Dünyaya gelen her insan Sırat Köprüsü'nden yürüyecek.
Bu köprünün altında cehennem var. Köprüyü geçebilenler cennete ulaşmış olacaklar. Ulaşamayacak olanlar da cehenneme yuvarlanacaklar.
Cennete geciş için "şehadet" istenecek.
Diplomalar, makamlar, mevkiler, rütbeler, imkanlar bu dünya gardrobunda kalacak. Bunlar öbür âlem için kullanıldıysa fayda verecek. O âlem dikkate alınmadıysa bunlara sahipken, hepsi korkunç bir belâ olacak.
Mal sahibi, mülk sahibi,
Hani bunun ilk sahibi?
Mal da yalan, mülk de yalan,
Gel biraz da sen oyalan...
İnsan elindekilere bu espri içinde bakmalı, kabul etmeli.
Aksi halde onları içine alırsa su alan gemi misali batar. Musibet olur.
Görmüyor musunuz?
Kefensiz gidenler var. Kefen nasip olanların da bu giysinin cebi olmadığını bilmeyenlerimiz mi var? Herkes aklını başına alsın... Doğduğumuz andan itibaren vücut gemimiz toprağa doğru batışa geçti. Tamamı ne zaman batar bilemiyoruz.
Gönlümüzde Allah'tan başka ilâh bulundurmayalım. Haramdan elde ettiklerimizi taşımayalım; bu yükleri sırtımızdan atalım. Rabbimizin huzuruna tertemiz varmaya çalışalım.
Dizlerimiz, dişlerimiz ağrıyor. Bu ağrıların bize, ahirete yaklaştığımız mesajını verdiğini bilelim. Eklemlerimizden gelen sesler hep bize dikkatli olmamızı fısıldıyor.
İhtiyarlar bir gün gençtiler; Servi gibi boyları vardı. Bak şimdi baston gibi eğilmişler. Belleri bükülmüş. Gözlerinin feri gitmiş. Bu devr-i alem bizim için hep ahireti hatırlatmadır.
Elbette "Bunları akıl sahipleri anlar" diyor Rabbımız...
İki günlük dünyada saltanat sürmek için haram-helâl ayırt etmeden yaşamak, kazanıyorum derken kaybetmek olur. Bu durumda olanları uyarmak için Rabbimiz Kur'ân-ı Kerim'de ahirete dikkatimizi çekiyor. Buyuruyor ki:
"Allah'ın sana verdiği şeylerde ahiret yurdunu iste; dünyadan da nasibini unutma..."
(Kasas, S. Ayet: 77)"
Dünyadaki nasibimizi alıyoruz" derken kendimizi bu dünyaya kaptırmayalım. Dünyayı cennet yapmaya kalkışmayalım. Ne yaparsak, ne kadar uğraşırsak, ne kadar yığarsak yığalım, bu dünya cennet olmaz. Çünkü bu dünya ahiret için bir tarladır.
Onun için bu dünyada ahireti kazanmak amellerle süslenip ahirette onlarla cennete ulaşmış olacağız. Dinsizler, donsuzlar kendilerini lükse, israfa, şatafata, aşırı tüketime, gösterişe, zekv ü sefaya, sefahate, bina ve zinaya, çılgınca eğlenmeye verdi.
Bunlara özenen "gafil Müslümanlar" da dünyayı tapınak yapanları adım adım takip ediyorlar.
Esefler olsun ki, parası olan bazıları sanki kudurmuş gibi yaşıyorlar. Vah vah olsun ki, bu sapıtmış Müslümanları uyaracak bir faaliyet yok. Ne olacak bu işin sonu? Hancı sarhoş, yolcu sarhoş.Müslümanlar, dünyaya bakış tarzımız İslâmî zaviyeden olsun. Kur'ân bunun için gönderildi. Peygamberimizin geliş hikmeti bu. Akıl nimeti, firaset ikramı... Bütün bunlar bizim için dünyamızı dünya gibi, ahiretimizi de ahiret gibi yapmak içindir.
Allah (CC) bizleri bunda muvaffak kılsın...
Mevlüt Özcan
This entry was posted
on Cumartesi, Ekim 01, 2011
at 19:15
and is filed under
Hayatin icinden...
. You can follow any responses to this entry through the
comments feed
.