SAHABİLERİN EN çok hadis rivayet edenleri arasında yer alan Abdullah b. Ömer’in Saadet Asrından unutamadığı tablolardan biri;
Günlerden bir gün Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm’ın minbere çıkıp yüksek sesle mü’minin değerini mü’minlere incitenlere bildirmesiydi.
Müslüman gözüküp kâfirce iş çeviren, önden yüze gülüp arkadan konuşan münafıkların mü’minleri iğneleyici hal ve hareketlerine muttali olan Efendimiz, minbere çıkıp şunları söylemişti:
“Ey diliyle müslüman olup da kalbine iman nüfuz etmemiş olanlar! Müslümanlara eza vermeyin, onları kınamayın, kusurlarını araştırmayın. Zira kim müslüman kardeşinin kusurunu araştırırsa, Allah da kendisinin kusurlarını araştırır. Allah kimin kusurunu araştırırsa da, onu, evinin içinde bile olsa rezil rüsvay eder.”
İbn Ömer, Hz. Peygamberin bu sözlerini unutmadığı gibi, onun mü’minlere verdiği değeri apaçık gösteren davranışlarını da hiç unutmamıştı. O yüzden, sonraki nesiller, bu nebevî dersin ışığında onun Kâbe’ye bakıp şu sözleri söylediğini göreceklerdi:
“Ey Kâbe! Şânın ne kadar büyük, hürmetin ne kadar da yüce! Fakat mü’minin Allah yanındaki hürmeti senden de yüce!” dedi.
Müslüman gözüküp kâfirce iş çeviren, önden yüze gülüp arkadan konuşan münafıkların mü’minleri iğneleyici hal ve hareketlerine muttali olan Efendimiz, minbere çıkıp şunları söylemişti:
“Ey diliyle müslüman olup da kalbine iman nüfuz etmemiş olanlar! Müslümanlara eza vermeyin, onları kınamayın, kusurlarını araştırmayın. Zira kim müslüman kardeşinin kusurunu araştırırsa, Allah da kendisinin kusurlarını araştırır. Allah kimin kusurunu araştırırsa da, onu, evinin içinde bile olsa rezil rüsvay eder.”
İbn Ömer, Hz. Peygamberin bu sözlerini unutmadığı gibi, onun mü’minlere verdiği değeri apaçık gösteren davranışlarını da hiç unutmamıştı. O yüzden, sonraki nesiller, bu nebevî dersin ışığında onun Kâbe’ye bakıp şu sözleri söylediğini göreceklerdi:
“Ey Kâbe! Şânın ne kadar büyük, hürmetin ne kadar da yüce! Fakat mü’minin Allah yanındaki hürmeti senden de yüce!” dedi.
This entry was posted
on Perşembe, Ocak 24, 2013
at 09:35
and is filed under
Hazine-i ilim,
Ruha dokunanlar
. You can follow any responses to this entry through the
comments feed
.