Birine sordum ki ölümün aslı nedir
Dedi ki sevmemektir, içmemektir
Ne zaman ki elimdeki kadeh düşüp kırılır
Bil ki vakit gurup, yaklaşan ölüm demektir
Dedi ki sevmemektir, içmemektir
Ne zaman ki elimdeki kadeh düşüp kırılır
Bil ki vakit gurup, yaklaşan ölüm demektir
Yorgun bir işçiye sordum aynı soruyu
Yüzüme tuhaf tuhaf bakıp durdu
Sanki dili bağlanmış da yüz mimikleriyle
Benim için ölüm, işsizlik diyordu
Bir askere sordum aynı soruyu
Dedi ki çirkini, korkulara yenilmektir
Ölümün güzeliyse cihad yaparken şehit olmak
Ne götüreceğini yaşarken bilmektir
Hiç ağlamamış bir hakime sordum bu soruyu
Titredi deri değiştiren bir yılan gibi
Belli ki ölümü hiç aklına getirmemiş;
Herhalde iktidardan düşmek dedi.
Az gözlü bir bezirgâna sordum bu soruyu
Bir servetine baktı, bir de dağlara
Ne fırtınalar atlatmıştı bugüne dek
Ölüm, bir iflastı kapkara
Şanlı bir güzele sordum aynı soruyu
Işıklı kanatları aniden buruşuverdi
İlk kez sıkışıyordu zaman aralığında
Ölüm, yaşlanmak dedi ve ıslandı kirpikleri
Umutsuz bir hastaya sordum aynı soruyu
Doktoruna baktı, baktı ve daldı
Doktorsa bir kalbin durmasıdır ölüm dedi
Ve ıslıkla ağır bir melodi çaldı
Bir katı inkârcıya sordum aynı soruyu
Dedi ki ruhlardan maddenin intikam almasıdır
Her şey, doğumla başlar, ölümle biter
İnancım, Darvin'le muasır
Bir inanmışa sordum bu soruyu
Dedi ki, ölüm bir geçittir gerçek sılaya
Yeter ki azığın has, binitin yürük olsun
Tevhid bayrağıyla yürü ukbâya
Bir ressama sordum aynı soruyu
Danseden parmakları kasılıp kaldı
Dedi ki, anatomiden ötesini göremiyorum
Belki de ölüm, bir çılgın tablonun adı
Yüreği sit bir çobana sordum aynı soruyu
Dedi ki, ben şu sürüyü güden çobanım
Sürü de, bu can da emanet bana
Ver derse veririm Sultanım
Bir âşıka sordum aynı soruyu
Dumansız yanıp işleyen bir aşk erine
Dedi ki ölüm, bir vuslat uykusudur
Perdeyi aralayan gözlerine
Ve kendime sordum bu soruyu
Bedenim bir koza, ruhum bir beyaz kelebektir
Bildim ki dünyada sevdiklerini dünyada bırakıp
Ölüm, soyunarak Hakk'a yürümektir
Bahaeddin Karakoç
This entry was posted
on Pazar, Temmuz 15, 2012
at 20:17
and is filed under
Hayatin icinden...
. You can follow any responses to this entry through the
comments feed
.