Herhangi bir mevzuda, geniş, derin ve sistemli düşünme manalarına gelen tefekkür; erbâbınca, kalbin çırası, rûhun gıdası, bilginin rûhu ve İslâmî hayatın da kanı, canı ve ziyâsıdır.
Tefekkür, kalbde öyle bir nurdur ki, hayır ile şer, fayda ile zarar, güzel ile çirkin onunla görülür ve sezilir.. Kâinat onun sayesinde okunan bir kitap hâline gelir ve Kur’ân’ın âyetleri onunla ayrı bir derinliğe ulaşır.
This entry was posted
on Çarşamba, Kasım 21, 2012
at 07:30
and is filed under
Hikmet Damlalari
. You can follow any responses to this entry through the
comments feed
.