En iyi barınacağınız, oturacağınız yer, her şeyden evvel kendi evinizdir. Aile çerçevesi dışında kalan meselelerden sizi sorumlu tutan yok. Bu sebeple huzur içinde, rahat rahat, size yakışan bir vakarla evinizde oturunuz. Evinizin işlerini görünüz ve evinizle ilgileniniz.
Zaruret icabı sokağa çıkmanız gerekiyorsa, bu konuda size izin verilmiştir. Fakat iffetinizi ve namusunuzu korumalısınız. Herkesin dikkatini çekecek şekilde giyinmeyiniz. Başkalarını sizinle meşgul olmaya zorlamayınız. Gözler aracılığıyla insanların gönüllerini avlayacak şekilde güzellik gösterilerinde bulunmayınız. Yürürken ağır başlı olunuz. Ellerinizle işaretler yapmayınız. Yüzünüzü göstererek kaş ve göz oyunlarına başvurmayınız. Hele kırıtarak hiç yürümeyiniz. Yabancı bakışları üzerinize toplayıcı hareketlerden sakınınız. Mücevherlerinizi, bilezik ve sairenizi gizleyiniz. Bunları şangırdatarak, seslerini duyanların gönüllerini avlamaya kalkmayınız. "Benim de cicilerim var." kabilinden hareketler yapmayınız. Konuşmanız gerekiyorsa ciddi olunuz. Fiskos yapmayınız. Ölçülü konuşunuz. Bakın! Bu hususta ALLAH Teâlâ size özel ne buyuruyor:
"Ey hanımlar! Eğer ALLAH Teâlâ'dan korkuyorsanız yabancı erkeklere karşı kırıtarak konuşmayın, sonra kalbinde şehvetten dolayı hastalık bulunan kimsede arzu uyanabilir. Güzel, ölçülü ve ağır başlı söz söyleyin." (Ahzab Sûresi:32)Bu sebeple: Namahrem erkeklere karşı kırıtarak konuşmayın. Yılışıklık ifade eden davranış içinde söz söylemeyin. Gülerek, işvelenerek konuşmayın. Naz ve cilve yaparak hitap etmeyin.Zira bir hanımın bu şekilde konuşması, kalplerinde şehvetten dolayı hastalık bulunan erkeklerde arzu ve ilgi uyandırabilir. Böylece kötü niyetin ilk adımı atılmış, kötü düşünmenin tohumuna ortam hazırlanmış olur. O bakımdan kadının kırıtarak, işvelenerek, cilve yaparak konuşması haram kılınıp yasaklanmıştır.Kadının ağır başlılığı, ciddiyeti, söz ve davranışlarındaki ölçülülüğü çok önemlidir. Çevresindeki insanlara hürmet telkin etmesinin başlıca sebeplerinden bir kısmının bunlar olduğunu söyleyebiliriz.Bu prensipleri nazarı dikkate aldığınız takdirde sokağa çıkmanızda her hangi bir sakınca yoktur. İhtiyaçlarınızı görmek için evlerinizden dışarıya çıkabilirsiniz. İşte Kur'ân-ı Kerim'in ahlâkı bunlardır.
Muhterem Arkadaslar;
Osmanlı devleti zamanında hiçbir Padişah, hiçbir Sadrazam, hiçbir paşa, hiçbir bürokrat hanımlarını yanlarına alıp toplumsal ve kamusal alana taşımamıştı. İslâm dininde, tesettürlü de olsa Müslüman devlet adamlarının kadınları, erkeklerin arasına karışmaz. Osmanlı toplumunda Müslüman kadınlar trenlerde, vapurlarda, tramvaylarda kendilerine mahsus, özel bölümlerde seyahat ederlerdi. Yine Müslüman hanımlar lokanta ve muhallebicilerin ailelere tahsis edilen bölümlerinde yemek ve tatlı yiyebilirlerdi. O bölgeye, kocaları da olsa erkekler giremezdi.Sayın kişi dindar bir Müslüman imiş, hanımı başörtülü imiş... Yüksek tepeye çıkınca, hanımı ile birlikte resepsiyonlara, davetlere, toplantılara, içkili ziyafetlere katılacakmış.İslâm'da böyle bir şeyin yeri yoktur. Böyle bir şey dindarlıkla, Müslümanlıkla olması mümkün değildir.Birtakım Müslümanlara hitap ediyorum: Takva ve dindarlık ile fısk, fücur ve günahı birbirine karıştırmayalım."Bizim istediğimiz İslâm..." diye bir şey olamaz. ALLAH Teâlâ'nın bildirdiği, Resûlullah (S.A.V.) efendimizin tebliğ ettiği, 15 asırdır müctehidlerin, fukahanın, salihlerin anlattıkları İslâm'ı ölçü alalım.
