Bir Rahmet Kapısı Daha Açılıyor...  

Posted by Tespih Taneleri... in



 Allahu Teala'nın üzerine yemin ettiği on geceyi içinde bulunduran Zilhicce ayına günler kaldı. Mağfiret kapılarının açıldığı zamanlar olarak değerlendirilen bu günleri fırsat bilip bir kez daha O'nun huzuruna çıkıp af dilemeye ne dersiniz?
Duyanlar duymayanlara soylesin ! Bir kisinin tutacagi bir oruca dahi olsa vesile olmak o sevaba ortak olmaktir biliyor sunuz..:) En altta bahsettigim namazi mutlaka kilmaya calisalim..

Bir heyecanla kapısını araladığımız mübarek Ramazan-ı Şerif ayını uğurlayalı çok olmadı. Bu kutlu ayın atmosferinden uzak kalmanın hüznüyle beraber, insan kendine her günü Ramazan ayındaki gibi geçirme sözü verebiliyor. Mesela bu mubarek gunleri yine toplu halde oruca niyetlenip, her seferinde biriniz evinde ortak hazirlanan ikramlarla iftarlar organize edip bereketlendirebilirsiniz...

Bunun için en iyi fırsatlardan biri de içinde hac ibadetinin eda edildiği, milyonlarca insanın Arafat'a koşup Rabb-i Rahîm'den af fermanını aldığı, şeytanların taşlandığı, kurbanların kesildiği, dört gününün değil neredeyse her gününün bayram olduğu Zilhicce ayı.

Kur'an-ı Kerim'de Fecr Sûresi'nin başında "Fecr'e ve on geceye yemin olsun ki..." diye bahsedilen, Peygamberimiz'in (sallalahu aleyhi ve sellem) "Allah'a ibadet edilecek günler içinde Zilhicce'nin ilk on gününden daha sevimli günler yoktur..." dediği o günlere yaklaşıyoruz. Zilhicce ayı 15 Ekim Pazartesi'yi 16 Ekim Salı'ya bağlayan gece giriyor.

Kamerî ayların 12'ncisi olan Zilhicce ayının hac ibadetinin yerine getirildiği umumi af ve bağışlanma ayı olduğunu biliyoruz. Bu mübarek ayın birinden onuna kadar olan zaman dilimi "leyâli-i aşere", yani on mübarek gece olarak biliniyor. Ramazan'daki bol sevaplı ve çok feyizli ibadetlerden uzak kalmamak adına Zilhicce âdeta bir "teselli armağanı". "Keşke Ramazan biraz uzun olsaydı?" ya da "Ah, Ramazan'ı hakkıyla ihya edebilseydim?" diye hayıflananlar için bu on gece muhteşem bir fırsat.

Özellikle Cenab-ı Hakk'ın ayrı bir önem verdiği Zilhicce ayının ilk on günü mukaddes beldelere gidenler kadar gidemeyenlerin de istifade edebileceği bir zaman dilimi olması bakımından önemli.
Bu on günü daha iyi değerlendirmek adına öncelikle her zaman ve zeminde en vazgeçilmez ibadet olan beş vakit namaz asla ihmal edilmemeli. Çünkü hiçbir nafile ibadet farzların yerini tutmuyor. Namazları vaktin evvelinde ve cemaatle kılmaya çalışmalı, namazda ihsan şuurunu yakalama gayreti olmalı. Hiç değilse bugünlerde kuşluk, evvabin, teheccüt gibi manevi hayata can katan namazları aksatmadan kılmalı, geceleri değerlendirerek Rabb'imize kurbiyet kazanmaya çalışılmalı.
Tevbe edip, mağfirete erme zamanı

Allah'ın ve Resulü'nün bu ayın üzerinde önemle durduğu ve ihya edilmesi gerektiği birçok kaynakta açıkça belirtiliyor. Peygamber Efendimiz'in (aleyhissalatü vesselam) bu günlerde Allah'ın mağfiret kapısının sonuna kadar açıldığına dair beyanını hatırlarsak:

"Allah Teala, Zilhicce'nin birinci günü Adem Peygamber'i affetmiştir. İşte bu günde oruç tutan kimsenin Allah (cc) ufak-tefek günahlarını affeder.

İkinci gününde Yunus Peygamber'in duasını kabul ederek kendisini balığın karnından dışarı çıkarmıştır. Bu günde oruç tutan kimse, bir yıl ibadet etmiş gibi sevap kazanır.

Üçüncü günü Allah, Zekeriya Peygamber'in duasını kabul etti. Bu günde bir dilekte bulunanların dileğini Allah muhakkak yerine getirir.

Dördüncü günü İsa Peygamber'in doğduğu gündür. Bu günde oruç tutanlardan Allah, umutsuzluk ve yoksulluk gibi kaygılarını kaldırır. O kimseler aynı zamanda kıyamet günü iyi kullarla beraber olacaktır.

Beşinci günü Musa Peygamber'in doğum günüdür. Bu günde oruç tutan kimse münafıklıktan ve kabir azabından kurtulur.

