Geniş ufuklu Müslüman… Ufuksuz Müslüman… Bu sözlerin mânası nedir?.. Bizde yeterli sayıda geniş ufuklu Müslüman var mıdır?.. Olsaydı Müslümanların durumu bugünkü gibi mi olurdu?..
Ufuklar, ufuklular nerdesiniz?
Ey ehl-i zeka nerdesiniz? Zuhur edin artık…
Ey 'âqiller nerdesiniz, ortaya çıkın görünün bize artık!..
Ey hikmet!.. Ey ahlak!.. Ey fazilet!..
Ey kültür, ilim, irfan!...
Ey edebiyat şaheserleri!... Ey mimarlık şaheserleri!..
Ey ulema, ey fudala, ey fukaha, ey meşayih-i kiram, ey kâmil ve mükemmil mürşidler!..
Ey İstanbul efendileri, ey çelebiler, ey beyefendiler, ey rical, ey hanımefendiler!..
Ey ârif ve zarif kimseler!..
Ey ziyalılar!..
Ey ehl-i sohbet!..
Ey boğazından haram lokma geçmeyen temizler!..
Ey duaları müstecab olanlar!..
Ey tek başına bir ümmet olan o birkaç kişi!...
Ey âşikan, ey hâmuşan!..
Ey, konuşurken arada bir Fuzulî’den, Baki’den, Şeyh Galib’ten, Ziya Paşa’dan mısra ve beyit okuyanlar?..
Ey ben yerine bendeniz veya bu fakir diyen ehl-i tevazu ve mahviyet!..
Ey dervişan, ey muhibban!...
Ey sekt-i melih nedir bilenler!
Ey talik ile nestalik arasındaki farkı tefrik ve temyiz edenler!..
Ey sedirlere oturanlar?..
Ey yer sofrasında yiyenler!..
Ey az yiyenler, az uyuyanlar, az konuşanlar!..
Ey nazar sahipleri!..
Ey aşk u şevk ile ney ve bendir çalanlar!..
Ey takkeliler, arakiyeliler, taçlılar!..
Ey tebessüm edenler!..
Ey seher vakitlerinde camilere gelenler!..
Ey ekmeğe nan-ı aziz diyenler!...
Ey hoparlörsüz ezan-ı Muhammedî okuyanlar!..
Ey hicab, iffet, istikamet sahipleri!..
Ey hiçler!..
Ey duvar diplerinden gölge gibi süzülenler!..
Ey ölmeden önce ölmüş olanlar!..
Ey sadaka taşlarına para atanlar!..
Ey şu âhir zamanda avuçlarında kor tutanlar!..
Ey Rableri Allahü Teala, nebileri Mustafa, kitabları Furkan, dinleri İslam, kanunları Şeriat olanlar!..
Ey hafifü’l-haz olanlar!..
Ey sade tarhana sofrasını büyük ziyafet bilip şükr edenler!..
Ey bulunca dağıtanlar, bulmayınca şükr edenler!..
Ey mütevekkilan!..
Ah nerdesiniz nerdesiniz nerdesiniz…
Mehmet Şevket EYGİ
This entry was posted
on Çarşamba, Mart 27, 2013
at 06:12
and is filed under
Hikmet Damlalari
. You can follow any responses to this entry through the
comments feed
.
4 yorum
Bismihi Subhanehu..
Söz, ifade için yaratılmış. Ama öyle anlar oluyor ki ifade sözden aciz kalıyor. Bu postun okunduğu şu anda ortaya çıkan hal gibi...
Maesselam, maeddua.. Fiemanillah..
28 Mart 2013 09:12
maalesef müslümanlar olarak 'ümmet' çizgisinin çook uzağındayız!!
28 Mart 2013 11:23
Yorum Gönder
HAKKIMDA
- Tespih Taneleri...
- O'nun (CC) adı ile dokunmalı Kelam'a, kaleme. Bunun için 'Bismillah' diye başlarız söze. Rahman'dan hepimize, Rahim'den yalnız bize gelenle yazarız. O'nun lütfu keremiyle, yalnız O'nu razı etmek üzere yazarız. Ruhumuz ve bedenimizle çeker Besmele'yi, dalarız özlere...
İLETİŞİM ADRESİ
tesbihtanelerim@gmail.com
Sevgili Dostlarim
Blogger tarafından desteklenmektedir.
Son Yorumlar
Facebook Grubum
Kategorilerim
- Hayatin icinden...
- Hikmet Damlalari
- Hazine-i ilim
- Icimden Geldigi Gibi...
- Siirler
- yasanmis hatiralar
- Ruha dokunanlar
- Tane Tane Istanbul
- Pasta ve Börek Tariflerim
- Duyurular
- Yemek Tariflerim
- Kitap Tavsiyeleri
- Allah dostlari
- Tebessum Ettirenler
- Ezgi ve İlahiler
- Mimlerim ve Ödüllerim
- Hayatın içinden
- Hayatın içinden...
- Tane tane İstanbul
Blog Arsivi
-
▼
2013
(79)
-
▼
Mart
(14)
- Benim Muhrum...
- Nerdesiniz?
- Yağmur Damlasındaki o Engin Deniz
- AFORİZMALAR
- Kalem Aşka Dokununca....
- Kalbin Selameti Nedir Ve Nasil Saglanir?
- Yuregimde ki Yakaristin Sen
- Uzat Ona Bir Gul Dikensiz Olsun !
- Durustuk Baska Bir Sey !
- Ah be deli gonlum, hangi dilden anlarsin bilmem ki...
- Yildiz Kaymasi...
- Siz Nasil Bir Kapinin Onundesiniz?
- Ya Vedud, Askina Dilenciyim...
- Sahildeki Cakil Taslari...
-
▼
Mart
(14)