Bu yaziyi Allah rizasi icin yayinladim...Uzerinde tefekkure davet ediyorum sizi...Aklin yolu birdir...Kaynaklar ordata ve barizdir...Islami kendimize degil, kendimizi islama uydurmaya calisalim insallah... Sevgilerimle
This entry was posted
on Salı, Aralık 28, 2010
at 12:57
and is filed under
Hazine-i ilim
. You can follow any responses to this entry through the
comments feed
.
4 yorum
Çok güzel anlatilis, Allah razi olsun...
28 Aralık 2010 19:28
Doğru söze ne denir,aynı fikirdeyim yüksekler baş döndürüyor,Hazır olmayan çıkınca şaşırıyor bir gün kendilerini tepe taklak aşağı da bulacaklar ama dönüşü olmayacak.ALLAH yar ve yardımcımız olsun....
29 Aralık 2010 02:25
Bunlar günümüzde unutulmaya yüz tutmuş Allah'ın emri . Kadının kendine ,tesettürüne ,hal ve hareketlerine çeki düzen vermesi ailenin düzelmesine ve dolayısıyla toplumun düzelmesine sebep olacaktır .Çok önemli bir konuya değinmişsiniz Allah razı olsun .Sevgilerimle....
30 Aralık 2010 18:03
Yorum Gönder
HAKKIMDA
- Tespih Taneleri...
- O'nun (CC) adı ile dokunmalı Kelam'a, kaleme. Bunun için 'Bismillah' diye başlarız söze. Rahman'dan hepimize, Rahim'den yalnız bize gelenle yazarız. O'nun lütfu keremiyle, yalnız O'nu razı etmek üzere yazarız. Ruhumuz ve bedenimizle çeker Besmele'yi, dalarız özlere...
İLETİŞİM ADRESİ
tesbihtanelerim@gmail.com
Sevgili Dostlarim
Blogger tarafından desteklenmektedir.
Son Yorumlar
Facebook Grubum
Kategorilerim
- Hayatin icinden...
- Hikmet Damlalari
- Hazine-i ilim
- Icimden Geldigi Gibi...
- Siirler
- yasanmis hatiralar
- Ruha dokunanlar
- Tane Tane Istanbul
- Pasta ve Börek Tariflerim
- Duyurular
- Yemek Tariflerim
- Kitap Tavsiyeleri
- Allah dostlari
- Tebessum Ettirenler
- Ezgi ve İlahiler
- Mimlerim ve Ödüllerim
- Hayatın içinden
- Hayatın içinden...
- Tane tane İstanbul
Blog Arsivi
-
▼
2010
(297)
-
▼
Aralık
(25)
- YILBAŞI (NOEL) Tarihcesini Biliyor musunuz?
- Aldırmadan Kalmayı Bilmeli Insan...
- Sözün Derman Olsun
- Müslümanım Diyen Ey Hanımlar, Kızlar!
- "İnsanların en günahkârları boş konuşmalara en faz...
- Yüreğe diken girer kalbe gül !..
- Kalemi Serbest Bırak
- İbn Mes'ud'un Yakınması...
- Her aşkta şefkat vardır, her şefkatte aşk vardır...
- Mesnevi'den Hikmet Damlalari
- Biraz Işık Lütfen
- Savaş Ay Hac İle İlgili Duygularını Paylaştı: "Arı...
- Kalbin isidir sevmek
- Müslümanın Zenginlikle İmtihanı
- Bir Hikmet Damlasi Daha...
- Hakk'a Meyletmek
- Nedim'den Bir Dilruba...
- Kabir Azabından Kurtaran Şeyler
- Peygamber Efendimizin S.A.V.'in Ruyasi
- Söz islemez yüreklere, sükutum daglar gibi...
- "Ümmetin Başına Gelen İlk Bela Doyasıya Yemektir!’
- Herkesin ölümü kendi rengindedir...
- UNUTMA SEVGİLİ DOSTUM
- ... Huzurunda Huzur Buldum...
- Mesnevi'den Hikmet Damlalari
-
▼
Aralık
(25)