Geçen gün arkadaşımla birlikte çarşıya alışverişe çıktık. Beğendiğimiz güzel ürünleri olan bir mağazaya girdik. Arkadaşım kıyafet bakarken, giysiler içinde kendini kaybetmiş hanımları izlerken buldum kendimi. Öyle bir kendini kaybetme hali ki inanılır gibi değil. Aman Allah’ım sadece birkaç defa giyilip sonrasında kenara fırlatılan bir daha yüzüne bile bakılmayacak kıyafetler için inancını, Rabbimin rızasını gözetmeyen değerlerini ve edebini sadece övgü alabilmek topluma şık resim verebilmek için bir süreliğine rafa kaldıran kadınların içler acısı halleri.
Onu giyip bunu çıkaran raflardaki olanca giysileri bir bir indirip “Acaba bu mu? Yok yok şu üst kısımdakiler daha mı güzel ne? Hıııı aslında orda durduğu gibi değilmiş, ayyy çok kararsızım bir fikir verebilir misiniz? Aaaa sizde canım hiç yardımcı olmuyorsunuz.” Başımı çeviriyorum bu tarafta aynanın karşısında bir bayan bedeniyle mücadele halinde dilinde kızgın sözcükler. “Vücut vücut değil ki ne giysem yakışmıyor. Ahh şu yanlarım var ya işte onlar olmasa cuk diye oturacakta işte o da bende yok.” Hanımefendi gözüne kestirmiş bir kıyafeti bedenine oldukça küçük niye olmuyor diye homurdanıyor. Dik kafalılığını bir aşıp kendine uygun kıyafeti bir giyse ne ayıplarını görecek ne de karşısındaki görevliyi verem edecek. Olur mu kadıncağız alışveriş yapıp stresini mağaza çalışanlarına devretmeye gelmiş yani o kadar kararlı.
Başımı kasaya doğru çeviriyorum gördüğüm manzara diğerlerini açık ara geride bırakacak kadar vahim Allah’ım olacak iş değil. Kadının biri aldıklarının ücretini ödeyecek karşısında görevli bey hesaplamaları yaparken kadın beden dilini harekete geçiyor iki kolunu birbirine bağlayıp kasaya abanırcasına eğiliyor, yarı beline kadar sarkarak müdahale pozisyonunu alıp “Aaaa lütfen siz şimdi niye onun fiyatını böyle hesaplıyorsunuz etiketinde öyle yazmıyordu ama.” Serzenişleri. Adamcağız izah etmeye çalışıyor; fakat hey hat! Kadın fişe takılı bir üslupla “Hayır öyle olmaz siz şu fiyat yapın alayımda gideyim.” Görevli bey nerde o günler bakışlarıyla “Hanımefendi zor sizin dediğiniz gibi olması.” diyor ama nerde kadın duymuyor bile. O bir rakam söylüyor bey bir fiyat söylüyor bir türlü son rakam belirlenemiyor. Kadın anında taktik değiştiriyor “Bakın noluur uygun bir fiyat yapın her zaman müşteriniz olurum inanın benim birçok çevrem var onlara da tavsiye ederim hadi hadiii siz yaparsınız bir şeyler.” Yalvarmayı bir sonraki boyuta taşıyor. İlk defa gördüğü bu beye hatırım için şu fiyatı yapın deyince adeta bulunduğum yere çakıldım.
Rabbim bu neyin pazarlığı canının mı imanının mı neyin neyin? Pazarlığı onu kadınlığından, kulluğundan çıkarırcasına bu duruma sürüklemiş olabilir. Ne acıdır ki kendini unuttuğu sadece ve sadece dünyalık. Alimlerin çarşı pazarlar şeytanların cirit attığı yerlerdir sözlerini daha iyi idrak ediyorum. Demek ki böyle nefsimizin oyuncağı oluyoruz. Hem Allah’ın nazarından hem de insanların gözünden düşülüyor. Ne acı tüm güzel hasletleri mağazalarda bırakıp eve müflis bir şekilde dönmek. En şaşırtan kısım da kar ettiğini hissederek kayıplarının farkında olmamak. Öyle gaflet halindeyiz ki ‘benim pazarlığım çok iyidir’ övgüsüyle böbürlenmek… İnsanoğlu kayıp ve kazançlarına bir farkındalık yapabilse kendi kullanma kılavuzunu ulaşacak; fakat nefisle mücadele edebilse gafil olmasa belki o vakit birçok davranışımız yönünü daha kolay bulacaktır.
Biz kadınların en güzel ziyneti edeptir, onu hayâ takip eder. Büyükler şöyle der: “Hayâyla iman paralel bir birine bağlantılıdır biri giderse ötekide gider.” Asaletli duruş kadının zırhıdır. Ağzından çıkan sözler inci gibi kıymetlidir; düşünce süzgecinden geçmiş olmalı. Sükûneti bir arif bilgeliği taşımalı. Allah (cc) bizlere çok kıymetli örnek teşkil edecek kadın profilleri göndermiştir. Benlik duygusunu bir kenara koyabilsek bu örneklerle karakterlerimizi ne de güzel donatırız. Bunun hesabını Rabbimize vereceğiz şüphesiz o gün gelmeden akledelim yanlışlarımızı, davranışlarımızdaki eksiklikleri bir bir gün yüzüne çıkarıp yüzleşelim. Allah’ (c.c) ın biz kadınlara kıldığı kıymeti fark edelim özel olduğumuzu bilelim o doğrultuda hareket edelim. Siz siz olun bu değerli emaneti değersiz kılmayın.
Nagehan İpek
This entry was posted
on Cuma, Mayıs 31, 2013
at 10:08
. You can follow any responses to this entry through the
comments feed
.