Özgürlük hayat damarlarımızdan biriydi! Bakışlarımızdaki bir kıvılcım! Yüreğimizdeki bir ateş! Söylemlerimizin gücüydü özgürlük!
Kim onu damarlarımızda kurutmaya yeltense, hangi el uzansa, hangi dil, hangi düşünce, hangi eylem yönelse canımızı korurcasına siper ederdik.
Kanatlarımızı kıracak avcıyı en büyük düşman bellerdik.
Peki nereye uçurdular şimdi özgürlük kuşumuzu?
Hangi dağın arkasında? Hangi kuyunun dibinde şimdi?
Hangi hainin elinde?
Sınırsız bir hayatın içersinde hoyratça gezmek sorumsuzca soluk alıp vermek miydi özgürlük? Hayır, hayır, tahtından indirilen insanı hak ettiği konuma oturtmak, kaybettiği gönül servetine kavuşturmak, bütün yalancı tanrıları, boş hayalleri, çıkarcı, maddeperest anlayışları, sahte görüntüleri, suskun baykuşları hayatımızdan çıkararak Allah'ın önünde eğilmektir özgürlük.
Daha açık bir ifadeyle, Allah'la aramıza girebilecek, her türlü tabuyu yıkabilmek, karanlıkları yırtarak sabaha ulaşmak, sonsuz bir okyanusun dev dalgalarını delecek kadar iradeli bir damla olabilmektir ya da güçlü ve etkin bir fert olarak özgürlük ordusuna, peygamberler , şehitler, salihler, sadıklar ve dostlardan müteşekkil yalnız Allah'a kul olanların ordusuna katılabilmektir. Yani özgürlük aslında inanmak iman etmektir....
"Ekmeksiz, aşsız yaşanır da inançsız yaşanamaz" der şair...
Oysa şimdilerde insanların ellerine bir somun ekmek tutuşturup, bütün değerlerini alıp götürüyorlar.
Bak..! Ekmeği, zevk, sefa ve eğlenceyi özgürlüğüyle takas eden yığınların ülkesinde bazen öylesine yiğitçe bir çıkış, öylesine gür ve manidar bir ses yükselir ki, bu ses çağın bütün karanlıklarını yırtar, bütün haksızlıklarını duman eder. Canı pahasına, insanlığın onur ve şerefi uğruna savaşır.
Tarih bu özgürlük yolcularının adını saklar bağrında . Tüm Allah elçileri, Allah dostları, hikmet sahipleri, Allah Aşıkları ve Allah'ın kulları... Bu yolda, hak ve özgürlüklerin gasp edildikleri noktada, canların ve bedenlerin medeniyetlere kurban edildiği zamanlarda o coğrafyalarda onların hamurları yoğrulur sonra, insanlığın ve tarihin önüne çıkarlar.
Gecenin sonu sabahtır. Her acının ardında bir mutluluk gizlidir.
Her gözyaşının renginde bir tebessüm... Her tebessümün ardında ruhun özgürlüğe karşı bir uçuşu vardır .
Mutlak özgürlüğe doğru uçuşumuzun öncesinde kendini, ruhunu ve bedenini esaretten, kula kulluktan kurtarıp; yüce Yaratıcıya doğru özgürleşen herkese selam olsun..!
Fatma Tuncer
This entry was posted
on Pazartesi, Kasım 26, 2012
at 09:44
and is filed under
Hayatin icinden...
. You can follow any responses to this entry through the
comments feed
.
2 yorum
Rabbim kimseyi tutsaklıkla sinamasin, çok zor.. Özgürlük göreceli bir kavram tabi ki, sizinde dediğiniz gibi önce kullukta özgürlük lazım gelen...teşekkürler
26 Kasım 2012 17:26
Yorum Gönder
HAKKIMDA
- Tespih Taneleri...
- O'nun (CC) adı ile dokunmalı Kelam'a, kaleme. Bunun için 'Bismillah' diye başlarız söze. Rahman'dan hepimize, Rahim'den yalnız bize gelenle yazarız. O'nun lütfu keremiyle, yalnız O'nu razı etmek üzere yazarız. Ruhumuz ve bedenimizle çeker Besmele'yi, dalarız özlere...
İLETİŞİM ADRESİ
tesbihtanelerim@gmail.com
Sevgili Dostlarim
Blogger tarafından desteklenmektedir.
Son Yorumlar
Facebook Grubum
Kategorilerim
- Hayatin icinden...
- Hikmet Damlalari
- Hazine-i ilim
- Icimden Geldigi Gibi...
- Siirler
- yasanmis hatiralar
- Ruha dokunanlar
- Tane Tane Istanbul
- Pasta ve Börek Tariflerim
- Duyurular
- Yemek Tariflerim
- Kitap Tavsiyeleri
- Allah dostlari
- Tebessum Ettirenler
- Ezgi ve İlahiler
- Mimlerim ve Ödüllerim
- Hayatın içinden
- Hayatın içinden...
- Tane tane İstanbul
Blog Arsivi
-
▼
2012
(194)
-
▼
Kasım
(17)
- HIZIR ALEYHİSSELAM NİÇİN GÖRÜNÜRMÜŞ?
- Şikayet Yok Şükür Var
- Maskelerimiz Vardır
- Islamin Isigin da Uyanmak
- Neredesin Ey Özgürlük
- Sürü Psikolojisi Ne mi?
- Sevdim...
- Tefekkür
- Kötülük
- Çekip Gitmek
- Vaktini Degerlendirmek..
- 1434 Hicrî Yılında 40 Hicret(cok guzel)
- Hicri Yilimiz Mubarek olsun...Sene Basi Dualari...
- Biz Boyle Degildik !
- APTALIN ÖYKÜSÜ
- Hayatimda ki noktalama isaretleri..
- Beni Almaya Geldim..
-
▼
Kasım
(17)