dan hepimize, Rahim'den yalnız bize gelenle yazarız. O'nun lütfu keremiyle, yalnız O'nu razı etmek üzere yazarız. Ruhumuz ve bedenimizle çeker Besmele'yi, dalarız özlere...
İLETİŞİM ADRESİ
tesbihtanelerim@gmail.com
Sevgili Dostlarim
Blogger tarafından desteklenmektedir.
Son Yorumlar
Facebook Grubum
Kategorilerim
- Hayatin icinden...
- Hikmet Damlalari
- Hazine-i ilim
- Icimden Geldigi Gibi...
- Siirler
- yasanmis hatiralar
- Ruha dokunanlar
- Tane Tane Istanbul
- Pasta ve Börek Tariflerim
- Duyurular
- Yemek Tariflerim
- Kitap Tavsiyeleri
- Allah dostlari
- Tebessum Ettirenler
- Ezgi ve İlahiler
- Mimlerim ve Ödüllerim
- Hayatın içinden
- Hayatın içinden...
- Tane tane İstanbul
Blog Arsivi
-
▼
2012
(194)
-
▼
Mayıs
(19)
- "Hiçbir Şey Olmadığımı Öğrendim"
- Osmanlı İslam Devleti (Mutlaka Okuyun)
- Eskiden Boyle Degildi...
- Perde Arkasi
- Christina Hoffmann
- Regaib Kandiliniz Mubarek OIsun...
- Bir Su Damlası...
- ORUÇ TUTMANIN FAZİLETİ VE İNCELİKLERİ İLE İLGİLİ H...
- Bıkkınlık ve Sabırsızlık Kaybettirir
- Şehirlerimize Mide Penceresinden Bakmak...
- Hayatın Efendisi Olmak... Zor Degil !
- Sevgili Genç Kardeşim
- Habersiz...
- Noktasız Sevgili
- Kuşların, öterken zikrettikleri doğru mudur ? Cok ...
- Kendini nasil buluyorsun?
- İmtihan Dünyası
- Öğreneceksin yüreğim...
- Misafir Duygular...
-
▼
Mayıs
(19)