Şikayet Yok Şükür Var  

Posted by Tespih Taneleri... in



Hayatınız boyunca şikayet ettiğiniz şeyleri sırayla yazınız.

Geçim derdi, ayrılık, ölüm, vefasızlık, hastalık.. gibi şeylerden şikayet ederiz.

Kahbe felekten şikayet ederek sızlanarak derdimize dert katarız da farkına varmayız.

Kendi hatalarımızı da yaratanın üzerine atarız.

İbrahim aleyhisselam gibi "Hastalanırsam şifayı veren O'dur" diyerek hatayı kendimize, şifayı Allah'a nispet etmeliyiz. (Bak Şuara süresi ayet 80)

Halimizden şikayet etmeden önce şikayet edeceğimiz şeyin bizim üzerimizdeki süresini de hesap ederek sızlanalım.

Mesela, nefes darlığından şikayet eden bir insan sıhhatli dönemlerini hesap etsin.

Bir dakikada 20 nefes ki bir tanesi parayla satılsaydı dünyanın en pahalı malı olurdu.

Bir saatte 1200, bir günde 28.800, bir yılda 10.512.000 (on milyon beş yüz on iki bin) nefesi parasız alıp verirken vereni hiç hatırlamıyoruz.

Elli yılda beş yüz milyonun üzerinde nefes alıp verirken bir hatamız nedeniyle nefes alıp vermede sorunumuz olsa şikâyetimiz ayyuka çıkıverir.

Fakirlikten şikayet eden adam: "Bana bir şey vermemiş ki" diyerek şikayette bulunur.

Eğer organ mafyasından birine gitse ve bir böbrek lazım dese, gözü, kulağı, ciğeri, kalbi, midesi, saçından tırnağına kadar her yeri en zengin ülkenin hazinesiyle alınabilecek bir şey değildir.

Mutsuz olduğunuz zamanlarla mutlu olduğunuz zamanların sayısını kıyaslayın.

Ağız tadıyla acı soğan kuru yavan yiyecekleri bal gibi yediğiniz zamanlarla bolluk zamanında bulup da yiyemediğiniz zamanları kıyaslayın.

Acı-tatlı günlerinizden acıları gözünüzün önüne getirerek tatlı günlerinizi kapatmayın.

Acılı günlerinizi saymaya kalksanız saymanız biter ama tatlı günleriniz saymakla bitmez.

Onun içindir ki tatlı günlerin sayılması istenmez ancak Allah'a şükredilmesi istenir.

Diş sızınız veya böbrek ağrınız, sizi inim inim inletirken bu ağrıların kaç gün veya kaç saat sürdüğünü düşünün ve ardından kaç bin gündür hiç ağrımadan size mutluluklar verdiğini de düşünün de Allah'a hamd edin.

Sevdiklerinizden ayrı düştüğünüz gurbet günlerinden, ayrılık aylarından şikayet ederken sevdiklerinizle kaç ay veya yıl beraber olduğunuz düşünün.

Sevdiklerinizle beraber geçen yüz ayın bir ay gibi geçiverdiğini, "aaa ne çabuk geçmiş günlerimiz ve aylarımız" dediğinizi düşünün ve uzun mutlulukların çok kısa geldiğini, mutluluğun bizim hayatımızda daha fazla olduğu halde çabuk geçtiği için farkında olmadığımızı hatırlayarak şükrümüzün şikayetimizden fazla olması gerektiğine karar verin.

"Dünyam karardı" dediğiniz günlerle aydınlık günlerinizi kıyaslayın.

Elektriğiniz kesildiğinde bir dakika bir gün gibi uzayabilir.

Güneşin on iki saat size ışık vermesi ise farkına varılamayack kadar kısa sürer.

Sevdikleriniz öldüğünde karalar bağladığınızı, bağrınıza taş bağladığınızı, kalbiniz yanarken gözünüz yaş akıttığını ben de biliyorum ama o sevdiğiniz insanla kaç bin günler mutlu bir hayat geçirdiğinizi düşünürseniz, şikayet yerine şükredersiniz.

Canınıza kasteden kaç düşmanınız var?

Varsa sayabilirsiniz ama sizi sevenlerinizi sayamazsınız. Çünkü çok fazladır.

Öyle ise şikayet neden?

Sızlayan dizleriniz üzerinde kaç senelerce gezdiniz, dolaştınız, koştunuz, yay gibi gerdiniz ve uzak diyarlara onunla gittiniz de size verdiği mutluluğu hatırlamadınız.

Ama sızlamaya başlayınca elli yıllık mutluğu bir saatlik sızıyla kapatıyoruz.

Bin defa vefalı davranan dostunuzu bir defa vefasızlık yaptı diye gönül defterinden sildikten sonra diğer dostlarınıza şikayette bulunmayın.

Bin defaki vefasını hatırlayın.

Rabbimiz, İnşirah süresinde her zorluğun iki kolaylığı olduğuna dikkatimizi çekiyor.

İsterseniz İnşirah süresini "Şifa Tefsiri" nden bir okuyuverin.


Mahmut Toptaş

This entry was posted on Perşembe, Kasım 29, 2012 at 09:37 and is filed under . You can follow any responses to this entry through the comments feed .

0 yorum

Yorum Gönder

Related Posts with Thumbnails
Site'de Kaç Kişiyiz