Gunlerden birgun, zamanin unlu bir bilgesi hukumdarin sarayinin kapisina geldi. Muhafizlarin hicbirisi saygilari nedeniyle onu durdurmaya calismadi. Bilge sonunda hukumdarin tahtinda oturdugu odaya girdi.
Ziyaretcisini hemen taniyan kral saygiyla ayaga kalkip sordu:
''Ne istiyorsun? Sana nasil yardim edebilirim?''
''Bu handa uyuyacak bir yer isiyorum'' cevabini verdi bilge.
''Ama burasi han degil ki'' dedi kral kizginlikla, ''benim sarayim.''
''Sorabilir miyim senden once bu sarayda kim yasiyordu?''
''Babam. O oldu ama.''
''Ondan once kim yasiyordu?''
''Buyukbabam. O da oldu.''
'' O zaman burasi insanlarin kisa bir sureligine gelip kaldigi, sonra da terk edip gittigi bir yer demek ki. neden ona han demeyeyim ki?''
Murat Ciftkaya
Hepimiz ayni bu kral gibi oldugumuz yeri asiri benimsemisiz. Aslinda bizim olan hic bir sey yok. Ev aliriz esyayla doldurmaya calisiriz herseyin en guzeli, en parlagi olsun deriz. Oyle bir doldururuz ki bazen soyle husu icinde namaz kilacak yer kalmaz koskocaman evde, ya da salonun ortasinda sererler seccadeyi...
Benim en buyuk hayalimdir insallah birgun kendime ait bir evim olursa, sadece bir odasini duvardan duvara kutuphane yapacagim ve odanin bir tarafina da seccademe ozel bir yer, duvarda tesbihimi asacagim ozel bir civi...Fazla rahat olmayan bir yer minderi, iste bu...Diger odalari kullanmam bile :)
Kisacasi bende bu dunyayi hana benzetiyorum. Evlerimizde bu hanin bolmeleri gibi... Birileri gidiyor, birileri geliyor... Almak icin bin bir turlu fedakarlik yapilan esya, mal, mulku hep geride birakilarak gidiliyor hemde. Sormak gerekir nefsimize, peki ya deger mi?
Hepimiz bu handa sadece kisa sureligine konaklamak zorunda oldugumuz yolcular degil miyiz?
Fazla yerlesmemek lazim, devamli bavulumuz hazir olsun...Her an geldigimiz yerden cagirilabiliriz...Allah bavulumuzu salih amelle doldurmak nasip etsin, o zaman hafif olurda rahat tasiriz. Selam ve dua ile...Husna