Altıncı günü Allah , sevgili peygamberi Hz. Muhammed (sas)'e hayır kapılarını açar. Bu günde oruç tutanlara Allah rahmet nazarıyla bakar ve onları ebediyen azaba uğratmaz.

Yedinci günü cehennem kapıları kapanır. Zilhicce'nin ilk 10 günü geçene kadar asla açılmaz. Bu günde oruç tutan kimseye Allah bilgisinin kavrayamayacağı derecede sayısız mükafatlar verir.

Sekizinci günü İbrahim Peygamber'in (as) kurban kesme hususundaki rüyasını, gördüğü ve düşünmeye koyduğu gündür. Bu günde oruç tutan kimseye Allah bilgisinin kavrayamayacağı derecede sayısız mükafatlar verir.

Dokuzuncu günü arife (Hz. İbrahim'in (as) oğlu İsmail'i kurban etmesi gerektiğini anladığı) günüdür. Bu günde oruç tutan kimsenin Allah geçmiş ve gelecek ufak-tefek bir yıllık günahını affeder. 'Bugün dininizi (İslamiyet) son olgunluk derecesine eriştirdim ve size karşı olan nimetimi tamamladım.' diyen Cenab-ı Hakk'ın kelamı bugün inmiştir.

Nihayet Zilhicce ayının onuncu günü de Kurban Bayramı günüdür. Bu günde kurban kesen kimsenin Allah (cc) kurbanın daha ilk kan damlası yere düşer düşmez, hem kendinin hem de çoluk çocuğunun ufak-tefek tüm günahlarını affeder. Yine bugün de bir mü'min karnını doyuran veya herhangi kimseye sadaka veren kimse kıyamet günü bütün ahiret sıkıntılarından kurtulmuş olarak diriltilir."

Namazlara daha çok özen gösterilmeli




Bir günlük oruca bin yıl sevabı

Efendimiz'in müjdelediği örneklerdeki gibi bu on günde mümkünse oruç tutulmalı. Nebiler Serveri

"Allah'a ibadet edilecek günler içinde Zilhicce'nin ilk on gününden daha sevimli günler yoktur. O günlerde tutulan her günün orucu bir senelik oruca, her gecesinde kılınan namazlar da Kadir Gecesi'ne denktir."

müjdesi bugünlerde tutalacak orucun mahiyetini gösteriyor.

Zilhicce'nin ilk dokuz günü oruç tutanın, ömrü bereketli olur, malı çoğalır, çocuğu belâlardan korunur, günahları affedilir, iyiliklerine kat kat sevap verilir, ölüm anında ruhunu kolay teslim eder, kabri aydınlanır, mizanda sevabı ağır basar ve cennette yüksek derecelere kavuşur.

Dokuz gün tutmayanlar ise hiç değilse arefe gününü ve bir gün öncesini oruçla ve ibadetle geçirebilir. Çünkü on gece içinde, bilhassa terviye, arefe ve bayram gecelerini ihya etmenin özel bir yeri vardır. Hatta Zilhicce'nin ilk on günü Ramazan'a benzer bir şekilde ihya edilebilir.

Teşrik tekbirleri mutlaka getirilmeli


Zilhicce'nin dokuzuncu günü olan arefe günü bu ay içinde ekstra özen gerektiriyor.
Bu günde bin İhlâs Sûresi okumak çok faziletli olduğu gibi, oruç tutulması, Kur'an okunması, çok dua ve istigfar edilmesi de tavsiye ediliyor. Çünkü arefe, tevhidin, azamet ve kibriyanın tam hissedilip ilan edildiği gün. Teşrik, "doğuya doğru gitmek, parlamak, eti güneşe sermek" anlamına geliyor. Arefe günü sabah namazından itibaren bayramın dördüncü gününün ikindi namazına kadar, 23 farz namazının arkasından birer defa

"Allahu ekber Allahu ekber, Lâ ilâhe illallahu vallahu ekber. Allahu ekber ve lillahi'l-hamd"

diyerek teşrik tekbiri getirilmeli. Birçok fakihe göre vacip olan teşrîk tekbirleri, bazılarına göre ise sünnet. Döndüren, Ebû Yusuf ile İmam Muhammed'e göre farz namazlarını kılmakla yükümlü olanlara bu tekbirlerin vacip olduğunu anlatıyor. Bu konuda tek başına kılanla, imama uyan, yolcu ile mukim, köylü ile şehirli, erkekle kadın eşit. Teşrîk tekbirleri cemaatle de, yalnız başına da eda edilir. Unutulduğunda hatırlayınca kaza edilebilir. Erkekler tekbiri açıktan, kadınlar ise gizlice getirir.

Tuğba Kaplan


 






This entry was posted on Cumartesi, Ekim 13, 2012 at 10:55 and is filed under . You can follow any responses to this entry through the comments feed .

0 yorum

Yorum Gönder

Related Posts with Thumbnails
Site'de Kaç Kişiyiz