Duygu mu, Mantık mı?  

Posted by Tespih Taneleri... in





Hem duygu, hem mantık elbet...

Ama ne hikmetse kimse kimseyi “duygusal” olmaya dâvet etmez...

“Mantıklı ol”, “akıllı ol”, “düşünceli ol” derler, ama “duygusal ol” demezler...

Sanki insan salt akıl, mantık ve düşünceden ibaret bir varlık!

Belki de bu yüzden duygularımızı çoğunlukla içimize atar, git gide içimizde pörsüyüp çürümesini ve zamanla yok olmasını bekleriz.

Bu kendimize yapabileceğimiz en büyük kötülüktür aslında...

Çünkü insan, mantık ve düşünce kadar duyguya da muhtaçtır...

Bir anlamda duygusuz insan kaygısız insandır!

Bir gün rahmetli babam, bilmem neden, “Hâlâ çocuksun” dedi...

O gün incindim! Babama büyüdüğümü ispatlamak için envai çeşit yöntem denedim...

Keşke şimdi de birileri bana “hâlâ çocuksun” dese...

Bir deseler, öyle mutlu olacağım ki...

Her yetişkinin içinde yaramaz bir çocuk yaşadığına yürekten inanıyorum...

Ve içindeki yaramaz çocuğu öldürdüğü zaman, insanın ihtiyarlamaya başladığını düşünüyorum...

Bir yetişkin, sırf içinden geldiği için pantolonunun paçalarını sıvayıp çamurun gözüne basmıyorsa...

Deniz kıyısında durup dalgın dalgın ufka bakmak yerine denizde taş sektirmece oynamıyorsa...

Zaman zaman parka gidip (yahut arka bahçeye çıkıp), “Elâlem ne der?” kaygısına düşmeden çayırlarda yuvarlanmıyorsa...

Yaz yağmuru altında sırılsıklam olana dek yürümüyorsa...

Ayağına gelen topa vuracağı yerde bel bel arkasından bakıyorsa...

Somurtup duruyor, nerede bir çocuk görse azarlıyorsa...

Açık havada sırtüstü yatıp gökyüzündeki bulut karmaşasında değişik şekiller üretmiyorsa...

Gecenin bir vakti otomobilini ıssız bir yerde durdurup, yıldızlarla konuşmuyorsa...

Ayın yüzeyindeki lekeler hakkında kendine çocuksu masallar anlatmıyorsa...

İçinden geldiği için bir gülü okşamıyor, koklamıyorsa...

Güneşin doğuşunu, ya da denizdeki dalgacıklara pembe öpücükler göndere göndere batışını seyretmiyorsa...

Karların üzerine yatıp vücut izi (yürek izi) bırakmıyorsa...


Hiçbir ağaca çıkma isteği duymuyorsa...

Herkesin gözünün önünde uçurtma uçurmuyorsa...

Bazen bürosunu kilitleyip seksek yahut misket oynamıyorsa...

Bir aynaya uzun uzun bakıp kendine göz kırpmıyorsa...

“Deli” demelerini umursamadan bazen kendi kendisiyle konuşup gülmüyorsa...

O yetişkin, içindeki son çocuğu da öldürmüş demektir!

İçindeki çocuğu öldüren yetişkin olumsuz, negatif, tasalı, keyifsiz, hayata karşı ilgisiz ve asık suratlı olur!

Bu yüzden mi acaba orta yaş kertesinde çekilmez oluyoruz?


Yavuz Bahadıroğlu

Bu sene ki tatilimde aynen Yavuz Bahadiroglu'nun dedigi gibi yaptim...Yasim cok buyuk degil ama yasananlar biraz yipratmis olsa da hic bir sey aklima gelmeden, herseye ragmen, herkese inat, icimde ki cocugu coook serbest biraktim... Hic kasmadim ne olursa olsun dedim ve denizde su sporlarindan tutun da atv ile safariye bile ciktim... Lunaparkta da herseye bindim, hayatin tadini cikardim...
Uzun zamandir bu kadar eglenmemistim... Sadece kahkaha ve ciglik...:))
Nasiplendiren Allah'ima sonsuz hamd ve sena olsun diyorum cunku gercekten cok ihtiyacim varmis...

Ozgurluk ne kadar guzelmis ya hu! Unutmusum...

Kesinlikle mantigimla degilde duygularimla hareket ettim hayatim da ilk defa...

Tadina doyum olmadi...:)

Mantik tabi ki gerekli ama insanin arada duygularini da serbest birakmasi gerektigini dusunuyorum...

Yazarin dedigi gibi huysuz yaslilar kategorisine girmemek icin en azindan...:))

Sevgilerimle...





























































This entry was posted on Pazartesi, Ağustos 08, 2011 at 14:19 and is filed under . You can follow any responses to this entry through the comments feed .

2 yorum

Bu soruyla karşılaştığımda hep aklıma bir hocamızın verdiği örnek geliyor artık; Mel'un şeytanda mantığıyla hareket ederek Hz.Adem'e secde etmemişti. İnsan da mantığına çok güvenmemeli 'beşer şaşar'ı aklına getirerek.Bu bizim için daha kârlı olabilir :) Saygılar.

8 Ağustos 2011 23:57

Kesinlikle haklisiniz...Tesekkurler

14 Ağustos 2011 14:20

Yorum Gönder

Related Posts with Thumbnails
Site'de Kaç Kişiyiz